Bölüm Şarkımız: Nalan/Sök Kalbini
Bu bölümde öncelikle siz değerli okuyucularıma teşekkür etmek istedim. Yeniden okuyanlar gibi, yeni okuyucular da katıldı aramıza. Umduğumdan daha fazla destek alıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Yeni okuyucularımıza da hoş geldiniz diyorum. Hepiniz iyi ki varsınız. Keyifli okumalar diliyorum şimdiden. Umarım bu bölümde benzer bir tat bırakır sizlerde. Yorumlarınızı okumayı da arzu ederim. Aynı zamanda yorum yapanlara ithaf ettiğimi de tekrardan belirteyim.
Genç kız, nemli, kızarık gözleriyle oradan uzaklaşmaya çabalarken garsona çarpmış, elindekilerin üzerine sıçrayarak yere yığılmasını izlemişti. Adamın arkasından, '' Dikkat etsene be!'' diyen bağrınmalarını bile umursamadan koşturmaya devam etmişti. Labirent gibi olan gece kulübünde neresinin çıkışı olduğunu bile görecek halde değildi. O kadar berbattı ki gecenin geri kalanında arkadaşlarına eşlik edebileceğini sanmıyordu.
Kendisine acıyarak bakan insanları es geçip sığınabileceği, yalnız kalabileceği bir kuytuluk ararken lavabo sandığı bir yer çıkıvermişti karşısına. Pat diye araladığı o kapının ardında kendisini nasıl bir belanın beklediğini bilmiyordu oysa...Eliyle dudaklarından çıkacak hıçkırıkları engellemeye çalışırken derin derin iç çekiyordu genç kız. Önünü göremeyecek kadar yaşlarla dolu olan gözlerini aralarken karşısında bir adamın olduğunu fark etmişti. İrkilerek gerilemişti olduğu yerden. Adam nedendir bilinmez ama kendisine sertçe bakıyordu. Bir kabahat, bir suç işlemişti sanki. O an aklına gelen ihtimalle dehşete düştü. Erkekler tuvaleti miydi yoksa burası ?
''Lanet olsun!'' diye fısıldadı.
Yer yarılsaydı da yerin dibine girseydi keşke! Ağlaması kesildi pek tabi ki ve dudaklarını araladı mahcubiyetiyle.
''Affedersiniz, ben...ben karıştırdım yerleri sanırım.''
Yine kekelemişti işte. Daha fazla rezil olmadan çenesini kapamalı, yoluna devam etmeliydi. Aceleyle hareket edip arkasını döndü ve titreyen eliyle kulpa uzandı. Tam çıkacakken ardında bıraktığı adamın seslendiğini duydu. Ormanlar kralı aslanı andıran kükremesiyle yerine sinerken önüne döndü, bomboş ama ürkek gözlerle ona baktı.
'' Nereye ? ''
Ne demek nereye yahu ? Yanlış girmişim işte, ne diye üsteliyorsun ? Zaten rezil olmuşum, utançtan ölmek üzereyim. Halim desen harap. Bırak da gideyim be adam. Bırak da gideyim işte!
'' Hem geç kalıyorsun hem de saçma saçma konuşup asabımı bozuyorsun. Geç şuraya! '' Kolunu kavradığı gibi içeri ittirdi.
Çiğdem dibindeki adamın yüzüne ifadesizce bakarken beyni işittiği sözleri akıl süzgecinden geçiriyordu. Bahsettiği her neyse bilgisi dahilinde olmadığı kesindi. Bir daha kesinlikle bir kadeh dahi olsa bir şeyler içmeyecekti! Onu tanımıyordu bile. Boynundaki zincirle, pala gibi olan bıyıklarıyla, kirli sakallarıyla, İstanbul'un Asya ve Avrupa yakasını birleştirircesine uzanan kaşlarıyla, elinde sallayıp durduğu kehribar rengindeki tespihiyle, kareli gömleği ve beyaz çoraplarıyla, kendisinden önde koşan göbeğini tamamlayan, pamuk prensesin sekizinci cücesi olduğunu bas bas bağıran o bodur boyuyla daha çok kıro diyebileceğiniz kalıtımlara sahip olan bu amcayı gözü hiçbir yerden ısırmıyordu. Peki bu durumdan ürkmesi mi gerekiyordu şimdi ? Bu adam ne diye kendisine çiğ çiğ yiyecekmiş gibi bakıyordu ki hem ? Kim bilir yine hangi belanın esiri olmuştu da haberi yoktu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Bir Tek Kadın Sevdim O da Sendin!(Tamamlandı) Bu Defa B'aşka Seri-1
Novela Juvenilhttps://drive.google.com/file/d/1-3XPQT2Gn9FnR1dfupZslWTfGfad82eZ/view?usp=sharing Karizmatik, yakışıklı, işinde oldukça başarılı olan çapkınlıklarıyla da nam salmış bir adam. Masum, çekici bir o kadarda güzel olan, zaman zaman aşkın gözü kördür fel...