Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin ♥
ÖNEMLİ NOT: Eğer bu bölümü 19.09.2020 tarihinden sonra okuyorsanız, Güz Dansı'nın düzenlenmiş halini bitirmişsinizdir demektir. Gece Dansı henüz düzenlenmediğinden çok ufak, çakışan olaylara denk gelebilirsiniz. Dilerseniz birkaç ay bekleyip Gece Dansı'nın düzenlenmiş halini de okuyabilirsiniz.
🌙
Rhan Detevale derin bir nefes alıp banyonun kapısını kapattı.
Banyo her zaman olduğu gibi sarı bir ışıkla parıldıyordu. Tasarımı basitti. Bir boy aynası, iki su kaynağı ve sıcak suyun kaynadığı bir oyuk. Yer ve duvarlar mermerdendi. Sulardan birini girer girmez açmıştı bile. Olur da odaya biri gelirse, burada olduğunu anlasın diye.
Sıklıkla saklanmayı tercih ettiği bir yerdi artık burası. Özel alanı olduğu için kimse giremiyordu. Düşünceleriyle baş başa, yapmak zorunda olduklarından uzak kalabiliyordu. Ve ruhunun çürümüşlüğünün yüzüne ne kadar yansıdığını burada inceleyebiliyordu.
Titrek bakışlarını aynaya çevirdiğinde çenesi kasıldı. Açık kahverengi saçlarını kesmek hâlâ içinden gelmiyordu.Öyle ki saçlarının boyu ensesini bile geçmişti. Sarıya çalan sakalları epey uzamış, çenesinin altına doğru sivriliyordu. Gözlerinin altı morarmış, yüzündeki çizgiler daha da belirginleşmişti. Yeşil gözlerinde bir yorgunluk, kırgınlık vardı. Ve daha da derine bakınca bir açlık görülüyordu.
Bu açlık başkalarının sandığı gibi mevkiye duyduğu açlık değildi. Ya da paraya, altınlara... Bu açlık Ruh İkizinin varlığına duyduğu açlıktı. Yanında oluşuna, onu dinleyişine ve sarılışına duyduğu açlıktı. En çok da Eleta Clesquen'in mutlu oluşuna.
Rhan ellerini aynaya dayadı ve kendi görüntüsüne karşı gözlerini yumdu. "Bunu yapmak zorundaydım." diye fısıldadı kendine. Tıpkı daha önce defalarca yaptığı gibi. Fakat zihninde cılız bir ses ona her zaman karşılık veriyordu. Vicdanının sesiydi bu. "Hiçbir şey yapmak zorunda değildin."
"Ona anlatamazdım." diye fısıldadı Rhan sesi yatıştırmak için.
"Denemedin bile." diye karşılık verdi vicdanı.
İçindeki öfke gözünü karartırken bir elini yumruk yaptığı gibi aynaya savurdu. Cam kırıkları elini keserken gözlerini açmamaya devam etti. Camdan kopan bazı parçalar bacaklarına saplanmıştı. Fakat bu umurunda değildi. "Kendime bile anlatamazken," diye hırladı. "Ona nasıl anlatacaktım ki!" Gözlerini yavaş yavaş açarken ellerini aynadan ayırdı ve kana bulanmış eline baktı. Aynadaki görüntüsünün yarısı şimdi yerde yatıyordu.
Elindeki camları üstünkörü çıkarıp yere atarken tenine çektiği ışığı eline yönlendirdi. Elindeki yaralar ağır ağır kapanırken elinin içinde cam kalıp kalmadığına dikkat etmedi bile. Ardından bacaklarına geçmiş küçük cam parçalarını çıkardı. Işığı bacaklarına yönlendirmeye gerek duymadan belindeki havluyu çıkardı ve temiz bir yere koydu.
"En sonunda kafayı yiyeceğim." diye mırıldandı. "Kendimle konuşmaktan kafayı yiyeceğim." Yalnız olduğunda ona teklif edilen öneri aklının ucundaydı. Fakat o illet kadına ulaşmayı şimdilik istemiyordu. Tuhaf bir şekilde onu anlayabiliyor olsa da yapamazdı. Eleta'nın yerini açık etme tehlikesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE DANSI
Fantasía❝Karanlık çöktüğünde parlayan tek yıldız benim. Ben, sonsuz ışığın başladığı yerim.❞ Eleta tanıdığı bütün kişiler tarafından yalanlarla kandırılmıştı. Hiçbiri bunu onun kötülüğü için yapmamıştı fakat ihanetin acısının alevi bir türlü içinde sönmüyo...