Dudakları dudaklarına değdiği an hayat boyunca beklediği anın bu olduğuna karar verdi.Vücudu alev alev yanıyordu ve içindeki alevin kıvılcım misali adamı da kavurduğunu görebiliyordu.Kollarını boynuna dolayarak inledi.Ona dokunmak dışarıdaki soğuk h...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Șeytanın olduğu kabusum için bütün melekler dua ediyor.
Nate Dixon, granit ufak mutfak tezgahında o güne kadar denemediği sosisli bir tarif üzerinde çalışıyor ve izin gününü en az hasarla atlatmayı umut ediyordu. Sosisler için hazırladığı salçalı sosun tadına bakarken dili yandı ve genç adam ağız alışkanlığından olsa gerek okkalı bir küfür savurdu.
Soslu sosisli sandviçler beklediğinden daha iyiydi. Bu akşamki yemeğin başarısız olmamasını umuyor; her bekar erkeğin evinin olmazsa olmazı makarna'ya talim etmek ya da o bilindik fast food zincirlerinin telefon numaralarını tuşlamak istemiyordu.
Bir an için birkaç ay evvel ayrıldığı enfes yemekler yapan kız arkadaşını aramayı düşünse de derhal bundan vazgeçti. Daisy kendi isteğiyle evi terk etmişti. Ve Nate neden böyle sallantılı bir dönemden geçtiklerini bir türlü anlamıyordu.İç çekti.
Derinlemesine bakmadığında gerçekler suyun üzerine çıkan yağ zerrecikleri gibiydi. Daisy onun yoğun iş hayatına asla saygı duymamıştı. Onun istediği kesinlikle Los Angeles teşkilatınca saygı duyulan gözü kara bir dedektif değil; ona şiirler okuyup lezzetli yemekler yapacak daha naif meslek guruplarına dahil olan biriydi. Aradığında onu meşgule atmayacak biri.
Duvardaki saate baktı ve aniden ocağın altını kapayarak koşu ayakkabılarını giymek ve dışarıya fırlayıp buz gibi havaya aldırmadan koşmak için dayanılmaz bir istek duydu.
Gün ışığından geriye fazla bir şey kalmamıştı, gri bulutların ardından süzülen kızıllık hariç. Dün merkezde oldukça yorucu bir gün geçirmiş, akşam çocuklarla yaptığı futbol maçından dolayı da uylukları ağrımıştı. Buna rağmen kafasını dağıtmak için bir şeylere sarılmaya ihtiyacı vardı.Eve saat on sularında vardığında duşun rahatlatıcı etkisinden sıyrıldığı bir anda kapı çalmış ve gece yarısı eski bir dostun tanıdık kanlı yüzü birkaç santim uzağında belirivermişti.
Tanrı aşkına, adam feci yaralıydı biri ya da birileri tarafından epey hırpalanmış görünüyordu. Peki ama neden? Bunca yıl sonra adresini nasıl bulmuştu? Neden buradaydı? Tüm bunlar ne anlama geliyordu?
Tüm bunların ve daha fazlasının cevabını gece öğrenememişti. Zira yara bere içindeki adam, o pansuman yaparken tuhaf şeyler sayıklamış sancılı geceyi sabaha zor bağlamıştı. Nate sabırlı olmalıydı her şeyi şu an kendi yatağında yatan eski dostu uyandığında öğrenecekti. -Ya da ayıldığında - her neyse.
İçli bir soluk aldı, Kumpas kapının dibinde dikilmiş, her zamanki aceleci tavrıyla kuyruğunu sallayıp duruyordu. Başka bir zaman olsa onunla dört yılını paylaşan dostunun yanına gelir ve ıslak sevgi gösterilerine izin verirdi; ancak Kumpas şimdi her zamankinden sessiz olması gerektiğini ve uslu uslu mamasını yemesi gerektiğini biliyordu.
