Elleri soğuktu, yanakları soğuktu, dudakları soğuktu, vücudu soğuktu ama tüm bunların aksine kalbi sıcacıktı
O kadar sıcaktı ki beni tam anlamı ile kül etmeyi başarıyordu.
Benim Taehyung ile onun ise Jungkook ile konuşmasının ardından Hoseok ve benim ısrarlarım üzerine Taehyung'u ikna edip ikisini eve çağırmıştık.
Jungkook'un ne söylediğini bilmiyordum, belki de Taehyung sadece tek taraflı bir şeyler hissediyordu.
Bunun olması hiç hoşuma gitmezdi, kardeşimi üzgün görmeyi hiç istemiyordum.
Öte yandan şu anda Yoongi ile ben açık olan bir market bulmaya çalışıyorduk, evde film izleyecektik fakat yiyebileceğimiz tüm şeyleri çok sevgili arkadaşlarım bitirdikleri için evde hiç zararlı yiyeceklerimiz kalmamıştı.
Zararlı şeyleri seviyordum.
"Sanırım şu köşede açık olan bir market var" tuttuğu elimi de kendi eli ile beraber kaldırıp sokağın köşesini gösterince gözlerimi kısıp ileriye doğru baktım ve başımı sallayıp onun ile aynı adımları atarak yürümeye devam ettim.
İçimde tarif edemeyeceğim tuhaf bir his vardı.
Tuhaftı tuhaf olmasına ama asla kötü niyetli bir his değildi aksine öyle güzeldi ki kendimi şu anda sokağın ortasına bırakıp bu hisler çok güzel diye bağırarak ağlamak istememe yol açıyordu.
"Yoonie?" Gözlerini karanlık yoldan çekip yüzündeki gülümsemesini silmeden gözlerime baktı "efendim Jimin?" Gözlerim parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip elimi tutan ellerine kaydıktan sonra gülümseyip tekrar ona döndüm "nasıl hissediyorsun?"
"Kötü" kaşlarım yavaşça çatılırken gülen suratına baktım, hiçte kötü görünmüyordu. "Neden?" Köşebaşındaki marketin önüne geldiğimizde durup vücudunu bana döndürdü ve diğer elimi de tutup yüzüme baktı "birinin yanında kalbimin bu kadar farklı atması kendimi savunmasız hissetmeme neden oluyor Jiminie, sanki yanında olmadığım her an sana bir şey olacakmış gibi hissediyorum ve bu durum beni korkutuyor"
Jiminie'den sonraki kelimelerine pek odaklanamadığım doğruydu. Böyle bir hitap şekli kullanacağını düşünmemiştim.
Gülümseyerek yüzüne bakmaya devam ettiğim sırada elini gözümün önünde sallayıp dünyaya dönmeme yardım etti, başımı yavaşça iki yana sallayıp kendime gelirken salladığı elini gözümün önünden indirdi "sen beni dinlemiyor musun?" Mahçup olmuş bir şekilde çoktan bıraktığı ellerimi arkama doğru getirip birbirine kenetledim ve olduğum yerde sallanmaya başladım "sen Jiminie dedikten sonra-"
"Tamam tamam gel buraya" gülerek beni kolunun altına alıp marketin kapısını ittirdi ve içeriye girdiği gibi girişin yanındaki yerden bir sepet alıp abur cubur reyonuna ilerledi.
Önümüzdeki cipslerin paketine bakıp beğendiklerimi Yoongi'nin tuttuğu sepete attığımda Yoongi elinde tuttuğu cipsi bana uzatıp gülümsedi "Jungkook bunu çok sever bundan da alalım mı?" Bana sorması nedensiz yere çok sevimli gelirken başımı sallayıp elindeki paketi aldım ve sepetin içerisine bıraktım "Jungkook ile ne zamandır tanışıyorsunuz"
"O doğduğundan beri, küçük bir bebekken ve her şeye ağlarken bile onun yanındaydım. Yeni doğanlardan olduğu için gücü gereksiz derecede fazlaydı ve büyüme çağına ulaşana kadar insanları öldürmemesi için her an yanındaydım, ne kadar zordu tahmin dahi edemezsin" gülerek elimdeki çikolataları sepete bıraktım "kesinlikle tahmin edemiyorum ama asıl tahmin edemediğim şey senin bebekliğin"
Gülümseyip diğer rafta ilgi çekici bir şey görüp o tarafa geçti "bebekliğimden bana kalan pek bir şey yok, sadece bir tane fotoğrafım var o da büyük annemde" o fotoğrafı görmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...