Bütün gece uyuyamamıştı. Yahya beyle yaşadığı olay ve Yahya bey'in ondan yapmasını istediği şeyleri düşünmekten gözlerine bir damla uyku girmemişti. Sabaha karşı bedeni uykusuzluğa dayanamamış ve kendisini uykunun kollarına bırakmıştı.
Kardeşi yaklaşık on dakikadır onu uyandırmaya çalışıyordu. "Abla kalksana yaaa! Annem bana kızıyor sonra" diyerek ablasının başının altındaki yastığı çekmişti.
Gazel başını altında oluşan boşluktan huzursuz olmuş bir şekilde gözünün birini açıp kardeşine sinirli bir bakış atmıştı. Yanındaki diğer yastığı alıp bu defa başını yastığın altına gömmüştü. "Gamze git başımdan bugün Pazar!" diyerek bağırmıştı kardeşine.
Gamze gitmek yerine bu defa ablasının üzerindeki pikeyi çekmiş ve gülümsemişti. Gazel'in buna karşı tepkisi ise başını gömdüğü yastığı eline alıp öfkeyle kardeşine fırlatmak olmuştu. Kardeşi beklenmedik saldırı karşısında sinirlenmek yerine ablasının karşısına geçmiş gülümsemeye devam ediyordu.
Gazel yatağından doğruldu ve uykusuzluğun verdiği asabiyetle kardeşine öfkeyle bakmaya devam ediyordu. "Ne var? Sabah sabah bela mısın kız sen benim başıma?" demişti. Gamze umursamaz bir şekilde elini sallamıştı. "Ooo sen bela görmemişsin canım ablacım. Asıl bela seni oturma odasında bekliyor." Diyerek kahkaha atıyordu.
"Gülmeyi kes artık Gamze. Beni tatil günümde neden erkenden uyandırdın? Ne belasından bahsediyorsun?" diyerek yatağından inmiş ve dolabına yönelmişti.
Pijamasının bir tarafı yatarken dizine yukarı toplanmış bir vaziyette duruyordu. Onu düzeltme ihtiyacı bile hissetmedi. Dolabının aynasındaki yansımasına baktı. Saçları yine elektrik çarpmış gibi darma dağınık bir halde idi. Aynanın yansımasından gördüğü kardeşi hala gülmeye devam ediyordu. Onun neye güldüğünü anlamasa da üzerinde durmadı. Zaten uykusunu alamamış asabiyeti tavan yapmıştı.
Yüz havlusunu alarak odasından çıkmış koridorun sonundaki banyoya yönelmişti. Bir ara gözü oturma odasına kaymıştı. Odada birkaç tane kadın vardı. Kim olduklarını incelemedi bile. Annesinin kısır günündeki arkadaşlarıydı her halde. Gazel annesinin de içinde bulunduğu mahalle kadınlarının "altın günü" toplanmalarına "kısır günü" derdi hep. Nedense her altın günü toplantılarında altından çok kısır yer alırdı sofralarında.
Elini yüzünü yıkadıktan sonra. Yüzünü havlu ile kurulayarak oturma odasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Bir yandan da annesine sesleniyordu. "Anne! Bana bugün su böreği yapsana" diyerek oturma odasına girmişti. Ama kapının önünde öylece kala kalmıştı.
Odaya girer girmez bütün gözler onun üzerine dönmüştü. İçerideki kadınlar annesinin kısır günü partilerinin kadınları değildi. Onları ilk defa görüyordu. Yan taraftaki tekli koltukta oturan halası sinirle başındaki yemenisini düzeltmiş ve Gazel'in annesine kaş göz işareti yapıyordu.
Annesi telaşla Gazel'in yanına gelmişti. "Kız bu halin ne? Çabuk derhal odana. Zaten Gamzeyi gönderende kabahat. Bir elime geçsin mahvedeceğim onu." Diyordu Gazel'in duyacağı vaziyette. Bir yandan da Gazel'i odadan dışarı çıkarmaya çalışıyordu.
Gazel, annesinin manasız öfkesine anlam yükleyemiyordu doğrusu. "Anne ne yapıyorsun? Bırak kolumu lütfen. Hem çay hazır mı? Benim karnım çok aç. Bir de börek..." demişti demesine ama annesinin koluna attığı çimdiğin etkisiyle "Ay" diyerek yerinde sıçramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romanceİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...