Taylor ormanın içerisine doğru ilerleyerek gözden kaybolan bedenleri izlemeyi bırakıp evine girdiğinde pencerenin kenarındaki kalın perdelerden dışarıya bakan beden perdeyi bırakıp yavaşça içeriye giren kadına yaklaştı.
"Sana söylediğim ismi verdin değil mi?"
Taylor kısık bir ses ile "evet" diye mırıldandı.
"Güzel." Karanlık gözleri ile az ötesinde duran kahvelere bakarken giydiği pelerinin içinde sakladığı hançeri eline alıp karşısında duran yüze gülümsedi "senin ile işim bitti"
***
Tamam, tahmin edilebilir bir şeydi. O kadın bizim mühürlendiğimizi öğrendiği için böyle bir işe kalkışmış olabilirdi. Fakat aklımın almadığı bir kısım vardı ve bu kısım da tam olarak Victoria'nın neden o kağıt parçasını almak istemiş olmasıydı. O kağıt parçasında ne yazıyor olabilirdi de sırf onu alabilmek için şatoya gizlice girmeye çalışmış hatta bunu başararak odamıza girmişti.
Bir süredir sessizce yürüyorduk ve emindim ki Yoongi de benim gibi bu şeyleri düşünüyordu. O kadını ilk gördüğüm andan beri sevmediğimi söylersem buna kimsenin şaşıracağını sanmıyordum. Kadının etrafını saran aura o kadar yoğun ve iticiydi ki yüzünün güzel olması peşinden sürüklediği o korkutucu auranın önüne geçemiyordu. Evet, söylediğim gibi yüzü oldukça güzeldi fakat üzerine sürdüğü sayısız parfüm kokusu bile üzerindeki kötülüğü kapatamadığı için yüzünün güzel olması kalbinizde herhangi bir yeri hoplatmıyordu.
Kendim için söylemiyordum, şatoda olan kimse ona ikinci kez dönüp bakmadığı için bunu söylemiştim.
Victoria uzun bir süredir de ortalıkta görülmüyordu ve şimdi böyle bir olay ile karsımıza çıkması tuhaftı. Taylor ise başka bi' tuhaftı. Konuşurken heyecanlanması, uzun süre bakışlarının bir yerde takılı kalması, konuşmadan önce bir süre söyleyeceklerini sindirmesi her şeyi tuhaftı fakat altında ne yattığı hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.
"Düşünüyorum fakat bir çıkış yolu bulamıyorum, neden böyle bir şey yaptı. Bir süredir ortalıkta yoktu ve şimdi birden bire ismini duyuyoruz Yoongi sence amacı ne? Dahası sadece o kağıt parçasını alabilmek için mi odamıza girdi. O kadar çok şey oluyor ki beynim tüm olanları düşünebilmek için hepsine yetişemiyor." Kolundaki tutuşumu sıkılaştırıp yürümeye devam ettiğimde saat geç olduğu için uykum yavaş yavaş geliyordu. Bunu gözlerimin acımaya başlamasından anlayabiliyordum.
"Bir şeyler ters gidiyor" bunun elbetteki farkındaydım. Gecenin soğuğu içime işlerken bu tür şeyler düşünmek korkutucuydu. Şatoda Yoongi'ye ihanet eden biri veya birileri vardı ve bu olayın Yoongi'nin canını yaktığının farkındaydım. Şatodaki kişilerin her birine saygılı ve nazikti, öyle ki çalışanlardan kim olursa olsun her birinin kendi kişisel alanı mevcuttu. Ücretlerinin bir kısmı hepsine neredeyse bir ay yetecek taze kan ile ödeniyor geri kalan kısmı ise kişi ne tür bir şeye ihtiyacı varsa o şekilde gideriliyordu. Çok zor çalışma alanları yoktu. Gruplar haline ayrılmışlardı ve bir grup yatak odalarını temizlerken diğerleri yemek salonu ve bahçeyi temizliyorlardı. Yemekleri yapmak için ve diğer tüm işleri halletmek için de şatoda küçük gruplar halinde çalışanlar vardı. Emindim ki bu şatoya bir yerleri temizlemek veya yemek yapmak için bile gelseydim kendimi daha iyi bir düzeyde hayal ederdim çünkü Yoongi tüm bu imkanları çalışanlarına vermişti. Fakat her çuvalda olduğu gibi bu şatoda da en çürüklerinden, tatsız ve çirkin görünümlü bir elma çıkmıştı. Hayat böyleydi, siz bir şeyleri rayına oturtmaya çalışırken herhangi biri gelir ve tüm huzuru alt üst ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE | yoonmin
Fanfiction"Eğer sakin olmazsan anlatacağım hiçbir şeyi anlayamazsın." Jimin her gördüğü şey aklına gelince daha fazla ağlamaya başladığından Yoongi derin bir nefes verip kendini geri çekmeye çalıştı. "Üzerine bir şeyler giymelisin." Jimin Yoongi'nin kalkmasın...