Adam öfkeyle lüks arabasının içine binmişti. Ülkeye adım atar atmaz bütün sinirleri tepesine çıkmıştı. Yumruk atmaktan kızaran sağ eline baktı. Üzerinde kan lekeleri vardı. Önünde bulunan küçük masanın üzerinden aldığı peçete ile elini silmişti. Ön tarafta şoförü ondan talimat bekliyordu. Dikiz aynasından şoförüne baktı. "Mekana çek!" demişti. İçindeki öfkesini birkaç kadeh belki dindirebilirdi...
Gece kulübünün kapısına geldiğinde korumalar önünde eğilmişlerdi. Onların yüzüne bile bakmadı. Kendisine ait olan odaya gitmek için merdivenleri tırmandı. Odasına geldiğinde koltuğuna kuruldu ve derin bir nefes aldı. Her zaman hazır bulunan içki şişelerinden birini aldı. Bardak kullanma gereği bile hissetmeden başına diklemişti. Bir süre öylece içti. Ama içindeki öfke bir türlü bitip tükenmiyordu. Kıl payı elini kana bulamaktan kurtulmuştu. Gerçi onun için pek de önemli değildi katil olup olmamak. Zaten alışkın olduğu şeydi. Ama daha ülkeye adım atar atmaz katil olmak da saçmalıktı. Sinirini içki yatıştırmayacaktı belli olmuştu. Eğlence yerine inmeye karar verdi. Orada sinirini yatıştıracak bir şeyler bulabilirdi. Belki sarışın, belki esmer. Bu ihtimali düşününce sinsice gülümsedi.
Gürültülü müzik insanın kulağını sağır edecek gibiydi. Loş ışıklarla kaplı olan lüks mekanına göz gezdirdi. Eğlence düşkünleri yine toplanmıştı. Bir tek kendisi mi kederliydi bu gece? Fazla düşünmek istemedi bar kısmına doğru ilerledi. Onun birilerini aramaya ihtiyacı yoktu. Beş dakikaya kalmaz etrafı sarışınlarla, esmerlerle dolardı. Gerisi her zamanki gibiydi.
Bar taburesinin yanına gelmiş tam oturacakken sol tarafında birisi aniden hareket etmiş sendelemişti. Birden o birisini kollarının arasında bulmuştu. Hafifçe gülümsedi o beş dakika demişti ama daha bir dakika bile olmadan kollarında bir esmer vardı. "İyi misiniz?" demişti. Kız gülümsemiş "İyi miyim? Bilmem" demişti. Daha sonra kızın gözleriyle gözleri birbirine kilitlenmişti sanki. O kahverengi gözler biraz nemliydi ama çok güzeldi. Kız o anda "gece!" demişti. Adam duyduğu kelimeye bir anlam yüklemeye çalıştı. Çünkü kız o kelimeden sonra susmuştu. Kız daha sonra gözlerinin içine bakarak "gece!" demişti birkaç defa. "Adınız mı Gece?" demişti. Kız yine istemsizce gülümsemişti. Kızı yerine bile oturtmamıştı hala kollarının arasında tutmaya devam ediyordu. Sanki onu bırakırsa kaybedecekmiş gibi hissetmişti. Ama o şu anda bu esmer güzelini kaybetmek istemiyordu. Kız zorlukla konuşmuştu."Gece! Evet ben Geceyim ve sen de..." demiş duraksamıştı.
Kızın tavırlarına gülümsedi bir an. Kollarındaki güzel kadın açıkçası aklını başından almıştı. Tanımadığı kadını kollarının arasında tutmak onu hiç de rahatsız etmemişti. "Ben de!" diyerek kadına bakmıştı. Onun ne diyeceğini açıkçası merak ediyordu. Üstelik içindeki öfke dinmişti. Şimdi içinde başka duygular belirmişti. Farkında olmadan kızın dudaklarına baktı. Bu gece o dudaklar onundu. Bundan kurtuluş yoktu. Gerçi kızın da kurtulmak gibi bir niyeti yok gibiydi. Sadece biraz sarhoştu o kadar. Kız göğsüne işaret parmağı ile dokunmuştu. İster istemez adamın zaten tutuşmak için kıvılcım arayan adamın duygularını harekete geçirmişti. Sonra da "Sen de Gecenin Ayazısın!"demişti kız kendisine. Kızın söylediklerinden sonra gülümsemişti "Gecenin Ayazı! İlginç" demişti. Açıkçası birazda şaşırmıştı. O kız onun karanlık yönünün tescilli adını nerden bilmişti ki?
Kollarının arasında hala masum bir şekilde uyumaya devam eden kıza baktı. Kızın göğsüne koyduğu elini elinin arasına almıştı. Kızın elindeki kınayı görünce gülümsemişti. Açıkçası elleri kınalı olan bir kızla ilk defa birlikte olmuştu. Üstelik o kız içinde kendisi bir ilkti. Elleri kınalı el değmemiş bir kızın gecenin bir yarısı gece kulüplerinde ne işi vardı ki? Böyle kızlar o saatlerde ailelerinin yanında olurlardı. Belki de damadını arayan bir gelindi. Ne de olsa gelinler yakmaz mıydı ellerine kınayı. Damadını şaşırmış şaşkın gelin demiş gülümsemişti. Ama iyi ki de gelmişti iyi ki de yolunu kaybedip onun kollarının arasına düşmüştü. Yoksa böyle masum bir güzelliği nasıl tanıyabilirdi ki? Gece! Dedi gülümsedi. Adının Gece olmadığına emindi ama nedense Gece ismi kıza çok yakışmıştı. Çünkü adı gibi simsiyah geceyi andıran saçları vardı. Yastığın üzerine yayılmış olan o saçların her teline tek tek dokunmak istemişti. Ama onu uyandırmak istemediği için vazgeçmişti. Onu böyle seyretmek çok güzeldi. Eğer kız uyanırsa rüya bozulurdu. Az çok tahmin edebiliyordu. Kız uyandığında bulundukları duruma pek de kendisi gibi gülümseyerek bakmayacaktı. Sarhoşluğun etkisiyle kendisini hiç tanımadığı bir adama teslim etmişti. Ayıldığında ise her şey çok daha farklı olacaktı. Kendisini değersiz hissedecek kendisinden nefret edecekti. Belki de hıçkırıklar içinde ağlayacaktı. Ama o kızın ağlamasını istemiyordu. Aklına gelen ihtimalle gülümsedi. Eğer kız isterse gerekirse namusunu bile temizlerdi. Niye böyle bir şey gelmişti ki aklına. Oysa o böyle şeylere takılmazdı. Ama kız o kadar masum görünüyordu ki ona baktıkça hiç düşünmediği şeyleri düşünen bir insan olmaya başlamıştı. Adamı düşüncelerinden alıkoyan telefon sesi olmuştu. Çalan telefonuna bakmak için kızın başının altındaki kolunu usulca çekmişti. Onu uyandırmak istememişti. Kız başının altındaki boşluktan dolayı hafifçe kımıldamıştı. Sonra ellerini gövdesine sarmıştı. Belli ki kız üşümüştü. Yorganın kendi üzerindeki kısmı da toplayarak kızın üzerini iyice örtmüştü. Telefonunu susturdu. Telefonuna daha sonra cevap verse de olurdu. Eğer önemli bir toplantısı olmasa yatağında yatan o masum güzelliği bırakıp gitmezdi. Memnuniyetsiz bir şekilde banyonun yolunu tutmuştu.
Üzerini giyindikten sonra küçük bir kağıt alarak birkaç bir şeyler karalamıştı. Notu kızın baş ucundaki komidinin üzerine usulca bıraktı. Uyumaya devam eden kızın yüzüne son kez baktı. Daha sonra eğilerek dudağından küçük bir buse almıştı. Kız hafifçe hareketlenmişti ama gözlerini açmamıştı. Sonra da işe gitmek için odadan ayrıldı.
Kollarında hissettiği ürperme ile gözlerini açmıştı Gazel. Yorganı biraz daha boynuna doğru çekmişti. Niye böyle üşümüştü ki? Yatağın içinde doğrulmuştu. Elleriyle başına hafif bir masaj yaptı. Başı çok ama çok ağrıyordu. Bir daha içki içmeyecekti bu ilk ve tek olacaktı. O içki mi demişti? İçki deyince bir anda gözlerini açtı. Sonra yorganın kaymasıyla açılan vücuduna baktı. O niye çıplaktı? Hızlıca etrafına baktı. Kocaman bir odada büyük bir yatağın içinde ne işi vardı? Üstelik bu oda eşyalar ona çok yabancıydı. Düşünmeye çalıştı. Buraya nasıl gelmişti? Burada ne işi vardı. Daha sonra düşündükçe çıldırmaya başladı. Nasıl yani? Yaşadıkları gerçek miydi? Gördükleri rüya değil miydi? İmkansız! Dedi küçük bir feryat edercesine. Hatırladıkları gerçek olamazdı. Onun şu anda düğünü için hazırlanıyor olması gerekiyordu. Hiç tanımadığı bir yatakta olmaması gerekiyordu. Üstelik üstelik gerçekten de sevdiği tarafından ihanete mi uğramıştı? Düşündükçe çıldıracakmış gibi oluyordu. Yiğit onu aldatmıştı. Hem de değersiz bir kadınla. Sonra sonra ne olmuştu? En son Ebrunun evinde ağlıyordu. Onun Ebrunun odasında olması gerekiyordu yabancı bir odada ne işi vardı? Sonrası daha da kötüydü. Kesik kesik barda içki içtiğini hatırladı. Daha sonra gözlerinin önüne bir çift siyah göz gelmişti. Sonrasını hatırlamıyordu. Hatırladığı en son şey gece gibi simsiyah olan bir çift gözdü. Sonra kendisine baktı "Aman Allah'ım ben ne yaptım!" demişti. O sırada odanın kapısı çalınmıştı. Telaşla yönünü kapıya çevirdi. Yorganı biraz daha üzerine çekti. İçine bir korku düşmüştü. Belli ki gelen o siyah gözlerin sahibiydi. Yüzünü doğru düzgün hatırlamadığı siyah gözlerin sahibi. İster istemez içine bir korku düşmüştü. Şimdi ne yapacaktı?
Kapı usulca aralanmıştı. İçeri orta yaşlarda temiz giyinimli bir kadın elinde tepsiyle girmişti. Kadın normal bir şeymiş gibi gülümsemeye çalışarak "Günaydın efendim size kahvaltınızı getirdim." Demişti. Gazel hiçbir şey diyememişti. Karşısındaki masaya kahvaltılıkları dizen kadını izledi boş gözlerle. Kadın kahvaltılıkları dizdikten sonra aynı gülümsemeyle "Afiyet olsun efendim" demiş ve geldiği kapıdan dışarı çıkmıştı. Bir süre kadının arkasından baka kalmıştı. Neydi şimdi bu? Her şeyi tam bir eksiği kahvaltıymış gibi kadın kahvaltı masasını hazırlamış çekip gitmişti. Üstelik yatağın içindeki kadını ilk defa görüyor olmasına rağmen hiçbir şaşırttı belirtisi göstermemişti. Kendisine gelmesi gerekiyordu. Bir an önce bu lanet odadan çıkması gerekiyordu. Kahvaltı tepsisi geldiğine göre sahibi de birazdan gelebilirdi. Zaten yeterince darmadağındı bir de yabancı bir adamı şu anda çekemezdi. Soğuk kanlılığını koruması gerekiyordu. Yataktan inmek için hamle yapmıştı ki gözüne bir kağıt ilişmişti. Uzaktan yazılanları okumakta zorlandı. Kağıdı eline aldı. Yazılanlara göz gezdirdi.
"Günaydın Gecem! Seni böyle bırakıp gittiğim için özür dilerim. Lütfen bir yere kaybolma ve beni bekle. Muhteşem gecemin sahibini tanımak istiyorum. Şimdiden kokunu özledim Ay yüzlü küçüğüm...Gecenin Ayazı" demişti.
Gazel elindeki notu buruşturup yere atmıştı. "Muhteşem geceymiş!" diyerek acı acı gülümsemişti. Oysa o gece onun için bir kabustu. Notu düşünmek istemiyordu. Hızlıca kalktı ve etrafa savrulan eşyalarını tek tek toplayarak üzerini giyindi. Son kez etrafa göz geçirdiğinde yattığı yatağın ortasındaki gördüğü şeyle duraksamıştı. Masumiyetini o çarşafın üzerine bırakıp gidiyordu. Gözlerinin dolduğunu hissetti. Kendisine bu ihaneti nasıl yapmıştı. Sonra yönünü diğer tarafa çevirdiğinde kendisi için hazırlanan kahvaltı masasına baktı. Masada kahvaltılık dışında bir tane de kırmızı gül duruyordu. O gül içinin bir kez daha yanmasına sebep olmuştu. Daha fazla o odada kalamayacağını anladığı için hızlıca odayı terk etmişti. Etrafına bakarak çıkış kapısını aradı gözleri. Hızlıca merdivenleri indi ve çıkışa yöneldi. Kapıyı açtığında yüzüne çarpan soğuk hava ile birden ürperdi. Sonra karşısında gördüğü manzara gözlerindeki yaşın akmasına neden olmuştu. Kısık bir sesle "kar yağıyor!" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Roman d'amourİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...