Bölüm 29: İsyanın Krallığı

5.9K 1.2K 1.6K
                                    

SINIR: 200 Vote, 600 Yorum. 

Medyaya bir saatlik şarkı koydum yazarken onla yazdım, dinlemek isteyebilirsiniz okurken. Neyse...

Medya: Razien

Yazım hatalarımın olduğu kısımlara yorum atın lütfen! 3 dört tane vardı mesela aynı cümlede iki kere ve kullanmak gibi.  Ama sınır hızlı geçildiğinden kontrol etmeden atıyorum. Haber edersiniz beni, muah :*

İyi okumalar!

🌙

Sonunda gerçekleri dinleyecektim.

Göğsüm uzun zaman hasret kaldığım bir tene yıllar sonra ilk defa dokunmuşum gibi tatlı bir alevle yanıyordu. Boynumdaki bir damarın seğirdiğini ben bile hissetmiştim. Saç köklerim yeni banyo yapmama rağmen her an terleyecek gibiydi. Bu konuşmaya hazırdım. Aynı zamanda değildim. Gözlerimi masaya indirmemek için kendimi zor tutarak karşımdaki kadının yeşil gözlerine baktım.

Nora'nın dudakları yukarı kıvrıldı fakat bu neşeli bir gülümsemeden ziyade sinsi bir gülümsemeydi. "Burayı ele geçirdim çünkü Kara Tahtı istiyorum." dedi kendinden emin, net bir şekilde. Bahsettiği tahta olması gereken kişi olduğum aklıma gelince midem takla atmış gibi bir his karnımı kapladı. Kafamı sallayarak onu onayladım. Bu kadarını anlamıştım. Tahmin edilebilirdi.

Nora kadehi dudaklarına götürüp büyük bir yudum aldıktan sonra geri çekti. "Kev Hastray, bu sarayın olması gereken sahibi ve bu toprakların yöneticisiydi. Orta yaşlı olmasına rağmen çoğu baloya katılmazdı. İçine kapanık ve zalim biriydi. Bu da ele geçirilmesi kolay biri olduğu anlamına geliyordu." Bu hikayeyi duymuştum, bana anlatmıştı. Nasıl bu saraya sızdığını, nasıl bir gecede tüm sarayı katlettiğini... Tekrar etmesinin nedeni Mena'ya anlatmaktı. Oysa bundan da Mena'ya bahsetmiştim. 

Yine de ikimiz de sesimizi çıkarmadık. Nora'nın sözlerini bölmek istemiyordum. Bundan çekiniyordum.

"Her yıl içinde bir kere Kara Kral'ın katıldığı, daha doğrusu öylesine bir gözüktüğü bir balo düzenlenir. Bu baloya tüm toprak yöneticileri katılmak zorundadır. Önce Uzak Topraklar'dan gelmiş bir asilmiş, basit bir malikanede oturuyormuş gibi işe başladım. Küçük partilerden balolara taşındım." 

Bir omzunu silktiğinde siyah saçlarının bir kısmı göğsüne doğru döküldü. "Bir asildim, asil gibi büyümüştüm. Bana inandılar çünkü insanları büyülemek benim için çok basit bir olay. Ne istediklerini gözüme kestiririm. Karşılarında nasıl bir kadın görmek istediklerini de öyle. Geçmişleri asil oldukları için herkese açıktır. Bu da yaralarını bilmemi sağlar. Her tanıdığım asilin yarasını sarar gibi kanına girmek kolay oldu." Kadehi dudaklarında dayadı fakat biraz sonra ağzına dökülecek sıvı geniş sırıtışını gizleyememişti. "Sonuçta ben bir Payre'yim."

Payre... 

Bir soy isimden, bir kelimeden ibaret olmayan beş işaret. 

Gücü elinde barındıran zalim bir soy.

Ben bu soyun son üyesiydim.

Nora kadehi tekrar çekti. Ragnor'un yemeyi bırakıp geriye yaslandığını, pür dikkat bir şekilde Nora'yı izlediğini göz ucuyla fark ettim. Mena ifadesiz bir şekilde Nora'yı dinliyordu. Kesha da Nora gibi içmeye başlamıştı. Tabağını doldurmuş fakat tabağına dokunmamıştı. Lina ise alev saçan gözlerle, iki kaşı havaya fırlamış bir şekilde hâlâ yemek yemeye devam eden Razien'i izliyordu.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin