Bölüm 54: Hayal

4.7K 1K 1.1K
                                    

Ağlayarak yazdığım, naçizane bölüme hoş geldiniz. 

UYARI: Lütfen bölüme büyük bir beklentiyle başlamayın çünkü beklentiniz arttıkça bölüm sonundaki yorumlarınız üzücü oluyor bazen. Aşk itirafı yok, yeni öğreneceğiniz bir bilgi falan yok. Tamamen duygusal bir bölüm. Finale geçerken fırtına öncesi sessizlik bölümleri. Bu yüzden lütfen ama lütfen beklentiyle başlamayın. Çok özür dilerim beklentiye kapılanlarınız için, kurgunun beklediğiniz şeyler açısından çok ağır ilerlediğini farkındayım. Önemli bölümlere geldiğimizde ben bölüm başında gazlarım sizi lskfejfkles

Medya: Rag temsili.

Medyadaki şarkıdan özellikle ilkini sürekli dinleyerek yazdım. (Videonun içinde bir sürü şarkı var.) İlk ikisini sürekli başa sarıp dinledim ve ilk şarkıda çok hoşuma giden sözleri aşağıya bırakıyorum.

[Kalbine söyle: Saklanma
Gece böyle zamanlar için yapıldı
Karanlığın acını tutmasına izin ver
Bir fısıltıyla sadece biz anlayabilirdik

Kalbine söyle: Kaybolma
Karanlığın bu acıyı taşımasına izin ver

Gece bizi kurtarmak için yapıldı

Sadece bizim anlayabileceğimiz bir sesle.]

İyi okumalar ♥

🌙

Sanki Azizel zihnimin içindeymiş ve beni yönlendiriyormuş gibiydi. 

Çünkü onu nerede bulacağımı tahmin edebiliyordum. Bir adımım diğerinin önüne düşerken merdivenleri aşıp en üst kata doğru yöneldim. İçimde tuhaf bir his vardı. Tam olarak ne olduğunu adlandıramadığım, her adımımda içimde gümbürdeyen bir his. Tuhaf bir rahatlama daha Nora'ya tüm kelimelerimi dökmeden bile ruhumu sarmalamaya başlamıştı. Bu sefer onunla yapacağım gerçek bir konuşmaya doğru adım atıyordum.

Karşısında küçük bir kız olarak çıkmayacaktım. Küçük bir kızın anılarını taşıyan, annesinin kelimelerini duymuş ve Nora'dan korkmayan bir kadın olarak çıkacaktım. Belki de önceki seferde ona karşı yeterince açık konuşamamamın nedeni buydu. Kendi içimde tüm bunları kabullenemeyişim kelimelerimin önünü tıkamıştı. Sadece beni sevmediğinden ona yakınabilmiştim. Beni nasıl Işık Kral'ın eline bırakabildiğinden...

Üst kata vardım ve koridorun ortasına doğru ilerleyip etrafımdaki kapılara göz gezdirdim. Bugün kullanmayı tercih etmediğim devasa antrenman salonuna baktım. Ardından Nora'nın bizi çalıştırdığı kütüphanenin kapısına, Nora'nın çalıştığı küçük odanın kapısına, buraya ilk geldiğimde gördüğüm taht odasının kapısına... Hepsi tanıdıktı ve bu sabah burada ne kadar zaman geçirdiğimi bana hatırlatırcasına gözüme takılmışlardı. 

Bir yere alışmak kadar o yere alıştığını fark etmek de zordu.

Hangi odada ya da salonda olduğundan emin değildim. Yine de koridor boyunca yürüyüp içimden gelen ilk kapıya doğru yürüdüm. Önceki gelişimde Nora'nın tütsüler eşliğinde bir minderde oturup yere yakın masada bir şeyler karaladığı oda burasıydı. Elimi ağır ağır kaldırdım ve kapının tokmağını çevirdim. Kilitli olmadığını anladığımda kapıyı ileriye doğru ittim. Gözlerim direkt olarak odanın içine çevrildi ve aradığım kişinin görüntüsüyle buluştu.

Kim olduğumu bildiği için gözlerini kaldırmaya bile zahmet etmedi. Yeşil gözleri masanın üzerinde duran eski, büyük bir kitabın sayfaları arasında kayıp gidiyordu ve kapının açılmasına rağmen bunu yapmayı bırakmamıştı. Duruşu gergin gözüküyordu. Oturuşu hâlâ dikti fakat gergin bir şekilde başparmağıyla diğer elinin avucunun içini okşuyordu. Siyah, uzun saçları sırtından aşağıya salınmamıştı. Sayfaların üzerinde gelişigüzel bir şekilde dağılmıştı. Uzun zamandır çalıştığı belliydi çünkü gözlerinin altındaki kırışıklıklar kendini epeyce belli ediyordu.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin