https://drive.google.com/file/d/1-3XPQT2Gn9FnR1dfupZslWTfGfad82eZ/view?usp=sharing
Karizmatik, yakışıklı, işinde oldukça başarılı olan çapkınlıklarıyla da nam salmış bir adam.
Masum, çekici bir o kadarda güzel olan, zaman zaman aşkın gözü kördür fel...
Çiğdem Güçlü ( Cheryl Cole) Arda Akın (Miguel İglesias)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başını yana yatırdı ve kızın aklını dağıtmak için,'' Hımmm, beni sevmiyorsun yani ? '' diye sordu.
'' Evet!'' dedi genç kız duraksız şekilde. Cesaret hapı yutmuştu o an sanki. O kadar emindi söylediğinden.
Arda, şöyle bir yokladı kızı. Gözlerinin içine baktı. İnandırıcı bulmadığı için de bastırmaya devam etti.
'' Aşık falan da değilsin ? ''
''Allah yazdıysa bozsun!''
Freni patlamış kamyon gibi gidiyordu. Sınavlarında bile bu kadar atıp tuttuğunu hatırlamıyordu.
Arda'nın bu cevap karşısında kaşları çatıldı. Ama çabuk pes etmeye de niyeti yoktu. Bu küçük düzenbazı elbet yine alt edecekti! Tehlikeli bir tonda kısıldı gözleri. Kızın çenesini tutup yukarı kaldırdı. Bakışlarını sabitlediğinde işkence yapmak istercesine biraz daha sokuldu. Dudaklarına göz atarken arsızlaştı. Genç kızı uyuşturunca da sesini kısıp sorusunu yöneltti.
'' Seni öpmemi bugüne kadar hiç düşlemedin ? ''
'' Kesinlikle,'' dedi titrek sesiyle.
Dudaklarını vay be dercesine büktü Arda.
'' Benimle sevgili olmanın nasıl bir şey olduğunu da merak etmedin ? ''
Çiğdem üst üste yutkunurken başını salladı. '' Evet, etmedim!''
Biraz daha böyle gözlerinin içine bakıp üzerine abanmaya devam ederse imdat diye bağıracaktı. Şu an bildiği tek şey buydu.
'' O halde benden nefret ediyor olmalısın!''
'' Evet, evet, evet! ''
Gören de, nikah masasında haykırıyor zannederdi. O kadar dolmuştu artık. Ama gel gör ki, Arda Akın'ın da durulmaya niyeti yok gibiydi. Ve Çiğdem, karşısında, her zamankinden daha acizdi!
Arda, kararlı bir ifadeyle başını salladı, ardından dudak büküp onun dengesini sarsacak şekilde yamacından uzaklaştı. Kız ile aralarına yine belirli bir mesafe koymuştu.
'' Anladığım kadarıyla, beni görmek bile istemiyorsun ?''
'' Evet! ''
'' Ama görmeden de yapamıyorsun ? ''
'' Evet...''
Ah, lanet olsun ki feci şekilde tongaya düşürülmüştü! Eveti bu kadar rölantiye aldırması, sonra da kendisini faka bastırması haksızlıktı! Bir de utanmadan karşısına geçmiş, aylak aylak sırıtıyordu.
