Masumiyet şarabı bir katilin ellerindeki sunağa damladığında, öldürmediği kurbanların kanı kanatlarına gerilen günahlarına karışıyordu.
Nehrin dibine yalın ayak basmak gibiydi; parmak aralarına dolan buz kütlelerine aldırmamak.Boğazına tırmanan yırtıcı soğuk git gide büyüyen kara delik gibi sonsuzluğa uzanıyordu. Bu kara deliği içine hapsedeceği bir yer ise henüz inşa edilmemişti.
Karşısındaki ela gözlerle belki de son kez göz göze geldi ve dile getirildiğinde kifayetsiz kalacak kelimelerin gölgelerinin gözlerinden geçtiğini hayal etti.Kulağa her ne kadar tuhaf gelse de onda bir yuva bulmuştu.Baba şefkatini bulmuştu. Kapıdaki adamın peşlerindeki polis teşkilatının emellerine ulaştığını söyleyeceğini biliyordu.Ancak yine de çaresiz ufak bir kız çocuğu gibi aksinin olması için içten içe umut ediyordu.
Odaya resepsiyondaki orta yaşlı yağlı sarı saçlı, tuhaf bakışlı itici adam girdiğinde Brendan birden doğruldu. Gördüğü manzarayla öylece karşılarında dikilen adamla göz göze geldiğinde duvara yasladığı narin bedeni sanki sımsıcak bir kormuş gibi, elini yakmışcasına bırakıverdi.
Tedirgin edici bir sessizlik anı yaşandı. Bahar'ın kalbi kontrolden çıkmış gibi büyük bir hızla çarpıyordu.
Adam konuştuğunda, sesinde tekinsiz bir hava vardı.
"Hey, bölüyorum ama baksana sana bir paket geldi.Danışmada."
Bakışları uğursuz simasında takılı kalırken kendisine hitaben dökülen kelimeler havada asılı kaldı.Genç dedektif çenesini sıktı, sesine rahat bir hava katmaya çalıştı.
"Baksana adamım mahremiyete saygı duymayacaksan işe yaramaz dört duvarı kapıyla süsleme."
Ardından ılık parmaklarını son derece dağılmış görünen mevsiminin omzunda dolaştırarak deri montuna uzandı.
"Gelirim şimdi.Buradan ayrılma."
Sesindeki uyarı sinyalini almamak mümkün değildi usulca başını salladı.
Homurdanan adam önde Brendan arkada odadan çıktılar.Koridorun sonu, yukarı çıkan bir merdivenle sonlanıyordu. Tanrı aşkına, acil işi olan birinin telaşla ilerlediği sırada tökezleyebilmesi işten bile değildi.
Resepsiyondaki adam kimliklerinden de polis teşkilatınca arandıklarından da bihaberdi; geldikleri gece prosedür gereği kimlik sormuştu ancak Brendan'ın masaya koyduğu birkaç banknot kimlik görevi görmüştü.Her nasılsa Yer 6 Otelinin müşterilerinin kimlikleriyle gündeme gelmek istemeyen türden kimseler olduğunu çoktan anlamıştı. Sabırsızca iç çekerken yaslandığı masanın kenarına vuruyordu.
"Acele et."
Adam mesajı almış olmalı ki temkinli bir ifadeyle etrafı kolaçan etti, başka bir şey söylemeden masanın altından bir şeye uzandı.Aklınca onu resepsiyona çağırarak daha fazla para koparacaktı.Önüne uzanan jelatinle sarılı pakete göz gezdirirken Calvin'in ihtiyacı olan şeyleri -sahte kimlikler, sahte pasaportlar, İngiltere seyahati için iki kişilik bilet, Los Angeles hava alanına kadar onları idare edecek sahte plaka- ayarladığından emin oldu. Eski dostuna güvenebileceğini biliyordu nitekim onu yanıltmamıştı.Paketi bizzat kendi getirdiğine sonrada dikkat çekmeden toz olduğuna emindi. Paketi eline alarak içine bakmaksızın cüzdanından biraz para çıkarıp masaya bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚
RomanceDudakları dudaklarına değdiği an hayat boyunca beklediği anın bu olduğuna karar verdi.Vücudu alev alev yanıyordu ve içindeki alevin kıvılcım misali adamı da kavurduğunu görebiliyordu.Kollarını boynuna dolayarak inledi.Ona dokunmak dışarıdaki soğuk h...