26.Bölüm

4.7K 368 117
                                    

Bölüm Şarkımız: Can Ozan/ Sar Bu Şehri

Bugün tam tamına bir hafta olmuştu ve Çiğdem hiç vazgeçmemişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bugün tam tamına bir hafta olmuştu ve Çiğdem hiç vazgeçmemişti. Arda kendisini ne kadar görmezden gelirse gelsin, o, peşinden, kuyruklu yıldız gibi koşturmaya, kendini dinlettirme inadıyla tam gaz devam etmişti. Ümidini tek bir an bile yitirmemişti. Aslında yitirmişti; ama inatçılığından ödün verip Arda'nın beklediği gibi sinecek, köşesine çekilecek değildi. Bir antrenman çıkışında ise ertesi gün mekanlarının önündeydi. 

'' Arda, kız hâlâ dışarıda. Bak yağmur da yağıyor. Çok berbat görünüyordu. Bir dinlesen...''

Elindeki içkiyi bir dikişte midesine indirdi. Son günlerde yaptığı tek şey de buydu zaten. Hiç durmadan içmek. Ancak böyle karşı koyabiliyordu ona. İçtiği zaman kendisini bile hatırlamıyordu çünkü.

'' Kes artık şunu!'' 

Çağrı elinden kadehini almak için hamle yaptığında Arda, işaret parmağını seçebildiği kadarıyla yüzüne doğru çevirip hafifçe salladı, sonra da,

'' Bana ne yapacağım konusunda karışma artık!'' dedi.  

'' Karışırım!'' diyen Çağrı da inatla diretip bardağı kendine doğru çekiştirdi. 

Aralarında gidip gelen bardaktan sonra birden gülesi geldi ve mücadeleyi bıraktı. Tıpkı o çocukluk yıllarındaki gibiydiler işte; o zamanlarda da topu paylaşamaz kavga ederlerdi, şimdi de aynı şeyi bardağa yapıyorlardı. Arda'nın yüksek perdeden çıkan kahkaha sesi aralarına sızınca hareket halindeki elleri durakladı. Çağrı şaşkınlık içinde arkadaşını izlerken Arda yüzünü kapatıp gülmeye devam etti. Çağrı ise arkadaşı için endişelense mi yoksa günlerden sonra yeniden gülebilip tepki verdiği için sevinse mi bilemiyordu. 

'' Biliyor musun,'' dedi Arda, gülmesi tamamen kesildiğinde. '' Sen küçükken de böyleydin! Hep o penaltıyı ben atacağım diye ısrar eder, topu elimden alırdın!'' 

Çağrı da o anları anımsayarak kıkırdamıştı. Deminden beri güldüğü şey, o çocukça kavgalarıydı demek ki.  

'' Sen çok beceriksizdin çünkü!'' 

Arda, o an yüzüne hakim olan o gülüşü bir çırpıda sildi. Efkarlı sesiyle de, '' Keşke yine o yaşlarda olabilsem, o kadar çocuksu şeyler için mızmızlansam, kavga etsem...Acıyan tek yerim kanayan dizim olsa, işittiğim tek şey babamın azarları olsa...Büyümenin bu kadar can sıkıcı olduğunu bilseydim, inan bana o yaşlarda kalmayı dilerdim!'' dedi.

Birden gök gürleyince ikisi de yerinden sıçradı. '' Yağmur...'' diyen Arda'nın yüzünde kırık bir tebessüm oluştu. Önce yağmur altında ettikleri dans geldi aklına, sonra bakmaya bir türlü doyamadığı güzel yüzü. Ardından kulaklarının pasını attıran, duyup duyabileceği en güzel melodi olan kahkahaları, dokundukça yanan, dokunuldukça yakan elleri, yağmurun bile söndürmeyi beceremediği alev almış bedenleri... Oysa ufaklığıyla birbirlerinin üzerine cuk diye oturan elbise gibiydiler. Neden böyle olmuştu ki ? Neden yadırgamışlardı ezbere bildikleri yerlerini ? Ne değişmişti ya da ? Her gün aynı şeyleri soruyordu kendisine ama bir cevap da bulamıyordu. Gerçi ufaklığı o gece; belki de çok ani oldu her şey diyerek vermişti ağzının payını ama bazen insan şamar yemeğe de müptela olabiliyordu. Arda da o aptallardan biriydi!

Ben Bir Tek Kadın Sevdim O da Sendin!(Tamamlandı) Bu Defa B'aşka Seri-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin