Bölüm 3

114 8 5
                                    

-05.53-
Çok erken yattığım için çok da erken kalktım. Yarım saat kadar yatakta döndüm durdum ve biraz daha uyumaya çalıştım fakat olmadı. Kalkıp yeni bir müsli hazırladım. Çok severim. Yoğurt, çilek, muz ve yulaf. Onu yerken sosyal medyada geziniyordum.
Saat 7'ye yaklaşmıştı. Odamdaki masada biraz mandala boyadım. Çok rahatlatan bir aktivite. Saat 8 gibi telefonum çaldı.
Bu saate kim arar ki? Hayır uyuyor olsam uykum bölünecek.

Kayra. Açtım tabii.

"Kayra? Ne oldu kızım sabahın köründe"

"Ya Nina tutturdu erken inelim sahile diye, bende yürürken Yiğitlerin de indiğini gördüm. Hadi sende gel"

"Ciddi misin? Hemen geliyorum"

Telefonu kapatıp bikinimi giydim. Sahil çantamı da hazırladım ve anneme bir not bırakarak evden çıktım.
Sahilde 6-7 kişi vardı sadece. Tanıdıklarımla selamlaştım.

"Duru kızım, nasılsın? Okul nasıl gidiyor? İki sene oldu görüşmeyeli"

"İyiyim Süleyman Amca. Siz nasılsınız?"

"Bende iyiyim kızım. Bizim torunda gelecek bu sene, oynarsınız onunla"

"Kumsal mı? Çok sevindim. İlgileniriz biz"

Biraz daha konuştuktan sonra Kayra'yı buldum. Sıkıca sarıldık birbirimize.

"Naber bebeğim? Özlemişsindir beni."

"İyiyim aşkım ya şey diyeceğim"

"Yiğit nerede diyeceksin?"

"Ih evet"

"Gel kafede gördüm en son"

Sahildeki kafeye doğru yürüdük. İnanılmaz heyecanlıydım.
Ve o büyük an.

Kafeye girdiğim gibi gözüme çarptı. Zaten nasıl çarpmasın o yakışıklılıkla.
Kayrayla hemen bir masaya oturduk. Kalp atışlarımı duyuyordum desem yalan olmaz.

"Kızım sürekli bakmasana. Ne o öyle avına bakan seri katil gibi. Git yanına konuş işte."

"Ya karışma dayanamıyorum."

Gülüştük.

"Aa Kayra Fırat'a mesaj atmam lazım."

"Duru ya şu Fırat'ı bana ayarlasana, geçen fotoğrafını atmıştın çok yakışıklıydı."

"Ya bi dur dur! Daha yeni Ateş'ten ayrılmadın mı?"

"Tamam ama ayrıldım sonuçta. Ay neyse."

"Tamam ayarlarım sakin ol."

Biraz daha boş boş muhabbet ettik. Benim kulağım Kayra'da gözüm Yiğit'teydi ama.
Ve sonra Yiğit ile göz göze geldik!
Göz göze geldik ya resmen! Ben utanıp çektim tabii hemen ama gülümsüyordu.

"Duru? Siz az önce göz göze mi geldiniz?"

Kafa salladım.

"İnanmıyorum ya! İlk günden birbirinizi fark etti seni. İleriki günlerde tanışacağınızı umuyorum. Ama eğer sen çocukla konuşmayıp sadece bakmayı seçersen emin olamam."

"Umarım tanışırız yaaa."

Sonra aşağı Eylül indi. Onunla da hasret giderdik ve birlikte denize girdik. Çıktığımda Kayra eve, yemeğe gitti. Bende göz göze geldiğimizi Eylül'e anlattım.
Eylül ile kafede oturuyorduk. Zaten bizim yazlıkta denizde veya şezlongda değilsen kafedesindir.

"Duru! Yiğit burada. Ben gidiyim belki yanına gelir?"

"Sen bilirsin"
Sen bilirsin dememe bakmayın, kovacaktım neredeyse.
Oturdum ve uzakları izlemeye daldım.

"Merhaba."
Gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdim. Uçuşan kahverengi saçlar, bana bakan yeşil gözler ve gülümseyen bir yüz.

Yiğit.

"M-merhaba."

"Oturabilir miyim?"

"Otur."

"Ben Yiğit."

"Ben Duru."

"Az önce göz göze geldik, tanışmak istedim. Yeni mi geldiniz yazlığa?"

"Yok. Yıllardır geliyoruz sadece geçen sene gelemedik."

"Aa neden?"

Gözlerimi kaçırdım. Her ne kadar her şeyimi ona anlatmak istesem de daha şimdiden bunu söylemek istemiyordum.

"Tamam kurcalamıyorum, istediğin zaman anlatırsın."

"Sağ ol. Siz yeni misiniz?" Diye sordum.
Yeni olmadığını tabii ki biliyordum ama iki yıldır onu beklediğimi söylemezdim.

"Yok, bizde birkaç yıldır geliyoruz."

"Nasıl karşılaşmadık biz acaba?"

Gülümsedim. Yaklaşık 1 saat konuştuk. Çok mutluydum. Sonra telefonum çaldı.

"Efendim anne?"

"Duru saat 19.00 oldu. Eve gel artık."

"Tamam görüşürüz"

Telefonu kapattım.
"Benim gitmem gerekiyor, annem çağırdı."

"Tamam ama önce çok önemli bir şey sormam gerek."

"Tabii"

"Numaranı alabilir miyim?"

Gülümsedim ve verdim. O da bana onunkini verdi. Gülümseyerek yanından ayrıldım. Hızlıca eve geldim ve odama daldım.
Fırat'ı arıyordum.

"Fıraaaaaat!"

"Ne oldu? Ne oldu?"

"Tanıştııııık"

"Nasıl? Ciddi misin!"

Bütün tanışmamızı anlattım. Bütün gece etrafa neşe saçtım. Kayrayla, Eylülle, ablamla konuştum. Hepsine anlattım.

- 22.10 -

Yatağımda uzanmış tavana gülümsüyordum. Evet tavana. Ve mesaj geldi.

"Selam."

YİĞİT!

"Selam"

"Bir şey sormak istiyorum. Yarın sabah sahilde birlikte yürüyelim mi?"

Ne! Ne! Neee! Tabii ki yürürüz Yiğit'cim ne demek.

"Tabii. Kaçta?"

"9.30? Çok mu erken?"

"Yoo gayet güzel. Yarın sabah görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattım. Ve her gece yaptığım gibi anı defterimi açtım.

Bugün büyük gün!
Tahmin ettin değil mi? Evet tanıştık. Hem de o kadar güzeldi ki. Yemyeşil gözler bana bakıyordu. Bana! Yarın sabah sahile birlikte yürüyeceğiz. Tanrım çok teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. O kadar mutluyum ki. İki yıldır falan ilk defa gerçekten çok mutluyum.
Lütfen çok sevelim birbirimizi. Üzmeyelim. Bir yaz aşkı olarak kalmayalım. Umuyordum eskiden ruh eşim olsun diye. Şimdi eminim. Ruh eşim o benim!

Aşk Tesadüfleri SeverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin