https://drive.google.com/file/d/1-3XPQT2Gn9FnR1dfupZslWTfGfad82eZ/view?usp=sharing
Karizmatik, yakışıklı, işinde oldukça başarılı olan çapkınlıklarıyla da nam salmış bir adam.
Masum, çekici bir o kadarda güzel olan, zaman zaman aşkın gözü kördür fel...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ona ulaşmasına yardımcı olacak tek kişi, bundan üç hafta öncesinde hayatını kurtaranlardan biri de olan Anıl Alkan'dı. Bu yüzden de görev yaptığı hastaneye gelmişti işte. Taksiciye beklemesini iletmesinin ardından hastaneye doğru koşturmuş, hızla koridoru aşıp danışma bölümüne ilerlemişti. Anıl'ın burada olup olmadığını sormuştu. Burada olduğunu ama şu an önemli bir ameliyata girdiği iletilince şansına lanet etmiş, sonrasında da bu düşüncesindeki bencilliğine kızmıştı.
'' Peki ne zamana çıkar ? ''
'' Gireli epey oldu ama tam süre veremem. Üzgünüm.''
Taksiciyi mecbur geri göndermiş, kendisini de bekleme koltuklarından birine atmıştı. Ameliyat kapısı açılıp yüzünden maskesini çekince, Çiğdem Anıl'ı hemen tanımıştı. Hasta yakınlarına bilgi verdikten sonra odasına yönelen adamın ardından hızla koşturmuştu.
'' Anıl bey...''
Genç adam işittiği sesle arkasını dönmüş, gördüğü kişiyle de epey şaşırmıştı. Arda'nın kızılı, yani bir zamanlar yakından ilgilendiği hastası olan Çiğdem'in burada oluşuna şaşırsa da yüzünden gülümsemesini eksik etmemişti.
'' Çiğdem ? ''
'' Ben, biliyorum sizi rahatsız ediyorum ama...'' derken dudaklarını dişliyor, montunun kenarlarını da tırnakları ile törpülercesine sıkıyordu.
'' Sizin yardımınıza ihtiyacım var.''
Genç adam kızın bu haline anlam verememiş, ona hangi konuda yardım edebileceğini kafasında sorgulamaya başlamıştı. Elini açıp odasına yönlendirdiğinde genç kız derin derin soluklanmıştı. Bu havada ecel teri döküyordu resmen. Ona anlatacaklarından itiraf etmesi gerekirse çekiniyordu. Ama Arda'yı hemen, şimdi görmesi lazımdı. Ancak gözüyle iyi olduğunu görürse rahat eder, kendisine kızmayı keserdi. Üstelik büyük bir aptallık yapmıştı. Bu yüzden hiç olmadığı kadar pişman, anlatamayacağı kadar da üzgündü. Dahası çaresizdi.
'' Otursana,'' derken karşısındaki koltuğu işaret etti. Ardından hızla ahizeye uzanıp, '' Bir şey içer misin ? '' diye sordu. '' Hayır, hayır....teşekkür ederim. Benim fazla zamanım yok zaten. Onu hemen görmem lazım.''
Arda'nın kapısına geldiğindeki o hali gözünün önünde cereyan edince seslice güldü. Genç kızın da mahcup olmasına bakılırsa, Arda'yı sırılsıklam etme konusunda parmağı var gibi duruyordu. Başını salladı iki yana doğru. İkisi de inat ediyordu duygularını kabullenmek konusunda anlaşılan.
'' Onu sırılsıklam eden sensin demek ? ''
Adamın alaylı tınısını işitince başını utanç içinde yere eğmişti. Gerçekten bunu yaptığına kendi de inanamıyordu. Nasıl cesaret edebilmişti ki ?
