Bölüm 12: Rün

8.5K 1.5K 1.3K
                                    

Oy ve yorumları unutmayın ♥ Medyadaki şarkının sözlerini bırakıyorum:

Uzakta hiç ışık yok
Biz bekleyen gölgeleriz (bekleyen)
Karşı çıktığım her şey
Şimdi çok uzakta (çok uzakta)

Zırh takılmış, sen kalbini bir kale gibi kullanıyorsun
Tik toklayan bombalar, bütün silahlar kullanışsız
O yüzden lütfen gardını indirir misin?
Her şey bozulmadan önce
Ben devam ediyorum, sen kalbini bir kale gibi kullanıyorsun

Nasıl benden bu kadar çok uzaklaştın? 

🌙

Karşımda duran Razien'e dik dik bakmaya devam ettim.

Tüm gün antrenman yaptıktan sonra tekrar uyanmış ve günümü antrenman yaparak geçirmeyi planlamıştım. Ne de olsa bildiğim en güçlü yaratık beni zorla dansa çağırmıştı. Düşününce bile tüylerimi diken diken eden bu olay kaçınılmazdı. Ve gerçekleşmesine bir günden az kalmıştı. Ben rezil olacağımın bilinciyle antrenman yapmaya devam ederken kaybedeceğim her aklımda geldiğinde kıpkırmızı kesiliyordum. Azizel motive etmeye bile çalışmıyordu. Kaybedeceğimi biliyordu, aynı zamanda dün yaptıklarım için benimle dalga geçiyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse bu oldukça onur kırıcıydı. 

Azizel'i belimdeki askıya yerleştirip ıslak saçlarıma parmaklarımı geçirdim. Razien daha birkaç saattir antrenman salonunda olmama rağmen yüzünde kocaman, yumruk atmak istediğim bir sırıtışla önüme dikilmişti ve hâlâ susuyordu. "Derdin ne senin?" diye sordum sert bir sesle. Hâlâ sırıtıyordu. Sıkıntıyla iç geçirdim. "Meşgulüm, antrenman yapmam gerekiyor." dedim üstüne basa basa. Razien kafasını sallayıp onaylarken gülüşü daha derinleşti. Gözleri kısılırken yanaklarındaki gamzeler belirginleşti. Mavi- gri gözleri loş ışıkta parladı. 

'Rahatsıza bak, cevap bile vermiyor.' diye seslendi Azizel. Ona cevap olarak aklımdan geçen küfürleri ilettiğimde zihnimi rahatsız eden bir kıkırtı koyuverdi. 'Bunları desene ya, ne olur. İşi gücü olmayan bir ruhum zaten, üzme beni.' Dudaklarımı birbirine bastırdım. Tüm gün üşenmeden eğitmenliğimi yapan Azizel için dilime gelen cümleyi serbest bıraktım. "Dişlerini kıçına dizerim, Razien. Şu bok yoluna gitmiş ağzını sadece konuşmak için aç." Azizel kahkahaya benzer, beynimi yıkan, bir ses çıkardığında şaşkınlıkla donakaldım. Hançeri belimden alıp yere attığımda Razien ellerini ceplerine koydu. Üzerinde dans kıyafeti yoktu. Gri bir kot ve tişört giymişti. Saçları taranmamış gibi darmadağındı.

Yüzündeki gülümseme silinmemişti. "Bana daha çok hakaret etmeni istiyorum, Kraliçem." dedi keyifle. İki kaşımı kaldırıp ona bakarken, "Bana kur mu yapıyorsun?" diye tısladım. Keşke sesimde içimde kopan öfke nöbetlerini duyabilseydi. Ve keşke formumda olup onu, ona yapabileceğim şeylerle tehdit edebilseydim. Razien'in kaşları çatıldı. Gülümsemesi bocalamıştı. "Saçmalama kızım. Ben Lina ile de böyle konuşuyorum." Omuz silkip yere eğildim ve durmuş küçük hedef tahtalarını toplamaya başladım. Razien'in duruşu beni burada bırakmayacağını resmen haykırıyordu. En iyisi dağınıklığımı toplayıp buradan beni götürmesine izin vermekti.

Elime tahtalardan birini daha alırken, "O zaman Lina'ya karşı ne hissettiğini düşünmelisin." dedim sert bir sesle. Göz ucuyla Razien'e baktığımda nedensizce kaskatı kesildiğini gördüm. İşaret parmağını kendine doğrulttu. "Ben?" diye sordu şaşkın bir şekilde. Dudakları hafifçe aralanmış, gamzeleri geldiği karanlığa geri karışmıştı. "Ben ve Lina mı?" Cidden bunu düşünmemiş miydi yani? Hepsi kardeş ayağında takılıyordu ama Kesha'nın Ragnor'a taktığı belliydi. O zaman Razien'le Lina da olamaz mıydı? Hem Kesha ve Ragnor'un aksine birbirlerine yakışıyorlardı.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin