12.Bölüm

1.3K 89 856
                                    

Merhabalar efendim .....

 O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Yaşar Kemal

İnsan bazen adaletin terazisini şaşırırdı. Mühebbet hapisi hak edeni serbest bırakıp masum olanı da yargısız infaz edebilirdi. Birisi canını yakında o da tepki olarak yanında olmak isteyenin canını yakıp dururdu. Dışarıdan   belki infaz emrini veren suçlu algılanırdı  ama kimse o kararı veren hakimin ne yaşadığını içine bakmak umuruna gelmezdi. Herkes hakimin açığını bulmaya çalışırken belki de  suçlu ilan edilen masum elini uzatsa  hakim de vazgeçerdi bu işten , belki de her seferinde aldığı sözlerin tutulduğunu ,  içinde kemik  olmayan ama en çok kırılan kalbine birlikte merhem arandığını görse vazgeçerdi.  Ya da gözü kör olmuş karanlığında boğlumuş hakim kendi ışığını kendi bulacaktı ve o zaman yanlış yargılamaktan dönecekti.

İşte Çağatay ve Evinin arasındakiler de buna benziyordu. Masum olan Evin , Çağatay tarafından mühebbetle yargılanmış , cezası verilmişti . Şimdi de hapisten çıkmış birinin üzerine  yapıştırılan etiketle dolanıyordu. Anlaşılan o ki pes etmeye de niyeti yoktu. Acilde serum desteği alan Çağatay'a elindeki  poşeti uzatarak "Neden yemek yemek aklına gelmedi bilmiyorum ama Çağla'ya çıkabilmek için bunları yemelisin. "dedi. Çağatay eline dik dik bakarken Evin ,

"Hah pekala seninle uğraşmayacağım neyse ne. Beni  kötü etkiketliyle yargılayacaksan otur yargılamaya devam et! Umarım da bir an önce beni  dinlemek istersin ! Bu arada  bana kızmadan önceki gece aramızdaki üçüncü şahısları kaldırdık sanıyordum ama sen   bırakmazsan ben de bırakmam "dedi.  Çağatay derin bir nefes aldı.

"Seni meşgul etmek istemem Evin. Kreker için teşekkür ederim ama ben kreker ve bisküvi yemiyorum."dedi . Evin cevap vermeden çıkarken sinlerleri tekrardan tavan yapmıştı.

"İyi be  yeme ben yerim !"dedi. Acilden çıkarken yaptıklarının saçma oldsuğunu onun acısı olduğu için alttan alması gerektiğin,n farkındaydı ama yapmadığı hata  yüzünden ceza çekmek neydi peki ? Ellerini birbirine bağlarken ,

"Gıcık ! Uyuz !ukala ! Ön yargılı mahluk ! Adama bak ya sanki cinayet işlemişim. Çağla'yı ben mi bıraktım ateşlerin içine sanki. Neyse ne ya onunla uğraşamyacağım." dedi. İşini halletmek için  savcılığa gitmeliydi. Şu aracına yaklaşan adamı bulmalıydı.

****************

Gün doğarken Çağla da gözlerini yavaşça açmıştı. Kafasını camdan çevirip yarım yamalak seçtiği karartıya çevirdiğinde kardeşini sülietinden bile tanımıştı.

"Çağatay ?"dedi. Çağatay kız kardeşinin eline sarılarak nazikçe anlından öptü. "Burdayım meleğim. Hep yanındayım hiç bırakmayacağım seni "dedi. Çağla  gülerek "Seni bırakan kim ki zaten ?  Benden bir ömür kurtulamazsın ikizim. "dedi.

Sonra gülümsemesini bırakıp "Çağatay, Kemal amcamla , Gülnihal yenge nasıl ? Onlar da iyi mi ?"dediğinde Çağatay'ın gülen yüzü gerildi. Daha sonrasında da asıldı. Kafasını eğerek  susumayı tercih ederken Çağla yeniden sordu,

"Bir şeyleri yok  değil mi ? Gerçi Kemal amcamın şekeri var ama  atlattılar değil mi ? "dedi. Sona doğru sesi korkudan titrese de bitimişti cümlesini. Çağatay ,

"Çağla , ikisi de ..." cümle bitmeden Çağla , "Öldüler değil mi ?"dedi.  Çağatay kafa salladığında  , Çağla Yaşar Kemalden alıntı yaparak "Güzel insanlar güzel atlara binip gittiler "dedi.  Çağla'nın anında gözleri dolmuş hatta bir damla yaş çenesine inmişti. "Pe peki yangının çıkış sebebi neymiş abi ? Elektirik mi ?"dediğinde Çağatay kafasını salladı.

Namlu -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin