♚15.bölüm♚

2.8K 241 38
                                    

Sahipsiz ceninler kibrit ucunda yanıp sönen o titrek ışığın girdabında yirmi sekiz saniye kadar yandı, soludu, kül oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sahipsiz ceninler kibrit ucunda yanıp sönen o titrek ışığın girdabında yirmi sekiz saniye kadar yandı, soludu, kül oldu.Sular kirleri yağmaladı, közler ateşi harladı. Şefkate hasret sarmalanan kundaklar yetim kaldı; bir kadının rahmindeki sekiz haftalık bir bebeğin boynuna kordonundan evvel ecel dolandı.

Bir varmış, bir yokmuş diye başlardı ya hani masallar...Onun masalı hep 'son' buldu. 'Sonsuzluğu' buldu.

Sonsuzluk; dokuz harf. Üç hece. Katran karası uğursuzluğu tetikledi kahpece.

Yapbozun parçalarına tutunan her bir sır düşüncelerini lav misali kavurup duruyordu.Bulanık bakışlarını suyun yüzeyinden kaldırıp kan damlayan bileklerine çevirdi, kanlı avuçları bir yabancıya aitti sanki.

Gözlerinden firar etmek için yakaran yaşlar, başından aşağıya akan suya karıştı, ölü derisi karıncalandı.Uğursuzluğun kol gezdiği geçmiş yüklü gamlı bulutların altında, güzelim kar manzarasının hemen ardında, bir siluetin varlığı nabzının atışlarında şekillendi.

Deri montunun altında sol göğsünün en derin katmanında merhameti taşıyordu adam umarsızca. Koyu kestane rengindeki dağınık saçları rüzgarın uğultusunda flamayı andırıyor, kar tanelerinin kuşattığı mağrur ifadesi bir an olsun erimiyordu.

Küçük kız çocuğu önce harflerden sonra masalından vazgeçti, dudaklarından derin bir nefes verdi. Adamın yüzünü seçemiyordu; ancak ela gözlere kilitlenen paslı bir anahtarın varlığında her ikisi de kapılarını aralıyordu.

Sokağının kaldırımlarında hiç sek sek oynamamış, çamurdan pastalar yapmamış, gönül çeşmesinden kana kana su içmemiş, dizleri koşup düşmekten yara almamış bir kız çocuğu iri yeşil gözlerini öylece dikmiş içindeki uğursuz çığlığa kulak veriyordu. Babası elindeki masal kitabını yakıp kül ediyor, ağza alınmayacak küfürler masum kulaklarını kirletirken o, aralık kapısından bakıyor elindeki mıknatısı uzatarak çenesi gamzeli bir adamın güçlü göğsüne çekiliyordu.

Onlarca ton yük asılıyken göz pınarlarımda, söyle nasıl söndürebilirim ela yangınlarını?

*

Darrow Bowen defalarca yutkunarak kulağındaki uğultuyu dindirmeye çalıştı.Kaç saattir baygındı ya da kaç gündür? Gözkapakları aralanır aralanmaz aklını kaçırmış gibi yanlış bileklere takılı kelepçelerden kurtulmaya çalıştı bir yandan da olan biteni hatırlamak için zihnini zorluyordu.

Hatırladığı son şeyler: Kulakları sağır edecek kadar yüksek frekansa sahip silah sesi, kanlar içinde yere kapaklanan -adının bir önceki gün Tyra olduğunu öğrendiği- kadın ve Bahar'ın yeşil gözlerindeki panik ifadesinden ibaretti.

Ondan sonrasına dair ne varsa acıyla kaplanmıştı. Aşağılık herifler savunmasız haldeyken bile onu delicesine bir vahşilikle dövmüşlerdi. Darbelere karşı koymuş, ne var ki kaybettiği kan sayesinde başlangıçtaki direncinden olmuştu.Şimdi ise zaman ve mekan kavramından sıyrılmış bir halde içindeki çıkmazda debeleniyordu.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin