🌙
Rhan dayandığı altın işlemeli bastonu kendinden bir adım öne attı.
Ardından bastona dayanarak kendini bir adım daha ilerlemeye zorladı. Bir yandan da Shne Ormanı'nı gözleriyle tarıyordu. Orman krallığın güneybatısında, kimsenin uğramadığı bir ormandı. Geniş yapraklı, nispeten kısa ağaçlardan oluşuyordu. Etrafta kuşların sesleri tıpkı süit gibiydi. Farklı tonlarda fakat uyum içerisindeydiler. Yağmur kokusu burnunu dolduruyordu. Shne'de genelde yağmur yağardı. Bu yüzden yer yer çamurun üzerinden geçiyordu. Kısa kollu dans kıyafeti giydiği için pişman olmaya başlamıştı. Yaraları sızlıyordu.
Derken sonunda hedefini gördü. Soy adını bilmediği Kesha, diğer adıyla Hayalet, bir ağacın yere doğru uzanan dallarından birine oturmuştu. Elinde bir bıçağı döndürüyordu. Rhan geldiğini işittiğinden adı gibi emindi fakat kadın tepki vermemişti. Turuncu- kızıl saçlarını onu son görüşünden sonra kesmiş gibi gözüküyordu. Saçları yüzünün iki yanından sarkmış, öne eğmiş yüzünü biraz olsun kapatıyordu. İnce kaşları çatıktı.
Rhan kafasını kaldırıp bakmamasını takmamaya çalışarak tam karşısında durdu. Göğsünden bedenine doğru yayılan ağrı yüzünden zaten zor ayakta duruyordu. Bir de delinin tekini çekemezdi. "Hayalet." dedi tekdüze bir sesle. Kadının ismini kullanmayı reddediyordu. Kesha kafasını kaldırıp Rhan'a baktı. Onu şöyle bir süzüp gözlerini bastona çevirdi. Bir kaşı alayla havaya kalktı. "Bu kadar erken mi başlandın Rhan?" dedi Rhan'ın gözünün seğirmesine neden olan yapay bir tatlılıkla.
Rhan sert bir sesle, "Boş yapmayı kes." dedi. Ardından diğer elindeki parşömenleri kadına uzattı. "Bir sonraki arama bölgeleri. Notlara da ekledim fakat sözlü olarak hatırlatayım: Yunsowhor'un kuzey sınırına büyü izi işlemelisin. Hatta abartıp Eleta'nın kıyafetlerinden herhangi bir parça bırakabilirsin." Kesha parşömeni alıp açtı. Gözlerini hızla parşömende geziniyordu. "Böylece kuzeye gitmediğinden emin olacaklar. Öyle değil mi?" dedi Kesha. Rhan başını salladı. Her zaman bir iz bulduğunda iki ihtimal oluyordu: Ya Eleta buradan hiç geçmemişti ya da Eleta oradan geçmişti. Son kararı Rhan verdiği için genelde sıkıntı çıkmıyordu.
Onu Eleta'dan uzağa çekiyorlardı.
"Doğru." diye cevap verdi Rhan. Kesha parşömeni incelemeyi bitirip tekrar rulo yaptı ve ceketinin iç cebine koydu. Rhan bakışlarını kaçırdı. Çünkü Kesha rahatsız edici bir şekilde ona bakıyordu. Kadın arsız ve cüretkardı. Bunu biliyordu. Fakat bugün ilginç bir şekilde durgundu.
Rhan defalarca sorup cevap alamadığı sorusunu sormaya hazırlandı. Derin bir nefes aldı. "Eleta nasıl?" diye sordu boğuk bir sesle. Fakat cevap vermeyeceğini biliyordu. Önceki görüşmelerinde de bunu defalarca sormuştu. Fakat Kesha onu sadece geçiştiriyordu. Çoğu zaman alay ediyordu.
Fakat kadın bu sefer ellerini saçlarına daldırdı ve iç geçirdi. "Neden oturmuyorsun sakat?" dedi. Rhan bunun yarı emir olduğunu farkındaydı. Başka zaman olsa oturmazdı fakat ayakta durmakta güçlük çekiyordu ve gücü ona lazım olacaktı. Bu yüzden Kesha'nın yanına oturdu. Dal biraz gıcırdamıştı.
"O birkaç gündür revirde." dedi Kesha. Hesapçı bakışlarını Rhan'a çevirdi. Rhan bakışlarını kaçırmadı. "Neden?" diye sordu kısık bir sesle. Kesha parmaklarını çıtlattı. "Aylardır doğru düzgün yemek yemiyor ve küçücük odadan çıkmıyordu. Kimseyle de konuşmuyordu. Birkaç gün önce odada nedeni belirsiz bir yangın çıktı. Dolap kapının önüne devrilmiş." Duraksadığında Rhan sesli bir şekilde yutkundu. "Ona bir şey oldu mu?" diye sordu boğuk bir sesle. Kesha kafasını hayır anlamında sağa sola salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE DANSI
Fantasia❝Karanlık çöktüğünde parlayan tek yıldız benim. Ben, sonsuz ışığın başladığı yerim.❞ Eleta tanıdığı bütün kişiler tarafından yalanlarla kandırılmıştı. Hiçbiri bunu onun kötülüğü için yapmamıştı fakat ihanetin acısının alevi bir türlü içinde sönmüyo...