45.Bölüm

657 43 189
                                    

Size gene muhteşem bir bölümle geldim. Bakalım beğenecek misiniz bu bölümü ?

 Bakalım beğenecek misiniz bu bölümü ?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkesin bir sırrı vardır. Ancak bazı sırlar diğerlerinden daha ağırdır.

Bir gün sonrası ...

Beyefendi keyifle gülüyordu. Tamam suikastları başarısız olmuştu ama bu onu durdurmak yerine daha fazla hırslandırmıştı. Kendisine karşılık veren düşman, bunun hazını yeni keşfediyordu. Kendisine karışlık verilmesi hoşuna gitmişti de bunun nasıl olabileceğine akıl sır erdiremiyordu Beyefendi. İçerideki adam ona sadece operasyona çıkıldığını söylemişti. Nöbet devam ederken aniden gelen emri uyguladıklarını bildirirken zihninde bir yerler karıncalanıyordu. Öyle ya suikastı bilen birileri bir şekilde onlarla iletişim kurmuş olabilir miydi? Oğlu Cenk? Cenk gerçekten bu kadar ileriye gidebilir miydi gerçekten?

Dinlediği klasik müziğin ritmine uygun olarak parmaklarını kaldırıp indiriyor zihnini boşaltmaya çalışıyordu. Dolu bir zihin taşımaktan nefret ederdi. Hele de gereksiz bilgilerle dolu zihinlerin ağırlık yapan boş birer teneke olduğunu düşünür bu yüzden müzikle gereksiz bilgiyi kusardı. O sırada odasının kapısı çalındı. Albastı ve Cengiz odaya girdiğinde beyefendi gelenlerden haberdardı.

Albastı başı önde bir biçimde girmiş babasının yüzüne bakamıyordu. İkinci defa yapıyordu bu hatayı üçüncü seferi yapmaya hakkı olmayacaktı. Tabi Beyefendi onu şuracıkta öldürmezse.

"Efendim, biliyorum suçluyum. Daha iyi hesap yapmalıydım. "dedi dizlerinin üzerine çöktü. Eğer buraya bugün ölümü için çağrıldıysa bunda bile başı dik durmalıydı. Asla diğerleri gibi olmamalıydı ölümü. Beyefendi hiçbir şey demeden yerinden ağır ağır kalktı. Hep kullandığı bastonunu dayadığı koltuğun kenarından alarak Albastı 'ya yaklaşırken Cengiz de yutkunarak ve dehşetli gözlerle olanlara baktı. Kendi kızını mı öldürecekti? Bastonun sıradan bir baston olmadığının farkındaydı. Beyefendi gülerek Cengiz'in yüzündekileri okuyarak bastonunu kızının önüne geçti. Albastı kafasını kaldırmadan da babasının adımlarının baston ile beraber karşısında durduğunu görünce yutkunarak gözlerini kapattı. Ölümdü bu, öldürmeye benzemiyordu.

"Elini dizlerinin önüne koy"

Genç kadın elini dizinin önüne koyarak olacakları beklemeye başladı. Yoksa elinden mi olacaktı ancak beklediği gibi olmadı. Beyefendi bastonunu kızının elinin üzerine koyup bastırmaya başladığında Albastı sadece hafifçe gözlerini kısabildi. Put gibi kalan bedeninde kalbinin çalıştığından emin bile değilken Beyefendi,

"Hazırlıklarınızı tamamlayın haftaya bugün yani çarşamba günü İstanbul'un en lüks otelinde evleniyorsunuz. "diyerek Albastı'nın eline bastırdığı bastonu çekti. "Sen de kalk ayağı ve bir daha bana canınla gelme. Bu oyunun yazarı benim ve hiçbir oyuncu benim iznim olmadan oyundan çıkamaz! Şimdi sakın itiraz etmeyin. Biliyorum size bir ay içinde demiştim ama erkene çekiyorum. Kurul yeniden toplandığında herkes Cengiz'e yüklenecektir. Faysal'ı en başından beri oyundan çıkarmak gibi bir planım vardı ama ben daha farklı düşünüyordum. Cengiz bana Albastıyı kullanarak atma fikrini verince önce onu halledip üzerinden bir ay geçip olayları soğutunca evlendirmeyi düşünmüştüm ama tabi Çağatay ve Faysal'ın suikastı başarısız oldu. Bu tepkileri üzerine çekecek ikinizi de korumak için evlendirmek zorundayım sizi. Zaten bunu beklemiyor muydunuz? "dedi. Cengiz boğazındaki kravatın bir anlığına bir yağlı ilmeğe dönüştüğünü hissederek derin bir nefes aldı. Zehir saçan yeşil gözleriyle müstakbel babasının gözlerine bakarak,

Namlu -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin