32.Bölüm

696 49 218
                                    

Merhaba okurlarım.Yeni bölümle geldim beğenirsiniz umarım
Medya : Aydilge Aşka gel

"Bir gün gelir,

Açmaz dediğin çiçekler açar.
Gitmez dediğin dertler gider.
Bitmez dediğin zaman geçer.
Hayat öyle bir sır ki;
Önce şükür,
Sonra sabır,
Sonra da inanmak gerek.

«Mevlana»

Gamze duyduğu ile şaşkına dönmüştü. Çağla ablası ondan ilk defa bir şey istiyor üstelik bu isteği onun kişiliğinin yanından bile geçmiyordu.

"Kimi? Neden peki?" diyerek aklındaki soruları azaltmaya çalışırken Çağla mutfaktan çıkı kapının oradaki askıda ceketinin ceplerini karıştırırken omzu ile kulağı arasına telefonu sıkıştırarak "Ya sen boş ver soruları dediğimi yapar mısın? Ama bak tam teşekküllü olsun mümkünse "dediğinde Gamze , "Yaparım ama bir şartla neden olduğunu anlatacaksın tamam mı?" diyerek üstelerken Çağla aradığını bulmuş olmanın verdiği zevkle derin bir nefes alıp vererek "Ah tamam şimdi ismi veriyorum ismi Cenk Soyöz. "Diyerek Gamze'nin soruları ile daha fazla uğraşmamayı planlıyordu. Gamze, odasında bulduğu kalemle eline not aldığı isme bir kez daha bakarak "Sabaha hal olmuş bil ablacığım" dedi ve basit bir vedalaşmanın ardından telefonlar kapandı.

Çağla telefonu cebine yerleştirerek yeniden mutfağa dönerken gözü saatine takıldı. İki saatte onlar gelecekti ve daha yemeklerinden biri duruyordu. Bu adam yüzünden geç kalırsa Çağatay'ın laflarını dinlemek zorunda kalacaktı.

"Sen de bizim yanımızda dura dura sorgulama öğrendin "dedi Çağatay günün son hamlesine doğru giderken. Belki o kadar da etkili değildi ama Çağatay'a olanlar yüzünden her gün biraz daha Evin'e çekiliyordu. Evin başını öne eğerek "Sen öyle diyorsan öyledir ama sen beni bir de gazetecilerle gör "diyerek iddialı iddialı konuşurken Çağatay "Aman savcım fazla da uçmayın. "Dedi ve göz kırptı.

Çağatay'ın göz kırpışı savcının içinde bir yerlerden gökyüzüne fışkıran suyun serinliğinin tüm vücuduna yayılmasına neden oluyordu. Bu soğukluk onun dilini uyuştururken yanaklarını da yakıyordu. Çağatay bu sessizlikten rahatsız olmuş bir biçimde yeni bir konu açmaya karar verdi.

"Bugün çok acıktım umarım Çağla güzel bir yemek yapmıştır. Bugün erken dönecekti eve "dedi. Evin bu sözlerin üzerine Çağatay ile zıtlaşmaya karar verdi. Öyle ya hoşlanıyordu artık bu oyundan. Çağatay'ın hafif çatık kaşları ile kendisinin dikine konuşmaları güzel bir ikiliydi en azından şimdilik.

"Aman sende Çağatay, kız sana yemek yapmak zorunda mı? "Dediğinde Çağatay bunun bir oyun olduğunu anlayarak oyuna oyunla cevap verdi. Kendi sesine biraz mağdurluk katarak

"Ben ona dedim bana bir kız bul evlendir kurtul ama nerede bizimkinin tek okul olmuş. Eh artık bir süre daha yemek yapmaya devam" dedi. Evin ellerini birbirine bağlayıp şoför koltuğuna doğru döndü.

"Kızı da bir zahmet sen bul!" dedi. Sonra hafifçe gülerek "Gerçi senin gibi deliyi kim ne yapsın bugün ak dediğine yarın kara der, karşındakini de deli edersin sen!"

Çağatay önündeki yoldan bakışlarını ayırmadan dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını da kavuşturmaya çalıştı.

"Allah Allah ne varmış benim deliliklerimde." dedi. Evin tam cevap verecekti ki Çağatay meslek hayatını ve orada yaptığı bütün delilikleri aklına getirdi. Değişken bir ruh hali, kızınca hiçbir şey görmeyen gözleri bir de kendi kendine konuşup cevap vermesini göz önüne alıp, konuşmayan suçlularla farklı tekniklere geçtiğini düşündüğünde haklıydı Evin. Ancak bu laf savaşında kaybedemezdi.

Namlu -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin