Bölüm 52: Gözbağı

5.8K 1K 746
                                    

İyi okumalar ♥

🌙

Attığım her adımda tuhaf bir dinginlik vardı.

Dün geceden sonra çok fazla şey hissetmem gerekiyordu. Ağlayarak dolaşmam normal olacakken ben bunu yapmıyordum. İşin aslı üzgün değildim. Mutlu da değildim. Kendimi hem her şeyi yapabilecekmiş gibi, hem de hiçbir şey yapamayacak gibi hissediyordum. 

Bu dinginlik içinde Rhan'a olan hislerimi ve hatırladıklarımı dile getirmek oldukça kolay olmuştu. Sanki ruhumdaki tüm sözcükler dökülmek için bu anı bekliyormuş gibi parmak uçlarım mürekkebi parşömene kazımıştı. Ve uzun zamandır paylaşmadığımız bağı kelimelere dökerken zihnimde Kesha'nın dediklerinin dolanmasına izin vermiştim.

Ragnor'a da tüm detaylarıyla anlattığım rüyamın ayrıntıları yavaş yavaş silinmeye başlamıştı. Ana hatlarıyla her şeyi hatırlıyor sayılırdım fakat mühim detaylar zihnimde artık yoktu. Evet, rüyamda bir dayım vardı. Görünüşünü, bana davranışını hatırlıyordum. Yine de onunla neler konuştuğumuzu hatırlayamıyordum. Nora ve Arenos da oradaydı fakat Arenos'un nasıl gözüktüğü zihnimden silinip gitmişti. Babamın sadece varlığını hatırlıyordum. Net olan sayılı anlar gerçekte de tanıdığım kişilerin tanıdık davranışlarıydı. 

Bir gecede epey uzun bir süre yaşamıştım. Rüya da olsa zihnim için onlar, olup biten her şey gerçekti. Kaos bu rüyayı, uzun zaman sonra kabusa dönüşmeyen tek rüyamı, beni kontrol edebilmek için bana gördürmüştü. İnsanların duygularından anlamadığından olsa gerek bunun benim üzerimdeki etkisinin ne olacağını anlamamıştı. 

Kıyameti istemiyordum. 

Yeni bir dünya kurmak istiyordum. Tıpkı annemin yok olmuş ruhuna söylediğim gibi bir dünya. 

Uzun zamandır ağır antrenman yapıyordum. Hayatımda aynaya bakacak zamanım kalmayacak kadar antrenman yaptığım başka bir zaman dilimi olmamıştı. Yine de gelişme, çalışmamın büyüklüğüne göre azdı. Neyin eksik olduğunu şimdi anlıyordum. Bir amacım yoktu. Güçlü olmak istiyordum fakat bunu hayatta kalmak, sevdiklerimi korumak için istiyordum. Bu beni olduğum yerde bırakabilecek bir hedefti çünkü sevdiklerimi kaybedince ilerlememin bir anlamı kalmazdı.

Hak ettiğim tahtı istemek öyle değildi. Ölümün döşeğinde olsam bile kalkıp son kez dans etmek için var olan, kendimi ve etrafımdakileri korumak dışında bana bir amaç veren hedefti. Herkes ölebilirdi. Ölümlü bedenim de ölüme yaklaşabilirdi. Yine de ölüm, tahtımı ararken ki hayalimi silemezdi.

Böylece sabah olduğunda zihnimde bir şeylerin değişmesinin sağladığı yararları anladım. Attığım her adım bir amaç uğruna olunca omuzlarımdan bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Gerçekleştirilmesi zor bu hayallerin omzuma bir yüklemeyip varlığımı rahatlatması tuhaftı. Yine de güzeldi işte. Daha önce hayatımda böyle hissettiğim olmamıştı.

Nora'yla konuşmak istiyordum. İstediğim şey tam bir yüzleşmeydi. Anılarım ve annemin dedikleri için. Yine de onun ağzından laf alabileceğim konusunda şüpheliydim. Cyneita'nın dediklerinin hepsini ona tek seferde söylemeyi düşünmüyordum. Sonuçta annemle konuştuklarım öylesine konular olsa da benim için özeldi. Ragnor'a, onun hakkında konuştuğumuz kısımları anlatmamıştım. Nora'ya da aynısını yapacaktım.

Mena ile, Nora hariç herkesin olduğu mutfağa inip kahvaltı masasına kurulduğumuzda ilk iş tüm olan bitenleri arkadaşlarıma açıklamak için fırsat kollamak oldu. Kesha arkadaş listemin dışındaydı fakat onun da bilmesi gereken bazı kısımlar vardı. Böylece gözlerimi Razien'in gri-mavi gözlerine çevirdim ve boğazımı temizledim. Onunla başlamak iyi olacaktı. "Sana kötü bir haberim var," dedim hafif bir gülümsemeyle.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin