Kelimenin tam anlamıyla deliye dönmüştü. Sabaha karşı döndüğü evde karısını bulamamıştı. Güvenliği atlatıp çekip giden karısını çok merak ediyordu. Üstelik ona açıklaması gerekenler vardı. Gazel, bu şekilde öğrenmemeliydi gerçekleri. Salonun ortasında öfkeli bir şekilde adamlarına bağırıp durdu bir süre. Onu bulun! Diyerek hepsini evden kovmuştu.
Alev bir saattir öfke topu halindeki adamı inceliyordu. Onu biraz olsun sakinleşmeye çalıştırmış ama başaramamıştı. O Gazel denecek yarım akıllı yine yapmıştı yapacağını bütün ilgiyi üzerine toplamıştı. Yaptıklarından bir nebze olsun pişman değildi. Artık o Gazel Kaf dağından bakamayacaktı kendisine. Aras'ı onun elinden aldığı için hava atamayacaktı. Aras'ın onu sevmediğini öğrenmesi iyi olmuştu. Gerçi Aras'ın sevmiyor oluşundan eskisi kadar emin değildi. Çünkü son zamanlarda Aras'ın bakışları değişmişti. Belki de o kıza aşık... Yok yok aşık değildi. Aras o Gazel denilen kadına aşık olamazdı. O kadının aşık olunacak bir yanı yoktu. "Bu kadar büyütmeye gerek yok Aras. Gazel işte nereye gidebilir ki? Ailesinin yanına yada o arkadaşının yanına gider gitse de. Üstelik evlerine birkaç adam gönderdim birazdan haber gelir" demişti.
Aras, oturduğu yerden kaşlarını karartarak bakmıştı Alev'e "Sen ne yaptın?" demişti.
"Gazel'in ailesinin evine adam gönderdim" demişti.
Aras, ayağa kalkmıştı. "Sen benden habersiz nasıl böyle bir şey yaparsın? Ben senin kadar düşünemiyor muyum Gazel'in evine adam gönderme fikrini? Sence Gazel bu durumda gecenin bir vakti ailesine gider mi? Gazel gerekirse geceyi sokakta geçirir ama ailesini endişelendirecek bir harekette bulunmaz. O bu kadar düşüncesiz değil" demişti.
Alev ise geri çekilmek yerine o da Aras'a karşı bağırmıştı. "Ama hiçbir şey demeden evini terk edecek kadar da düşüncesiz Aras. O kadını bana savunmanın sana hiçbir faydası yok" demişti.
Aras, sıkıntılı bir şekilde nefes aldı. Şu anda Alev ile tartışmasının hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. "Alev yeter artık. Sen sadece otur ve bekle. Gazel ile aramıza girmeni istemiyorum. Bu konuyu ben halledeceğim" diyerek kapıya yönelmişti ki korumalardan birisi aceleyle içeri girmişti.
"Efendim, bulduk!" demişti.
"Nerede?" demişti merak içinde. Daha sonra da adamını takip etmişti.
Güneş iyice yüzünü göstermeye başlamıştı. Sabahın o kızıl görüntüsü bütün bahçeyi doldurmuştu. Aras, koşarak çıktığı bahçeye hızlıca göz gezdirdi. Adamının işaret ettiği yere baktığında öfke dolu olan kara gözleri gördüğü şeyden sonra şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. Birkaç adım ileride iki ağacın altına kurulmuş olan hamağın üzerindeki kişiye bakıyordu. Usul usul yaklaştı yanına ve onun yanına gelince de gülümsemişti. Kaçak karısı evlerinin bahçesinde miydi yani? Boşuna mı telaş etmişlerdi yani? Sabah güneşinin kızıllığı karısının yüzüne vuruyordu ve çok güzel görünüyordu. Ama bu karısının umurunda bile değildi. O hâlâ uyumaya devam ediyordu. Ona doğru eğildi ve karısının o sevmeye doyamadığı saçlarını okşadı. "Demek fazla uzağa gidemedin Gazel" demiş ve dudağından öpmüştü. "İyi ki de gidemedin" diyerek karısını hamaktan kucağına alıp evlerine doğru yürümeye devam etmişti.
Alev, kucağındaki kadınla içeri giren Aras'a baktı bir süre. Aras ona bakmamış ve doğruca merdivene yönelmişti. Onu belli ki odalarına götürüyordu. Onların odası Aras ile Gazel'in odası. Bunu düşünmek bile kalbinin acımasına yetiyordu. Daha fazla Gazel'in zaferini görmek istemiyordu. Kendisinin farkında bile olmayan Aras'ı öylece bırakıp evi terk etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romanceİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...