Bölüm 32: Çözül

6.3K 1.2K 1.4K
                                    

SINIR: 230 Vote, 1000 Yorum ♥ 

Medyada kanlı bir şeyler var kan tutanlar bakmasın ♥

Bu bölüm gizemlerin çözülmesini sabırla bekleyen tüm harika okurlara gelsin!

İyi okumalar!

🌙

Hatırlamanın birçok zor yanı olmuştu.

Sanki tüm yıllarımı bir uykuda tekrar yaşamış gibiydim. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Dışarıda neler olduğunu, gözümü açabilecek güce kavuştuğumda neler olacağını bilmiyordum. Fakat tüm bu belirsizlik içinde artık kim olduğumu biliyordum. Neleri öğrendiğimi, ne kadar güçlü olduğumu, neler yapabildiğimi biliyordum. 

Çabalamıştım. Ve yemin ederim... Rhan da çabalamıştı. 

Onu suçlayamıyordum. Annesiyle benim aramda bir seçim yapmasını asla istemezdim. Yine de tüm yolları denemişti. Sadece arkadaşım olmayı denemişti, bir arkadaştan daha fazlası olmayı da; bana her şeyi anlatmayı denemişti, benden her şeyi saklamayı da. Yeri geldi bir abi gibi davranmıştı. Yeri gelince sadece ruh eşi olmuştuk. 

Her kan içinde boğulduktan sonra ona olan davranışlarım değişmişti. Bazen onu karşılıksız seven bir aşığa dönüşüyordum, bazen de arkasını kollayan, öfkeli bir kıza. Aşkına karşılık almayan hırçın bir kıza...

Eğer bazı şeyler farklı olsaydı biz, biz olabilirdik. 

Ona aşıktım. Oysa ki hissettiklerim hakkında en son düşündüğümde aşkın ne demek olduğunu bilmediğimi düşünmüştüm. Ragnor'a hissettiklerimin adını bilmediğimi söylüyordum. Oysa aşkın ne demek olduğunu biliyordum. Uyandığımda ona karşı neler hissettiğimi kendime karşı dürüst davranarak sorgulamam gerekiyordu.

Rhan da beni sevmişti. Beni sevmediğini düşündüğüm, asla karşılık alamayacağımı sandığım onca yılda o da beni sevmişti. Beni istemişti. Fakat biz her zaman imkansızı istemiştik.

Böyle bir imkanın şimdi olması öylesine komikti ki. Rhan'ın neler düşündüğünü biliyordum çünkü çocukken, her şeyi bana anlatmayı denediğinde hayallerini de duymuştum. Büyüyecek, güçlenecek ve saraydan Kral'ın bizi bulamayacağı kadar uzağa kaçacaktık. Zihnimizin içi masumdu, bunun mümkün olabileceğini düşünmüştük ve sabah akşam antrenman yapmıştık. Sonra ise Tüylü ölmüştü. 

Rhan'ın korktuğunu görmüştüm. Sıradakinin ben olmasından korkuyordu. Sıradakinin annesi olmasından korkuyordu. O itaat etmek dışında hiçbir şansı olmayan küçücük bir çocuktu. Ben bunu görmüştüm ve bana her şeyi anlattığı tek seferde kendi ayaklarımla gidip Kral'a teslim olmuştum. Kendi isteğimle unutmuştum. Çünkü Rhan bu korkuyla yaşayamazdı. Kendi canım umurumda bile değildi fakat bana ya da Fenna'ya bir şey olsaydı Rhan bunu kaldıramazdı.

Neler neler atlatmıştık! 

Küçük olmama rağmen çok şey başarmıştım. Kendi zekamla gurur duyuyordum. Her zaman peşinden gideceğim bir terslik bulmuş ve sonuca ulaşana kadar bu terslikleri kovalamaya devam etmiştim. Küçücük bir çocukken bile aklıma koyduğum şeye ulaşmıştım. Sırları ve gizemleri çözmüştüm. Tekrar hatırlayacağımdan, bu güce sahip olduğumdan o kadar emindim ki Kral'ın bana unutturmasına bile izin vermiştim.

Son birkaç aydır ben Eleta değildim. O güçlü, kararlı, kafası dik ve istediğini alan küçük kız bambaşka biri gibi davranmıştı. Başkalarının beni yönetmesine, benim adıma kararlar almasına izin vermiştim. Oysa ben kararlar verilecek fikirler ortaya atar, bir şeyleri kendi başıma çözerdim. Sürekli uyumazdım. Birkaç saat uykuyla yetinir ve gözlerim kan çanağına dönene, kaslarımın sızısından yerimde duramayacak hale gelene kadar antrenman yapardım.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin