🌙
Koridorlardan geçerken dikkatle etrafı izliyordum.
Razien yürüyüş hızını bana uydurmuştu. Yavaş yavaş yürürken yer yer karanlık, yer yer loş olan koridorlara bakıyordum. Koridorlar sadeydi. Duvarda saat, tablo, mum, süs gibi ıvır zıvırlar yoktu. Loş olan koridorlar basit, top gibi bir küreyle, avize yerine asılmıştı, aydınlanıyordu.
Bunun dışında devasa yapının tasarımı da basitti. Kareye benzer şekilde kenarlar koridoru oluşturuyordu. Orta kısımlarda ise bir sürü oda vardı. Ne için kullanıldıklarını anlamamıştım. Sadece kapıları görmüştüm. Ama hepsinin yatak odası olduğunu sanmıyordum. Adanın merkezinde insanlar yaşıyor olmalıydı. Burada çok kişinin kalacağını sanmıyordum.
Ama elli- altmış katlı sarayı andıran bu yerde bu kadar katın ve kapının ne için kullanıldığını çok merak ediyordum. Tüm bunları Razien'e sormak için yanıp tutuşuyordum fakat dilimi ısırarak sessizliğimi korumayı tercih ettim.
Bir süre sonra elleri cebinde kafası eğik yürüyen Razien bakışlarını üzerimde hissetmeye başladım. İçimde rahatsız edici bir his uyandırıyordu. Gözlerimi koridordan ayırmadım. Hiçbir şey anlamamış gibi önüme bakmaya devam ettim. Fakat bakışları o kadar ısrarcıydı ki en sonunda çenemi sıkarak ona döndüm. "Ne?" diye tısladım. Razien omuz silkip kafasını doğrulttu. "Hiçbir şeyi merak etmiyor musun?" diye sordu usulca. Gri-mavi gözlerini gölgeleyen karanlık koridorda ondan bakışlarımı kaçırdım. Razien iç geçirdi.
Göz ucuyla elini koridora doğru gelişigüzel salladığını gördüm. "Fark ettiğin üzere bazı katlar loş. Bazıları ise karanlık. Bunun nedeni burada ışığı kullananların da yaşaması." Şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım fakat şaşkınlıktan dudaklarım aralanmıştı. Ona döndüğümde bunu bekliyormuş gibi yüzünü sırıtış kapladı. Çenesinde bir gamze belirmişti. "Nasıl?" diye sordum normalden daha yüksek bir sesle. Razien gerinerek ellerini boynunun arkasında birleştirdi. Sanırım bu pozisyonda tüm gününü geçiriyordu. Ellerini boynuna çeken bir mıknatıs falan olmalıydı.
"Sınırlarda olmanın bazı tehlikeleri var." dedi Razien. "Mesela yılın yarısında karanlıkta yaşıyorsan yarısında da ışıkta yaşıyorsun. Yaşadığın krallık bile teorik olarak değişmiş oluyor." Susunca kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Karşında aptal yok. Kimse bu yüzden buraya gelmez." diye homurdandım. Küçücük bir adada kurulmuş kural dışı bir üçüncü krallıkta yaşamak kim isterdi ki?
Bana gerçeği söyleyip söylemeyeceğini merak ediyordum. Gölge krallığa geldiğimizde takipçilerle ve sınırlarla ilgili gerçeği öğrenmiştim. Sınırlardaki insanlara bir şeyler oluyordu ve krallar onları kullanarak takipçileri yapıyorlardı. Ailelerinden alınıyorlardı. Öldüklerini söyleyip sahte bir cenaze düzenliyorlardı. Yapacak bir şey bulamadığımda Mena ve Freya'ya bunu anlatmıştım. Bir şeyler yapıp yapmamak onlara kalmıştı. Göğsüm özlemle sızlarken onları unutmaya çalıştım.
Muhtemelen bir daha onları görmeyecektim.
Razien bakışlarını benden kaçırmadan hafifçe gülümsedi. Düşünürken ona dalıp gittiğimi fark edip gözlerimi kaçırdım. "Evet, karşımda aptal yok." İç geçirdi. "Sınırlardaki insanlar kaçırılıp krallar tarafından takipçilere dönüştürülüyor. Aslında... Takipçilere dönüşmeleri kralların yaptıklarının yan etkisi. Elde etmeye çalıştıkları varlıkları tahmin edebilir misin?"
Ayaklarım zemine çakılı kalırken ilerlemeyi kestim. Gözlerimi tekrar ona çevirdim. "Ah, evet. Senin eşsiz türün. Denatri yaratmaya çalışıyorlar." Sırıttı. Buz kesmiş bir şekilde ona bakakaldım. "Hem üremeyle, hem yapay yolla. Yapay yolun yan etkisi de kurbanların takipçilere dönüşmesi. Sadık, dilleri düğümlü, hareketleri kontrol edilen hizmetkarlar oluyorlar." Tüylerim ürperirken kollarımı birbirine doladım. Razien'in yüzünde tereddütlü bir hal aldı. "Çok açık sözlü mü oldu?" diye mırıldandı. Tereddüdünü pişmanlığına verdim. Kafamı sağa sola salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE DANSI
Fantasy❝Karanlık çöktüğünde parlayan tek yıldız benim. Ben, sonsuz ışığın başladığı yerim.❞ Eleta tanıdığı bütün kişiler tarafından yalanlarla kandırılmıştı. Hiçbiri bunu onun kötülüğü için yapmamıştı fakat ihanetin acısının alevi bir türlü içinde sönmüyo...