29.Bölüm

799 50 246
                                    

Merhabalar efendim...

Gamze oturduğu koltuktan karşısındaki adama bakıyordu.

"Ne demek göremezsiniz bir daha?" dediğinde Gündüz gözlerini kapatıp açtı. "Kusura bakma Gamze, ama bunun olacağını tahmin ediyorduk. Emin ol onu ölü bilmeleri hepimiz için en iyisi olacak bu yüzden onu bir kere de olsa görmemen lazım. Dedi. Gamze, kendi kendine gülümseyip "Ne zamana kadar peki? "Dedi. Gündüz kafa sallayarak, "Maalesef sana kesin bir süre veremem. Dedi.

"Pekâlâ görmem yasak ama en azından sağlık durumunu öğrenebilir miyim? "Dedi. Gündüz," Giyinmesini söylediğimiz çelik yelek sayesinde isabet eden kurşun  yüzünden sadece ağrısı ve morluğu varmış. Yani iyi" dedi. Gamze bu cevabı aldıktan sonra ayağı kalkıp "O zaman burada kalmanın çok bir mantığı yok efendim. Ben aşağıda diğerlerini beklesem iyi olacak "diyerek odayı terk ederken Gündüz derin bir nefes alıp verdi.

*****

İki saat öncesi ....

Çağla ile olan görüşmesi bitince Anadolu Hanım ile görüşüyordu Gündüz. İkisi de aracını tenha bir yere çektirmiş tenhanın onlara sunduğu deniz manzarasına bakarak konuşuyorlardı.

"Bu gece saldırmak isteyeceklerdir, o çocuğun güvenini sağlamak işini ben halledeceğim ancak yakın arkadaşı Gamze'yi sen susturacaksın anlaşıldı mı?" dedi. Gündüz, "Anlaşıldı efendim. Ancak bir mesele daha var, Çağla Hanım korumalarının yeniden aktif olmasını istiyor" dedi. Anadolu Hanım, kaşlarını çatarak ona döndü, "Sakın bana düşmanlarımızın ona ulaştığını söyleme! Dedi. Gündüz, "Hayır sadece şüphelerinin olduğunu söyledi. Dedi. Anadolu Hanım anladığını belirten kafa sallama hareketinden sonra Gündüz'e dönerek "Çağla ve Evin'e olan saldırılar artacaktır. Çünkü her ikisi de ekibin en zayıf halkası ve bizim de bu iki halkayı tıpkı diğerleri gibi güçlü hale getirmemiz lazım. İkisi de en kısa zamanda savunma eğitimi almalı "demişti.

Gündüz bu koruma için dersini mantıklı bulmuş ve hemen hazırlıklara başlayacağını söyledikten sonra "Efendim haddim değil ancak o çocuğun bundan sonra ne olacak? Dedi çekinerek. Anadolu Hanım, "Peki o zaman neden haddin olmayan sorular soruyorsun Gündüz? Çocuk bugün beklediğimiz saldırıdan hemen sonra öldü gösterilecek, yaşadığını Gamze sen ve ben bileceğiz. Normalde Gamze'nin de bilmemesi gerektir ancak artık yaşlandım Gündüz, sır saklamaktan yoruldum. Hem de çok" dedi.

Işıklandırmanın sadece yanan mumlarla ve ortada hararetle yanan şöminenin sayesinde sağlandığı ortamda alevlerin çatırtısı arkada açılmış olan romantik piyano bestesine karışıyor ve her piyano sesi onu daha da gevşetiyordu. Albastı elinde bir tabakla gelip içi peynir dolu tabağı orta sehpaya bırakırken cilveli ses tonuyla konuştu,

"Çok bekletmedim umarım" dedi. Cengiz kafa sallayıp sevdiği kadını kollarının arasına çekip Albastı'yı kucağına sıkıştırdıktan sonra saçlarını öperek "Hayır canım. Dedi. Sonra kulağına eğildi.

"Seni seviyorum bebeğim" dedi. Albastı yerinden doğrularak "Öyle mi? Buradan bakınca hiçte belli olmuyor" dedi ve yaralı olmasına rağmen Albastı'nın üzerine doğru eğilerek "İstersen sana burada kanıtlayabilirim ama şu şişenin hatırı kalır bizde" diyerek ufak bir öpücük kondurduktan sonra yeniden doğrulup masanın üzerinde duran şarap şişesini kadehlere pay ederken Albastı,

"Cengiz, biliyorum bu konuları konuşmama kararı aldık ama onca zamandır aramızda büyüyen bir aşk var, sence de bunu artık resmiyete dökmenin zamanı gelmedi mi? "Dediğinde Cengiz gülerek "Baban ve babam ne zaman izin verirse o zaman. Ama az kaldı" diyerek geriye çekilip bardağı genç sevgilisine uzatıp "Şerefe "dedi. Albastı o bardağa vurup şarabından bir yudum aldıktan sonra Albastı,

Namlu -1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin