Kara Gözlüm

371 22 0
                                    


Sığamıyordu insan; yeri geliyor kocaman bir eve yeri geliyor tek göz odaya sığamıyordu. Demek ki mekansal bir şey değildi bu bir yerlere sığma meselesi. Bu ruhsal bir şeydi. Ruhunun sığabildiği kadar sığabiliyordu insan bulunduğu mekana.Bunu bir kaç gündür daha iyi anlıyordu Gazel. Kocaman malikanesine sığamamış kendisini o küçücük odasına hapsetmişti. Ama bu küçük oda bile artık eskisi gibi ona huzur sağlamamıştı. Bu küçük odaya da sığamıyordu odayı kardeşiyle paylaştığı için değil ruhunun bedenini sıkıştırdığı içindi. 

Günlerdir ailesinin yanında idi. Daha doğrusu düne kadar ailesi olan ve artık ikinci ailesi olan ebeveynlerinin yanındaydı. Çünkü sahip olduğu çekirdek ailesinin diğer ferdi küçük bir not bırakıp yine ortalıklardan kaybolmuştu. "Ankara'ya gidiyorum. Önemli işlerim var. Aras!" bu kadardı işte. Gazele layık gördüğü şey sadece bir kaç cümleydi. Oysa ona karşı bir kusur işlediğini hatırlamıyordu. Onun sekreteri olduğu zamanlar bile daha yakındı ona. Şimdi ise bedenleri yakın ruhları ise birbirlerinden uzak kalıyordu. 

 Kapının önünde bekleyen korumaya baktı bir süre. Gazel baba evine geldiğinden beri özel koruması olduğunu öğrendiği adam da onunla birlikte gelmişti. Gazel'in gölgesi gibiydi. Tek fark Gazel evin içinde o ise evin dışında bekliyordu. Perdeyi usulca örttü. 

Odasından çıktı ve mutfağa doğru yöneldi.Mutfaktan sesler geliyordu. Annesi ile halası yine bir tartışma içindeydiler. Konunun kendisi olduğuna emindi. 

Halası yine söyleniyordu "daha yeni evlendi baba evine geri döndü. Senin bu kızın akıllanmaz" diyordu. Gazel salonun ortasında öylece kala kaldı açıkçası mutfağa gitmeye çekiniyordu. Onlarla kavga etmek istemiyordu. Zaten bugün son günü idi her ne olursa olsun lüks ama boş malikanesine geri gidecekti. Artık ailesinin evinde bile bir fazlalık gibiydi. 

Annesinin sesini işitti zavallı annesi hala kızını korumaya çalışıyordu. "Abla seni anlamıyorum daha düne kadar bizim damat şöyle zengin böyle heybetli diyordun. Yakında vekil çıkacak diye mahallenin kadınlarına hava atıyordun. Şimdi ise Gazel'in evde olmasını kaldıramıyorsun. Yeter artık Gazel bu evin kızı istediği gibi gelip gider. Bir daha Gazele söz söylemeye kalkışma" demişti. 

"Sen zaten hep beni susturmaya çalış. İyi bir anne olsaydın da kızının başında duraydın. Bak adam iki günde kapıya koydu kızını. Korkundan hesap bile soramıyorsun. Senin o kızın sınırını çoktan aştı gör artık. Bu kız iki kere nişan attı şimdide kocası yok ortalıkta" demişti. 

"Kız kaç kere söyleyecek abla. Sende biliyorsun seçim var bunun için Ankara'ya gitmiş işte. Artık üsteleme bu konuyu" demiş ve mutfağa giren Gazel'i görünce susmuştu. O da endişeliydi kızı için. Evliliğinde gerçekten de bir sıkıntımı var bilmek istiyor ama alacağı cevaptan dolayı da korkuyordu. 

Gazel ise halası ve annesini göz ucuyla süzdü ve kendisine çay koymak için ocağa doğru ilerledi. Meraklı gözlerin önünde kendisine çay koyup yemek masasına oturdu. Annesi ve halası karşı tarafında oturuyor ona bakıyorlardı. Sanki söylenenleri duymamış gibi kendisinden bağımsız bir konu attı ortaya "Hani siz taziyeye gidecektiniz. Niye hayla evdesiniz?" demişti. 

"Şu elimdeki işi bitireyim gideceğiz kızım" demişti annesi. 

Gazel annesinin önündeki börek tepsisine baktı. "Ben hallederim hadi siz geç kalmayın. Gidin nereye gidecekseniz. Hem halam benim böreğimi özlemiştir anne. Bugün börekler benden. Öyle değil mi Nevriye sultan" demişti. 

Halası, bastonuna tutunarak ayağa kalktı ve Gazele bakarak "Öyle öyle özledik. Bir tek biz özlüyoruz zaten" demiş ve mutfaktan çıkmıştı. Gazel elindeki çay bardağını öfkeyle sıktı. Halasının ne demek istediğini anlamıştı. Annesi endişeyle kızına baktı. Güzel kızının yüzü bir gülmemiş gitmişti. 

GECENİN AYAZI KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin