Merhabalar ....
"Kalem kırıldı bir kere dönüş yok."Evin aniden gelen bu sarılmada öylece kalmış kaskatı kesilirken ellerini indirip indirmemek arasında gidip geliyordu. Kalbi bir kuş olup uçmaması için iki kolun arasında kaldığında ellerini yavaşça indirdi Çağatay'ın sırtına. Evin'in dudakları hareket yeteneğini kaybetmiş dili sanki hiçbir kelime etmemek için yemin vermişti.
Çağatay kime sarıldığını anlarken bunu çaktırmamaya karar verdi çünkü bu o kadar güzel bir histi ki hiç bırakası gelmemişti. Sonsuza kadar süremezdi belki ama bir iki dakikadan da bir şey çıkmazdı değil mi?
Ancak hayatla anlaşma yapıp güzel zamanları uzatma gibi bir ihtimali yoktu ve bu güzel an iki dakikalığına lavaboya gitmiş olan Çağla'nın mutfağa gelmesiyle bitecekti. Çağla ikizinin sanki bir daha sarılamayacağına eminmiş gibi sardığı Evin'in de gözlerinin kapalı olmasıyla ters zamanda geldiğini görmüştü. Hiçbir şey olmamış gibi kaçabilirdi ama güzel malzeme vermişlerdi şimdi eline. Gülerek öksürdü,
"Galiba ters zamanda geldim ha? " dedi. Evin Çağla'nın sesini duymasıyla birlikte panikleyip Çağatay'ı itti. Çağatay ve Evin baskın yemiş liseliler gibi farklı yönlere bakarken Çağla parmağını salladı,
"Eee şey yok yok yanlış zamanda gelmedin biz sadece..."dedi Evin. Çağatay," Şey oldu diye ley ettim" dediğinde Çağla, "Sarılıyordunuz fark ettim. Ben gözlerimi kapatıyorum siz devam edin." Diyerek ellerini gözlerine kapatırken Çağatay, "Çağla!" diyebildi. Kız kardeşine yakalanmıştı ve yerin dibi için tek yönlü bir bilete tüm parasını dökmeye hazır durumdaydı. Çağla omzunu salladı,
"Ben sadece beş dakika için gitmiştim ama anlaşılan yetmemiş. Durun geri gideyim" dedi. Sırıtmaya başlamıştı. Yüzündeki şeytansı ifade Evini daha da panikletmişti. Çağla'ya yaklaşarak,
"Ama Çağla yanlış anladın. Bir bakar mısın?" dedi. Çağla arkasına dönerek odasına koyuldu. Çağatay ve Evin birbirlerine senkronize bir şekilde baktıklarına aynı şeyi düşünerek Çağla 'nın peşine odaya giderken Çağla kötü sesiyle şarkı söylemeye başladı
"Aşıksın, aşıksın, aşıksın. Sen aşıksın arkadaş
"dedi. Çağatay Çağla kapıyı kapatmadan yakalayıp kapıyı tuttu. Kız kardeşinin gözlerinin içine baktı, "Çağla bak, göründüğü gibi değil! "dedi. Çağla, "Ne var ya? Olabilir böyle şeyler. Hem iyi oldu görmem. Ayıptır sorması da acaba bana ne zaman söyleyecektiniz?" dedi. Elini kapının kasasına dayamış gülüyordu. Evin ,
" Valla öyle bir şey yok. En azından ben masumum ilk o geldi. "Dediğinde ikili Evin'e döndü. Evin kızardığını hissetti," Şey yumurtalar, çok pişmesinler. Ben gitsem iyi olacak "dedi. Evin koşarak kendini mutfağa attığında tezgâha dayanıp nefeslendi. Öyle ya Çağla'nın iması az daha kalbini durduruyordu. Bu Aydoğdu kardeşlerin bu kızın kalbine kastı mı vardı? Biri sarılır biri korkutur. Sarılmak demişken sahi bu ani sarılmada neyin nesiydi şimdi? Olabilir miydi? Yani bunun adı? Kendisine gelince peki? Ya Çağatay şimdi dönüp bir şeyleri itiraf etse ne yapacaktı? Pekâlâ en başından beri bu duvarlar ardındaki soğuk adamda karşı bir şeyler hissediyordu ama bu önceden kesin çizgilerle ayırt edilebilen tehlikeli olmayan duygulardı ama şimdi niye emin olamıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Namlu -1
ActionÜlkede kanser gibi yayılmış olan hainleri temizleme işi tecrübeli istihbaratçı Asım Gündüz Aka'ya düşünce o da kendine verilen yetkiyle eşi benzeri olmayan bir ekip kurmaya karar verir. Bunun için birbirinden bağımsız insanları bir araya toplar ve...