Bölüm 27: Zifir

9.2K 1.3K 2.7K
                                    

Sınır: 200 Vote 700 Yorum 

Sellam millet! Bu bölüm 3 bölüm uzunluğunda! Karanlığın Kabulü'ndekinden sonra en uzun bölümümüz. Bu yüzden sınır geçilmeden bir dahaki bölümü atmayacağım. Lütfen bol bol yorum yapın ♥

Bölümü okurken size eşlik edecek şarkıyı medyaya bıraktım. 

Aşağıya da sesli olarak hazırladığım harika tanıtım filmini bırakıyorum! Umarım kafanızda bir şeyler canlandırabilir, ya da Eleta'nın ruhunu hissettirebilir. Yorumlarını bekliyorum *-* Youtube'niz varsa oradan da oy ve yorum atarsanız çok sevinirim.

Bu bölüm beni sürekli üzen canımın içlerine ithaf edilmiştir: Kesha ordusu: hayalet okuyucular!

🌙

Ragnor kollarını indirip yüzünde öylece kalan gülümsemeyle bize baktı.

Gözlerindeki ışıltı yüzünü de kaplamıştı ve yüzü bu ışıkla o kadar güzel bir hâl almıştı ki... Ragnor ellerini ceplerine koyup sırıtışını bozmadan bize arkasını döndü. Merdivenlerden inmeye başladığında Mena'nın ve benim yere çakılı kalmış ayaklarımız ormanın toprağına saplanıp kaldı.

"Burası gerçek mi?" diye sordu Mena fısıltıyla. Gözlerimi uzun merdivenin ardında kalan Güz Krallığına benzeyen sokaklarda gelişigüzel gezdirirken giydikleri kıyafetlerin de Güz Krallığına benzediğini fark ettim. Sırtımda bir rün, muhtemelen daha iyi görüş rünü, alev aldı. Kaşlarım havaya kalkarken şehrin belli belirsiz, huzur dolu uğultusu kulaklarımı kuşatıyordu. Aklıma dün gece hayatımda ilk kez gördüğüm yıldızlar gelirken belli belirsiz gülümsedim. Yıldızlar gerçekti, tıpkı dün gece sıcaklığını sırtımda hissettiğim Ragnor gibi.

Tıpkı Zifir gibi.

"Gerçek." diye fısıldadım büyülenmiş gibi bir sesle. "Bir hayali, hatta belki de kimsenin hayal etmeye cürret etmediği bir düşü gerçek yapmışlar." Gözlerimi merdivenlerden ağır ağır inen Ragnor'a çevirdim. Muhtemelen Mena ve beni yalnız bırakmak için önden gitmişti. Yavaş yürümesinden ise bizi beklediği belliydi.

Kurulmasına yardım ettiği şehirde Ragnor bir şekilde farklı görünüyordu. Buranın huzur dolu olmasını sağlayan oydu ve bir şekilde şehre bakarken bu huzurun bir kopyası onun yüzünde beliriyordu. Mutlu olmalarından mutlu oluyordu. Kahkaha seslerini seviyordu muhtemelen. Belki de ancak bu sesleri duyduğunda, bu mutlu yüzleri gördüğünde vicdanını kirleten, Tanrı'nın kana batırıp Ragnor'un eline tutuşturduğu fırçanın izleri siliniyordu.

Belki de ancak böyle katlanabiliyordu.

Mena donup kalmış adımlarından birini ileriye atarak omzunun üzerinden bana bir bakış attı. Elini bana doğru uzattı. Parmak uçlarında yeni bir dünya vardı. "Eski Dünya'ya bir göz atalım." dedi neşeli bir sesle. Gülümseyerek eline tuttuğumda beraber merdivenlere yöneldik ve hızla inmeye başladık. Acı verici bir yavaşlıkla yürüyen Ragnor'a yetişmeye çalışıyorduk.

"Zifir'in sadece gecesini görmüştüm." diye mırıldandım sanki gördüğüm gün, dün gece değilmiş gibi. "Gecesinde yıldızlar ve ay var. Sanki... Sanki bir şeyler farklı." Mena merdivenlerden inerken dolgun dudaklarının kenarları yukarıya doğru kıvrıldı.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin