Ana rahmini andıran düşlerinin hemen içinde, yumuşak zeminde cenin pozisyonunda duruyordu.Dizlerini göğsüne doğru iyice çekmişti ve zihnindeki hayaletlerin kendisini kucaklamasına izin vermişti.
Telaşlı soluklarının sakinleşmesini dileyerek bir şeyler duyabilmek, yoğun bilinç kaybıyla boğuşabilmek için çabalıyordu.Hareket etme dürtüsüne karşı koyarak yutkundu,Tanrım...dili boğazının içinde taş gibi ağırdı.
Aklında tek bir düşünce dolanıyordu.Tüm bu lanet şeyler ne demek oluyordu? Birden içi titredi üzerindeki örgü battaniyeyi sıktı.Hafif rahatsızlık hissine rağmen, ısınmaya başladığını hissetmek güzeldi. En azından ayak parmaklarını kaybetmeyecekti.
Kapının açıldığını duyduğu sırada kendini toparlamak için gözlerini kırpıştırmakla meşguldü.Bakışlarını sese doğru çevirdiğinde tepkisi büsbütün katıksız korku oldu.Olasılıklar aklında dönüp durdu.Çavuş Darly? Eric Cordone? David Ramsey? Oyun bitmiş, perde kapanmış olabilir miydi? Kelepçeler neredeydi?
Gözleri turuncu loşluğa alışıp aydınlığı sade bir törenle uğurladığı sırada mantıksız bir rahatsızlık duygusu ve içini kaplayan sıcaklık, bütün varsayımlarının önüne geçti; bakışları karşısındaki siluete takılı kaldı. Santa Clara malikanesinin ön kısmındaki ışıklar adamın arkasına vuruyor sert çehresinde tuhaf şekiller meydana getiriyordu; ancak şömineden yayılan turuncu alevler dağınık saçlarında oynaşarak onu karanlığa hapsediyordu.Karanlığa itilen fakat yepyeni bir dünyaya ışık tutan ilahi bir varlığa benziyordu.
Adamın hafifçe öksürdüğünü, geniş omuzlarının belli belirsiz gerildiğini hissetti.Tam o sırada düşlerinin göbek bağı kesildi göz göze geldiler. Her ikisi de büyülenmiş gibi kalakalmıştı.
Kıvrık kirpikleriyle gölgelenen yeşil gözleri inanılmaz derecede güzeldi.Genç adamın bu gözlere karşı savunabileceği bir şeyi yoktu, korkutucu olanı ise ona olan direncinin her an tuzla buz olma ihtimaliydi.Asıl gerçek şuydu ki, ona zarar gelmesindense kurşuna dizilmeyi tercih ederdi; ancak bu ufak detayı kendine saklamaya karar verdi.
Şöminede çıtırdayan kütükler sessizliğin tılsımını bozdu.Kapıyı kendine doğru çekip diğerlerinin onu görebileceği bir alan bırakmadığında asi konuğunun sağduyusu için minnettar olması gerektiğinin farkındaydı ne var ki neler olup bittiğini anlamaya çalışırken hissettiği duygu minnettarlıktan uzaktı.
İçini kaplayan umutsuzluk, dağılacak gibi değildi.Kelimeler ikisinin arasında havada asılı kaldığında ve içindeki çığlıkların yankısı karanlıkta ağırlaşırken nabzının atışını kulaklarında hissedebiliyordu.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚
RomanceDudakları dudaklarına değdiği an hayat boyunca beklediği anın bu olduğuna karar verdi.Vücudu alev alev yanıyordu ve içindeki alevin kıvılcım misali adamı da kavurduğunu görebiliyordu.Kollarını boynuna dolayarak inledi.Ona dokunmak dışarıdaki soğuk h...