Doğduğu gün terk edilenler mezarlarını kirpik uçlarında taşırlardı.
İri yoğun kar taneleri ön cama düşüyor, araç ilerledikçe farı fırtınalı yağan karı belirgin ölçüde aydınlatıyordu.Çıtırdayan buzların üzerinde patinaj yapıp yol kenarındaki boş arazilerin yanından geçiyorlardı. Kar tanelerine eşlik ederek esen yel, kamyonetin tekerlek izlerini peşleri sıra örtüyordu.
Yolculuğun getirdiği sarsıntı yaşadıklarını şüphesiz bulanık bir kabus gibi algılamasına neden olmuştu.Gözleri loş aydınlığa alışırken gökyüzünden süzülen ışıltıların üzerine döküldüğünü hayal ediyordu. Aklının bir köşesi 'Kalp krizi,' kelimesinde saplanıp kalmıştı.
Babasıyla aralarındaki buzlar tam erimeye başlamışken her şey yine tepetaklak olmuştu.Kendisine bile zar zor itiraf ediyordu; ancak onu sonsuza dek kaybetmek istemiyordu. İşte gerçek bu kadar basitti.Masalın sonu başlangıca esirdi.
Bugün fazlasıyla çarpan kalbi, korku, endişe ve umudunda açan çiçek hissi karşısında az kalsın duracaktı.Bunca yıldan sonra...Tanrı aşkına, onu henüz birkaç gün evvel sapasağlam görmüşken tüm bu olanlar inanılmazdı.Ayrıca birkaç gün öncesine kadar onu bir daha görmeye gideceğini söyleseler güler geçerdi şüphesiz.Bakışlarını sürücü koltuğuna yöneltti.O da yüzüne baktığında bakışları buluştu.Dudakları yukarı doğru kıvrılırken adamın göz kırptığını gördü.Ah, kendince 'her şey yolunda' mesajını vermek istiyordu.
Darrow Bowen, yirmi beş yıllık hayatı boyunca çok kar görmüştü; ancak böylesine daha önce hiç şahit olmamıştı.Kasaba kenarlarına kürenen karlar vardı gördüğü. Bir de yerel haber bültenlerine çıkanlar. Portola Valley'de soğuk kısmen ılıman seyrederdi fakat bir haftadır süregelen kar yağışı her ne kadar aralıklı da olsa kasabayı etkisi altına almayı başarmıştı.
Çavuş Darly'nin kendisi için ayarladığı ufak kulübesinin ışığında gece boyu birkaç kez kalkmış, gördüğü manzara karşısında resmen içi erimişti. Her yer yumuşacık beyaz bir yorganla kaplanmış gibiydi. Devasa bir pamuk şeker zihnine üşüşerek iştahını kabartmıştı.Yerdeki mikropları talan eden kar sabaha kadar neredeyse yirmi santime ulaşmıştı.
Genç adamın gördüğü kadarıyla, her şeyi yutan bir esaretle baş başaydılar.
Uzun bir süre sessizliğini koruyarak aşinası olduğu emanet kamyonetin ağır aksak sileceklerini çalıştırdı. Teybin cızırtılı frekansı da nihayet bir şarkıda durmuştu. Tanrı'ya şükür sonunda 'patron' diye hitap ettiği idolünün güvenini kazanmıştı. Neticede Sacramento'ya Bayan Johansen ile beraber o gidiyordu.İtiraf etmesi gerekirse bu durum için minnettardı.Hadi ama, kendini kanıtlama fırsatı her zaman ele geçmezdi.
Yörüngesinin ucunda bilinmezliğin kıyısında bir yerlerdeydiler. Pamuk ipliğine bağlı iri taneler şiddetini artırdığında Portola Valley'den yeni çıkmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚
RomanceDudakları dudaklarına değdiği an hayat boyunca beklediği anın bu olduğuna karar verdi.Vücudu alev alev yanıyordu ve içindeki alevin kıvılcım misali adamı da kavurduğunu görebiliyordu.Kollarını boynuna dolayarak inledi.Ona dokunmak dışarıdaki soğuk h...