Bölüm 28: İtiraf

6.9K 1.3K 1K
                                    

SINIR: 200 Vote, 600 Yorum. (Sınır geçmeden bölüm attım ehehe, ben de sizi seviyorum, biliyorum biliyoruuum)

İyi okumalar!

🌙

Mena'nın fırlattığı ok benden epey uzakta hızla geçerken havada süzüldüm.

Parmak uçlarım yerle temas ederken dengeli bir şekilde yere kondum. Kulaklarımın yanlarından sarkan, at kuyruğumdan ayırdığım saçlarımdan ağzıma girenleri yüzümü buruşturarak çıkarırken gözlerim Mena'ya döndü. Elindeki yayı bırakıp ellerini çıplak dizlerine dayamış bir şekilde soluklanıyordu. Kahverengi bukleleri her hareketinde kıpırdıyordu. Nefes alış veriş seslerini işitebiliyordum.

Kolları muhtemelen fazlasıyla yorulmuştu. Dudaklarımda şefkatli bir gülümseme belirirken, "Oldukça iyiydin," diyerek onu cesaretlendirdim. Aslında bunun yalan olduğunu ikimiz de biliyorduk.

Mena ellerini dizlerinden çekip doğruldu. Elinin tersiyle alnındaki terleri silerken, "Hı, aynen." diye homurdandı. "Eski antrenmanlarımızı hatırlasana, omuzların, bacakların delik deşik olurdu. Sürekli ok sıyırırdı tenini." Aralık, dolgun dudaklarından derin nefesler alıp verirken ağırlığını bir bacağına verdi. Belirgin kalçası iyice kıvrım kazanırken, "Ben bitmişim," dedi ağlamaklı bir sesle.

Öte yandan ben yorulmamıştım bile. Yaklaşık yirmi dakikadır tek kelime etmeden bana oklar yağdırmış, ben ise onları atlatmıştım. Bu benim için o kadar kolay olmuştu ki havadayken Güz Krallığında yaptığımız antrenmanları hatırlayıp bir an yalpalamıştım. Gerçekten de Mena'nın dediği gibi okları tenime teğet geçer, başka olasılıklarda okların kaç tanesinin bana saplanacağını hesaplardım. Mena ok atmada epey iyiydi, benim ondan kaçmam ise zordu fakat yine de bu işte iyiydim.

Şimdi ise ben yorulmamıştım. Mena antrenman yapmadığı için paslanmış olabilirdi ya da ben gelişmiş olabilirdim. İkinci seçeneği hayal edip umutla geliştiğimi düşünmek istiyordum. "Üzgünüm," diye seslendi Azizel. "Kimse oturduğu yerde gelişemez Aletta. Sadece bedenin artık denatri gücünü kabullendiği için antrenman yapmana gerek kalmadan daha esnek ve hızlı hale geldin. Ayrıca hız rünlerine de alışmaya başlıyorsun. Böylelikle havada yürüyormuşsun gibi bir görüntü oluşturuyorsundur eminim."

"Beni sürekli övdüğün için teşekkür ederim Azizel." diye seslendim.

"Seni övüyor muyum?" diye seslendi Azizel şaşkın bir şekilde. Ardından duraksadı. "Ah, önemli değil."

"Bu kadar kendi üzerine gitme." dedim yumuşak bir sesle, Azizel'le sohbetimizi sonlandırmıştım. "Mezun olduktan sonra Brister oldun, bu da eskisi kadar ağır antrenman yapmadığın anlamına geliyor. Ki eğer o zamanlar yaptıysan bile iki- üç hafta antrenman yapmamak bile insanı hamlaştırıyor." Mena kafasını sallayıp beni onaylarken dolgun bacaklarından sıyrılmış şortunu eliyle çekiştirip olması gerektiği boyuta indirdi. "Belki de haklısın." diye mırıldandı. "Tabii en yakın arkadaşımın soyu tükenmiş olarak bilinen bir denatri olduğunu da unutmamak lazım."

Dudaklarımda bir gülümsemenin hayaleti dolaştı. Mena iri gözlerini dikkatle yüzümde dolaştırırken yayı eğilip yere bıraktı. "Dün olanlardan sonra durgunsun." dedi endişeli bir sesle. "Chenoa işi aklına takıldı değil mi?"

Mena'nın yüzüne bakakaldım. Beni bu kadar kolay okumasını beklemiyordum. Öte yandan o, en yakın arkadaşımdı. Tersini beklemem de saçma olmuştu.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin