18.Bölüm

9.9K 471 587
                                    

Bölüm Şarkılarımız: İpek-Mert / Başımın Tatlı Belası - Tan Taşçı/ Ara Ara

Bölüm Şarkılarımız: İpek-Mert / Başımın Tatlı Belası - Tan Taşçı/ Ara Ara

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eh, madem görüşelim demiştik, bu fırsat kaçmazdı değil mi ? 

Çiğdem, sabaha, bu düşüncelerle gözünü açmış, sırıtma ifadesiyle de yatağının içinde gerinmişti. Gece boyunca Arda'nın da içine dahil olduğu güzel rüyalar görmüştü. Aralarında gelişen o yakınlık, Arda'nın temasları, sanki bir evde yaşayan iki sevgiliymiş gibi üzerine titremesi, hasta olacak korkusuyla endişelenmesi hatırına düştükçe utanıyor fakat buna rağmen ilgisinin hoşuna gittiğini gizleyemiyordu. Yani belki de, hayallerindeki gibi dün onu öpmüş olsaydı asla karşı koymazdı. O mikroplarını kromozomlarından hücre çekirdeklerine kadar bulaştırsa gıkı çıkmazdı. O kadar aşıktı ona. Kendini düşünmeden dakikasında seyrine bırakıp uzun yolculuğa çıkacak, onunla bilmediği bir diyarı keşfedecek, tüm ezberlerini de- aklının onunla kafayı bozmuş olduğu gibi- bozacak kadar aşıktı. İstese de küs ya da kızgın kalamıyordu ona. Evet, o adam çok kez canını yakmıştı, çok kez kalbini parçalara bölmüştü ama aynı adam dün, o iç ısıtan halleriyle tüm o kırık parçalarını toplayıp tekrardan gönlünü almayı da bilmişti. Kendi hastalığını bir köşeye bırakıp yardımına koşmuştu. Özel olarak ilgilenmişti. Üstüne düşmüştü ki, Çiğdem, onun hayatından sadece def edilmeye alışık olduğundan bu durumu epey garipsemiş ama çokça da mutlu olmuştu. Tamam, başlangıcı dediği kadar romantik değildi ama önemli olan neticesiydi ki onun için sırılsıklam olan kendisi için daha öncesinde yaşattıkları pek sorun değildi. Kaldı ki onunla ödeşmek istediği konular artık oyunlar değildi; kalbiydi, aşk olsunlardı, öperse öpülmekti. Sararsa sıkı sıkı sarılmaktı. Dokunmaktı. Ona artık hesap kitap vermeden dokunmak istiyordu. Tepesinin nelere nasıl attığını bildiği kadar kalbininkini de bilmek istiyordu. Sınırlarını, kırmızı çizgilerini, hepsini ama hepsini yakından tanımak, tanışmak istiyordu. İçinde gizli olduğunu bildiği o merhamet sahibi adamı mağarasından dışarı çıkarmak istiyordu. Tabii bunlar için biraz zamana ihtiyacı vardı. Dün biraz olsun adamın yumuşak karnını keşfetmişti. Onda bir kredisi olduğunu görmüştü, hatta kulağa komik gelecekti, belki de avuntuydu bilmiyordu ama Arda'nın duygularına karşı boş olmadığı için bu kadar bocaladığını düşünüyor, öfkesine sığındığını sanıyordu. İnsan en nihayetinde nazını çok sevdiğine geçirirdi. En çok ona kızar, ona kırılırdı ve en çok onun hayatına burnunu sokar, yanında bir başkasını gördü mü delirirdi. İnsan ancak çok sevdiğinde kaybetmekten korkardı. Arda da korkmuştu. Yoksa ne diye, tam da ondan vazgeçmişken, yoluna çıkmayacağına ant içmişken buraya kadar gelip kendini hatırlatsındı. Özür dilesindi. Çiğdem iliklerine kadar hissediyordu, sevildiğini, henüz  kalbine olmasa da aklına sızabildiğini...Şimdi okuyabiliyordu o büyük resmi. Arda nasıl kendi zaafı olabilmeyi başarmışsa, artık kendi de onun en zayıf halkası olmayı başarmıştı. Ve bu, iyi bir şeydi. Hatta iyiden öte muhteşem bir şeydi. Elleriyle ağzını kapattı. Yoksa mutluluk çığlıklarını bastırabileceğini pek sanmıyordu. Ayakları yatağın içinde deli gibi çırpınırken boğuk boğuk gülüyordu. Bugün ona uğrayacağı için çok heyecanlıydı. Bu sebeple içi içine sığmıyordu. Enerjisinin tükendiğini hissedince nefesini düzenledi, ayaklarını dondurdu ve az ötesinde mışıl mışıl uyuyan Yase'ye baktı. Kızın derin uykuda olmasını fırsat bilip yavaşça doğruldu. Odanın içinde de olabildiğince sessiz hareket ediyordu. Önce elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçalamıştı, sonra da dolabından seçtiği kıyafetlerini alarak alelacele giyinip kimseye de yakalanmadan evden kaçmıştı. Makyajını oraya varınca da bir köşede yapabilirdi. Önemli olan evden tüyme aşamasıydı. Zaten kızların sorularını güç bela atlatmıştı dün akşam, bir yenisine, kendi de henüz bazı şeyleri sindirememişken hazır değildi. Kızların kendisini bu anlamda anlayacağını düşünüyordu. Alt kata doğru inerken parmak uçları üzerinde yürüyüp çıt çıkarmamaya özen göstermişti. Ev sahiplerinin kapısının önünden geçerken tam kafasını eğmişti ki açılan kapı yüzünden yerine zamk gibi yapışmak zorunda kalmıştı. Çünkü meraklı ev sahibeleri Kadriye hanım büyük bir azimle yine kendisini suçüstü faka bastırmayı başarmıştı.

Ben Bir Tek Kadın Sevdim O da Sendin!(Tamamlandı) Bu Defa B'aşka Seri-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin