https://drive.google.com/file/d/1-3XPQT2Gn9FnR1dfupZslWTfGfad82eZ/view?usp=sharing
Karizmatik, yakışıklı, işinde oldukça başarılı olan çapkınlıklarıyla da nam salmış bir adam.
Masum, çekici bir o kadarda güzel olan, zaman zaman aşkın gözü kördür fel...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gözlerinde bariz şekilde gurur vardı Arda'nın. Çiğdem'in her bir kıvrımını, her bir mahremini özene bezene eli ve bedeni ile işlemişti. Uzun süre bu tattan mahrum kalacakmış, hiç doymamış gibi öperek defalarca kez onu teşekkür etmişti, sonra nefesini dinlendirerek ona dedesinin bahçesinden sürekli aşırdığı ve asla tadına doyamadığı portakalları anımsatan göğüslerine inmişti. Çiğdem'in en hassas noktalarından biri olduğundan vücudu her temasında istekle yukarı doğru kavisleniyordu. Beninin olduğu yere geldiğinde duraklayıp dilini, bazen de dudaklarını üzerinde gezdirdi. Ona ait olan her şeyi seviyordu Arda. O bir kusur değildi gözünde. O, Arda'ya göre, cennetin kendisine bahşettiği meyvelerden sadece biriydi. Çiğdem'in adını mırıldanmasıyla yeniden tahrik oldu. Yeterli dinlenmeyi de sağladıklarından ellerinden destek alarak yüzüne doğru tırmandı. Arda, genç kızın yanaklarındaki pembeliğe, yüzünün parlaklığına hayranlıkla bakarken derin bir nefes koydu. Ellerini belinin hizasında iki yana sabitlerken öpülmekten şişmiş hafif aralık olan dudaklarına kaydı, onlara bir süre öpmeden dokundu. Çiğdem'in gözlerine tırmandığında ise elleriyle boynuna asılmasını söyledi. Çiğdem denileni ikiletmeden yapmaya çabalarken birbirine aç dudakları kısa sürelide olsa tutkuyla iç içe geçmişti. O büyük ağzının içinde; küçük, biçimli, çilek kokulu dudaklarını ezmek enfes bir duyguydu. Çiğdem de genç adamın hamlelerine şehvetle karşılık veriyor, hareketlerini de aynı ustalıkla taklit ediyordu. Göğüs kafesinden kalbinin fırlayıp gitmemesine şükretse de Arda, ufaklığının üzerindeki etkisinden son derecece hoşnuttu. Her defasında başını döndürüyordu ve bunun için tek bir bakışı, tek bir hareketi yetiyordu, aklını başından almaya. O, bunu başaran ilk ve son kadındı!
"Sen...inanılmazsın!''
Adamın hayranlık dolu initilsini işittiğinde kendisi de ona hak vermişti. Zira şu an Çiğdem de ne yaptığının pek farkında değildi. İlkti ve bu tecrübesiz haliyle genç adama ayak uydurmaya çalışıyordu. Arda ile meydana çıkan kadınsı yanı her geçen dakika dişiliğini perçinleyerek erkeğini kuşatıyordu. Onun zevk aldığını işitmek de gururunu okşuyordu. Çiğdem inanamıyordu bu yaptıklarına. Bir delilik gibi geliyordu. Utanması gerekirken arsızca ona eşlik ettiğinin de farkındaydı. Ki o, dizilerde, filmlerde bile izlemekten utanıp kaçtığı sevişme sahnelerine hep iğrenerek bakardı hatta yetiştiği ortamdan dolayı zaman zaman onları kınardı da ama şimdi aldığı zevk bambaşka bir şeydi. Aşık olduğu adamla olduğundandı belki de, bilemiyordu. Dilinin diline bulanması, hayalarının tüm bedenine hükmetmesi, kendinden geçirten tutku dolu dokunuşları her geçen saniye biraz daha çok hoşuna gidiyordu. Arda'nın kollarında kendisini salıncakta sallanıyor gibi hissediyordu. Ayakları önce yakaladıkları ritmle havalanıyor, sonra kontrolü ele alarak yere değmesine sebep oluyordu. Gözleri beleren kız başını hızlıca sallayınca Arda işaret parmağını genç kızın dişleri arasına yerleştirmişti. Çiğdem'in çığlığı arasında zorlu virajı geçtiğinde genç kız kafasını, sert soluğu eşliğinde altlarında gıcırdayıp duran kaygan lacivert mindere bırakmış ve acı ile zevk alma karşımı arasında kıvranmıştı. Arda, Çiğdem'in ayaklarını hareket ettirmesiyle bir kez daha üzerinde yükselmişti. O saniyelerde odada ikisinin inlemeleri dışında ses çıkmamıştı.
