Bölüm 53

17 2 0
                                    

Duru'nun ağzından - 2 Ay sonra

"Mozart."

"Beethoven."

"Mozart."

"Beethoven."

"Mozart dedim. Bitmiştir."

Mozart'ın mezarına gidiyorduk.

"Sonra Beethoven'ınkine de gideceğiz ama."

"Tamam canım tamam. Hadi çıkalım."

Viyana'ya gelmiştik Yiğit'le.

Kayra ve Fırat tam anlamıyla taşınmışlardı.
Son bir aydır yani Temmuz sonundan beri Avrupa'yı geziyorduk.
Şu an Ağustosun 19 uydu. İki gün önce Viyana'ya gelmiştik.
Barıştıktan sonra böyle bir tatil yapmaya karar vermiştik. Vizemi yenileyip gezmeye başlamıştık.

Belki de hayatımın en eğlenceli bir ayıydı.
Sırasıyla önce Prag'a, Berlin'e, Münih'e, Londra'ya, Lizbon'a ve son olarak Viyana'ya gitmiştik.
Viyanadan sonra da Amsterdam'a ve Barselona'ya gitmeye karar vermiştik.

Tatilimiz bittiğinde okullar açılmış olacaktı zaten.
Kayra ve Fırat çok erken affettiğim için bana kızmışlardı ama ben o kadar erken affettiğimi düşünmüyordum.
Sonuçta üzerinden bir hafta geçmişti ve Yiğit resmen yalvarmıştı.
Zaten onsuz yapamıyordum ve kendime daha fazla acı çektirmenin bir anlamı yoktu.
Barıştığımızdan beri bırak kavgayı küçük bir atışma bile yaşamamıştık.

Bizim ilişkimiz çok kuvvetliydi ve böyle bir kavgayla ayrılıcak değildik.
Bir hafta ayrılmış olmamızdan bahsetmiyorum. Temelli ayrılmaktan bahsediyorum.

Mezara gelmiştik.
Küçüklüğümden beri Mozart hayranıydım.
Onun bestelerini çalabilmek için piyano bile öğrenmeye çalışmıştım ama pek başarılı olamamıştım.

Mozart'ın mezarının yeri tam belli olmadığından anısına iki farklı anıt yapılmıştı.
İkisine de bakıp Beethoven'ın anıtına gittik.
Yiğit de anlattığı kadarıyla Beethoven'ın hayranıydı.

O anıtın yanından ayrıldıktan sonra yemek yemeye karar verdik ve Viyana'nın ünlü bir şnitzelcisine gittik.

"Sono felice?"
(Mutlu musun?)

"è in italiano, vedo che ti hanno veramente migliorato"
(Sen İtalyacanı iyice geliştirdin bakıyorum.)

"sì, è una risposta alla mia domanda"
(Evet, sen soruma cevap ver.)

"Sono molto felice!"
(Çok mutluyum)

Gülümsedi.

Restorandan kalkıp otelimizin yakınındaki müzeye doğru yürümeye başladık.
Bugün buradaki son günümüzdü.
Yarın uçakla Barselona'ya gidecektik.

"Nereye gidiyoruz tam olarak?"

"Sigmund Freud müzesine."

"Güzel."

Müze çok güzeldi.
Geç geldiğimiz için kapanış saatinden 25 dakika önce girebilmiştik ve tabii ki gezmeye yetmemişti.
Resmen zorla çıkartılmıştık dışarı.

Lafın gelişi.

"Olamaz."

"Ne? Ne oldu? Duru!"

"Şuraya bak!"

Karşımızda bir Türk restoranı duruyordu.
Bir aydır ülkemize hiç uğramamıştık ve yemeklerini çok özlemiştik.

Aşk Tesadüfleri SeverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin