https://drive.google.com/file/d/1-3XPQT2Gn9FnR1dfupZslWTfGfad82eZ/view?usp=sharing
Karizmatik, yakışıklı, işinde oldukça başarılı olan çapkınlıklarıyla da nam salmış bir adam.
Masum, çekici bir o kadarda güzel olan, zaman zaman aşkın gözü kördür fel...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Paltosunu gece kulübünde bıraktığını bile unutmuştu. Adamlar o kadar nazikti ki, kendisine ulaşıp gel al demişti. Yoksa onun eksikliğini asla hissetmeyecekti. İstemeyerek de olsa yine o bilindik yolu tutmuştu. Kapıya vardığında ilk ızbandutları fark etmişti. Kültürsüz mantarın yufka yüreğini keşfettiğinden onunla konuşmuştu sadece. Diğeri daha kendisini görür görmez kırmızı gören boğaya dönmüştü zaten.
Aman, ben sanki çok meraklıydım onunla iletişim kurmaya!
Paltosunu aldıktan sonra bir daha asla uğramayacağını bildiği bu yerden hızla uzaklaşmıştı. Otobüs durağına gitmek için ara sokakları kullandığından başına geleceklerden habersizdi. Aheste biçimde yürüyüp köşeyi döndüğünde şahit olmuştu olanlara ve korkuyla gerilemişti. Adamın birini köşeye sıkıştırıp ağzına silah dayamıştı mafyavari herifler. Gözleri, şahit olduğu bu görüntüyle beraber korkuyla büyürken kalbine bastırmıştı elini. Ağzı yarım şekilde aralanmış vaziyette, bulunduğu yerden onları izliyordu. Bağırmak istese de buna cesaret edememişti. Adamı göz göre göre öldüreceklerdi ve Çiğdem buna hiçbir şey yapamıyordu! Öylece olduğu yerde duruyor, kireç kesilen yüzüyle yaslandığı duvardan destek alıp ayakta durmaya çalışıyordu. Kendisini olabildiğince gizledi ve bir süre daha oradan bakarak ne yapacaklarını izlemeye koyuldu, sonra da aklına telefonu geldi.
''Tabi ya, polis...polisi aramalıyım.''
Titreyen elleriyle 155'i tuşladı. Bir yandan da gözü, az ilerideki, korku filmlerine taş çıkartan tablodaydı. Adam resmen kıvranarak yalvarıyordu, sonra bir adet silah sesi duyuldu. Adamın cansız bedeni acımasız bakışlar arasında yere yığıldı ve hepsi verilen emirle arabasına hızlıca doluşurken biri durakladı. Onu çağıran elemanlarını eliyle susturdu ve başını biraz daha yana yatırdı. Eğer gözleri ona oyun oynamamışsa orada kendilerini gözetleyen biri vardı!
******
Çiğdem'in o anlarda eli ayağı boşalmıştı. Gözlerinin önünden adamın yere yığılış sahnesi gitmezken korkudan ağlamaya da başlamıştı. Hâlâ durduğu kabahatti aslında. O kadar kendinde değildi ki, karşıdan gelen alo sesini bile işitmiyordu. Telefonu polis aramasında açık unutmuştu. Muhtemelen silah sesini de duymuş olmalıylıdılar. Kahretsin ki beyninin çarkları bir türlü ne yapması gerektiği konusunda çalışmıyordu. Çenesi de korkudan kilitlenip kalmıştı. Çığlık atsa anında enselenirdi. En iyisi kaçmaktı. Vicdan azabı da duysa bu olanları yok sayacaktı. Daha sonra, kendine gelince, ihbar ederdi olanı biteni. Başını kararlılıkla salladı. Akan gözyaşlarıyla, geldiği yoldan ters istikamete doğru topuklayarak kaçmaya çalıştı. Bir iki adım attığı sırada biri tarafından kolundan yakalanarak durduruldu. Savrularak geriye çekildiğinde sert bir bedene çarptı, sonra da o vücudunu baştan ayağa titreten tehdit içeren sözleri duydu.
'' Sakın ağzını açayım deme! Yoksa hiç şakamız olmadığını gördün!''
Silahını, kollarının arasında tuttuğu kızın şakağına dayadı. Çiğdem'in bedeni bu temasla anında ürperdi. Henüz yüzünü görmediği adamın elinin altında tepinerek çırpınsa da çığlık atamıyordu. Çünkü adamın gerçekten dediği gibi şakası yoktu. Elindeki telefon itiş kakışları arasında yere düşüp parçalara ayrılırken sadece iç çekerek ağlıyor, birinin onu bu saçma durumdan kurtarmasını diliyordu. Ne olduysa da o an olmuştu, adam dirsekten kırdığı eliyle tek omzuna canını yakacak baskı uygulamış, yerinde sendelemesine neden olmuştu. Kararmaya yüz tutan gözleri yuvalarında oynamaya başlarken tek elini yanlamasına başına dayamıştı. Beti benzi atmış bir vaziyette olduğu yerde sallanırken ikinci darbeyi de ensesine doğru almıştı. Adamın gevşek tutumuyla önce başı öne doğru kaykılmış sonrasında da gözleri kapanmıştı. O karanlık boşluğa doğru çekilen bedeni gücünü yitirince de kollarına yığılıp kalmıştı. Ve sadece bedenini değil, sonunun onlar tarafından belirlenecek olan kaderini de ne yazık ki eli silah tutan, acımasız olan bu adamların eline bırakmıştı.
