35.Bölum

672 51 205
                                    

Merhabalar okuyucular . Size gene uzun bir bölümle geldim.

"İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir. "Tolstoy

Çağla Cenk'in yerinden kalkıp el sallamasını gördüğünde gülerek Cenk'e yaklaşıp elini uzattı.

"Merhaba Cenk Bey" dediğinde Cenk kendisine uzatılan eli sıkarak "Merhaba Çağla Hanım" dedi ve hemen Çağla'ya bir sandalye çekerek oturmasını sağladı. Çağla kibarca gülümseyip oturduktan sonra Cenk onun karşısındaki eski yerine geçtikten sonra,

"Öncelikle teşekkürler." diyerek cümlesine başladı. "Beni kırmayıp geldiğiniz için" dedi. Sonrasında sanki ilk defa birisi ile bir kahve içecekmiş gibi "Ne alırdınız Çağla Hanım" dediğinde Çağla,

"Buranın Türk kahvesi çok güzeldir. Ben Türk kahvesi alacağım" dediğinde Cenk "Tabi hemen" demişti ve elini nereye koyacağını ne yapacağını birkaç saniyeliğine bilememişti. Tabi ki bunu Çağla'nın anlamaması için hızlıca atlatıp garsona el işareti yaparak yanına çağırdığında Garson elinde kağıtla beraber gelmişti. Cenk,

"Bize iki Türk kahvesi "dedi. Garson "Peki efendim nasıl olsun "dedi.

"Benim ki sade olsun lütfen "

"Benim ki de sade olsun "dedi Cenk. Garson "Hemen efendim" diyerek giderken genç doktor tekrardan Çağla'ya döndü. Gözlerinin içine bakıyor, orada kimsenin görmediğini görüp mutlu oluyor gibiydi. Çağla,"Eee "dedi.

"Ne eee?" dedi. Sanki transa geçmiş gibiydi. Hala heyecanı atamamıştı. Lisede, üniversitede çok kız arkadaşı olmuştu ama hiçbirinde böyle olmamıştı. Farklıydı işte bu kız. Çok farklı...

"Cenk bey, kahve boyunca böyle sus pus mu oturacağız? " dedi. Cenk hızlıca kendini toparlayıp,

"Yo Çağla Hanım bir an dalmışım. Ben aslında hem kendi kabalığımı affettirmek hem de sizi yakından tanımak için çağırdım. Öncelikle tekrardan özür dilerim. Umarım işinize engel olmamışımdır. Ayrıca teşekkürler kırmayıp geldiğiniz için "dediğinde Çağla,

"Yo yo sorun olmadı. Yetiştim. Eee Cenk Bey, geçen sefer doktor olduğunuzu söylemiştiniz. Başka şehirden İstanbul kalabalığına sizi süren neydi? Yanlış anlamayın ama İstanbul gerçekten çok kalabalık. Yani İstanbul'da yaşayanlar keşke kaçsak derken siz neden geldiniz? Dediğinde Cenk,

"İstanbul büyüdüğüm şehir. Bu şehirden babam beni uzaklaştırırken daha on dört yaşındaydım. İster inanın ister inanmayın ama bence şehirlerinde bir ruhu var ve insanlar o ruhla anlaşamayınca en kalabalık şehirde bile yalnız kalabiliyor. Ben İstanbul dışında bir şehirde yapamadım. Ankara bana çok sert geldi. Hiç kabullenemedik birbirimizi haliyle ben de çok yalnız kaldım. En sonunda dayanamadım gelmeye karar verdim. Tabi burada kariyerim için güzel bir işte bulunca bekleyemezdim. Tabi gelir gelmez sizin gibi bir hanımefendi ile tanışacağımı bilseydim daha erken dönerdim ama neyse." diyerek iltifat ettiğinde

"Yok estağfurullah. "dedi Çağla. Kalbinde değişik bir sıcaklık hissetti. Sanki kalbindeki o akışı duyuyor gibiydi. Cenk, "Peki siz Çağla Hanım neden İstanbul?" dediğinde Çağla, "İstanbul benim doğduğum şehir. Çocukluğum, büyüklüğüm, geçmişim, geleceğim. Ben her ne kadar kalabalık olsa da bu şehri seviyorum. Tüm renklerin karışıp güzelliğin doruğa çıktığı bu şehri sevince bence trafiği kalabalığı umursamıyorsunuz. Tabi işimin ailemin de burada olduğunu düşünürsek Sanırım ömrümün kalanı da bu şehirde geçecek gibi. "Dedi. Cenk,

"O zaman size İstanbul aşığı diyebilir miyiz? "Dediğinde Çağla hafifçe tebessüm etti. "Ben şairlerle karıştırdınız herhalde ben altı üstü bir psikoloğum." Dedi. Cenk gülerek "Tesadüfe bakar mısınız ikimizde insanlık için çalışıyoruz. Birimiz ruhuyla diğerimiz bedeniyle "dedi. Çağla,

Namlu -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin