Ek 1: 3. Kitap Tarihi, Hayalet Okuyuculara Gerçekler ve Yazma Serüveni

3.8K 703 1K
                                    

Herkese selam! 

Dün finali yazmış biri olarak hâlâ aşırı duygusalım ve şuan bunları kalın puntoyla yazmamak yüreğimi eziyor. Yorumlarınızın hepsini okudum ve okumaya da devam ediyorum. Benimle aynı hisleri taşıyan, kendini boşlukta hisseden, duygulanan herkese tekrar çok teşekkür ederim. Bu dünya benim zihnimin içinde fakat siz de o dünyanın içindesiniz. Bunun gerçekleşmesi o kadar farklı bir duygu ki... 

Bu bölümde sizlere bir yazar olarak değil de burayı ailesi gören biri olarak bazı şeylerden bahsedeceğim. Okumayacak olanlar için de şunu söyleyeyim: Soruların başını kalın puntoyla yazacağım. Direkt o kısma inip 3. kitap olan Şafak Dansı ile ilgili bilgi alabilirsiniz. 

Bir önceki bölümün sonunda soru- cevap için sorduğunuz sorulara bir sonraki bölümde ya da iki bölüm sonra cevap vereceğim. Aklınızda kalanları lütfen o paragrafa yazmayı unutmayın. (Bölüm sonu notlarında.) Ve ufak bir rica daha... Lütfen kitabın sizin gözünüzdeki değerini birkaç cümleyle özetleyin. Bu eleştiri olabilir, sevgi sözcükleri olabilir... Ne olursa.

•••Nasıl başladı, nasıl devam etti?

Nasıl başladı? Durup durup kendime sorduğum bir soru. Güz Dansı bittiğinde ikinci kitabı bekleyen olacağını bile sanmıyordum. Ben on ikinci sınıftayken yazın onlarca bölüm biriktirmiştim ve kardeşim de bu bölümleri atıyordu. Daha sonra son üç bölüm için yurttan eve dönmeye başladım ve birkaç hafta sonu boyunca buna uğraştım. O sıralar iyi çalışamıyordum tabii. Sonuç olarak sınavıma iki ay kala Güz Dansı bitti ve bir bekleme sürecine girdik. Sınavdan sonra Gece Dansı'na başlayacağımı söyledim.

O yazı hatırlayanlar vardır. Başlayamadım. Sınav sonucum istediğim gibi değildi fakat tekrar hazırlanma düşüncesi beni korkutuyordu. Üstelik evde kalmak benim için her zaman yorucuydu. 'Ev' benim her zaman uzaklaşmak istediğim bir ortamdı ve o zamanlar 'evim' dediğim bir insan vardı. Derin bir nefes aldım ve kitaba baktım. Eleta ihanete uğramıştı ve ağır bir depresyondaydı. O kadar kötü hissediyordum ki Eleta ile duygularımız birbirini dağlıyordu ve ben yapamadım. O yaz, üç ay boyunca sadece altı bölüm falan atabildim.

Bu korkunç performansa rağmen herkes o kadar anlayışlıydı ki yaralarım sarılıyormuş gibi hissettim. Sonuç olarak tercih yapmadım ve bir yıl daha hazırlanmaya karar verdim. Bunun da zor birçok yanı vardı. Dershaneye yazıldım, ailem benim için maddi olarak her şeyi karşılamaya hazırdı. Ben de bunun karşılığını vermek istiyordum. Sınava hazırlanırken nasıl yazacağımı düşünüp duruyordum ve Gece Dansı'nı 9. bölümde askıya almayı düşünüyordum.

Sonra bekleyen insanlara baktım. Gerçekten yazın o kötü ruh halinden sıyrılmamı bekleyen o kadar kişi vardı ki... Ben Gece Dansı'nı otuz kişi falan okur sanırken o ara güncel kitlemiz 100 oy alacağım şekildeydi. Ve ben de sınava bir kere daha hazırlanırken pes etmemeye, yazmaya karar verdim. Düşünebiliyor musunuz, sınava hazırlanırken diğer kitaplarım dahil toplam 900 sayfa yazdım.

Zamanı nereden bulduğumu merak ediyor olabilirsiniz. Dershanem merkezdeydi ve yol yarım saat sürüyordu. Gidiş dönüş ise toplam bir saatti. Her gün yolda 1600 kelime yazıyordum ve bu üç gün boyunca devam ettiğinde bir bölümü yolda tamamlamış oluyordum. Sonra oturup bilgisayardan 1,5 saat bölümü tekrar düzenliyordum ve yollanmaya hazır oluyordu. Sınav sürecinde genel olarak dört günde bir bölüm geldi ve attığım her adımda büyümeye başladık. 

Bunun en zor kısmı sanırım kışındı. Benim ellerimde hastalık vardı. Çok çabuk kuruyorlar ve kaşınan yaralar çıkıyor ellerimde. Soğuğa da dayanıksızlar. Buna rağmen buz gibi otobüse bindiğimde eldivenleri ellerimden çıkarıp parmaklarımı zar zor kıpırdatarak bölüm yazdım. Karda kışta bunu yaptım. Ellerim kötüleşti ve uzun yıllar sonra ilk kez yaralarım kanamaya başladı. Bunu bana acıyın diye söylemiyorum çünkü ben kendime acımıyorum. Ben sadece Gece Dansı için neleri feda ettiğimi anlamanızı istiyorum.

GECE DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin