Kendilerini öfkelerine o kadar çok kaptırmışlardı ki Gazel oğlunu taşımakta yorulan kollarını hesaba katmamıştı. Zira öfkesi kalbine hükmederken bedeninin kontrolünü bir anda kaybetmiş ve oğlunun bacakları kolundan sıyrılarak aşağıya doğru sarkmıştı. Ani bir refleksle ikisi de hemen eğilip çocuklarını aynı anda kavramışlardı. Öfkeli bakışların yerini şaşkınlık almıştı. Çünkü Ayaz ikisinin de kollarının arasındaydı. Onu yere düşürmemek için birbirlerinin ellerine bile dokunmuşlardı.
Şaşkın bakışlarını birbirlerinden çektikten sonra endişeyle Ayaz'a bakmışlardı. Ayaz uyku sersemiydi. Huzursuz bir şekilde mızmızlansa da gözlerini açmamış uyumak için direniyordu. Onun dışında gelişen olaylardan habersiz çocuk bedenini uykuya teslim etmeye çalışıyordu.
Onların bu halini bozan kişi Ediz oldu. İki öfkeli kişiye inat. Onların kucağında uyku mahmuru olan küçük çocuğu eğilip aldı. Gazel ile Aras kollarındaki oluşan boşluktan dolayı şaşkın bir şekilde oğullarını onlardan alan kişiye baktılar. Ediz onlara sert bir bakış attıktan sonra arkasında şaşkın şaşkın olayları izleyen Deniz'e döndü. Ayaz'ı Deniz'e uzatarak onu odasına götürmesini söyledi. Sonra da ilk şaşkınlığı üzerilerinden attıktan sonra ayağa kalkmış olan kişilere döndü.
"Ne yapıyorsunuz siz? Şu halinize bir bakın. Ayaz sizin avınız değil. Kimin elinde kalırsa onun kazanabileceği oyununuz değil. Siz unutmuş olabilirsiniz ama ben hatırlatayım. Az önce öfkenize yenik düşerek oğlunuzu az daha yere düşürüyordunuz. Oğlunuz diyorum çünkü maalesef o çocuğun anne babası sizsiniz. Üstelik bunu kendiniz bile unutmuşsunuz." Demiş ve Aras ile Gazel'in tepkisini ölçmek için susmuştu.
Gazel bir an bakışlarını yere eğdi. Oğlunun kollarından aniden kaydığını hatırlayınca bakışlarını hızlıca Aras'a çevirdi. Bakışları kesişince onun da gözlerinden pişmanlık aktığını fark etti. İkisinin de gözlerindeki öfke yerini pişmanlığa bırakmış gibiydi.
Ediz iki pişman bakışları görünce sinirle gülümsedi. " Ayazı ikinize de yem etmem. Birbirinizle olan hesaplaşmanıza onu alet etmenize izin vermem. Bu gece ikinize de ders olsun. İyi düşünün aklınızı başınıza toplayın. Yoksa Ayazı ikinizden de alırım!" demişti ki ikisi de aynı anda Ediz'e bakmıştı.
"Ne demek istiyorsun sen Ediz?" diyerek bağırmıştı Aras. "Sen kimin oğlunu kimden alıyorsun?"
"Ne diyorsam o Aras. İkinizi de çok seviyorum biliyorsunuz ama o küçük çocuğu ikinizden de çok seviyorum. Onu sizin birbirinize olan nefretinize teslim etmeyeceğim. Bunu yapabilecek gücüm de var üstelik. Belki arada bir unutuyor olabilirsin ama Aras sen resmi olarak ölüsün. Bu yüzden Ayaz üzerinde hiçbir hak iddia edemezsin." Dediğinde Aras'ın öfkeli bakışlarını görmemezliğe gelerek bakışlarını Gazel'e çevirdi.
Gazel, bu duruma istemsizce gülümsemişti. Aras'ın kaybedişi hoşuna gitmişti. "Sana gelince Gazel senin ruh halin doktor tasdikli biliyorsun. Bunu kullandırmaya mecbur bırakma beni!" demişti ki bu defa Gazel "Ediz!..." diye bağırmıştı. Ama Ediz onu da susturdu.
"Lütfen Gazel tek bir kelime daha söyleme. İkiniz ne halt yiyorsanız yiyin ama Ayaz'ı bu işe karıştırmaya hakkınız yok. Onun anne babası olmuş olmanız onun hayatını alt üst edebileceğiniz anlamına gelmiyor. Ayaz konusunda yerinizde olsam benimle dikleşmezdim. Bu konu bu gece ya kapanacak ya da ikiniz de Ayaz'ı kaybedeceksiniz. Eğer istersem başarabileceğimi ikinizde biliyorsunuz. Ne yazık ki ikiniz de beni iyi tanırsınız." Demişti.
Gazel ile Aras iki suçlu çocuk gibi Ediz tarafından fırçalanıyordu. Onlar da suçlarını kabul etmişçesine susmuşlar onu dinliyorlardı. Çünkü ikisinde yüreğini bir anlığına da olsa kaybetme korkusu kaplamıştı. Canlarının bir parçası oğullarını kaybetme korkusuydu bu. Onun yaşamı pahasına Aras ölüme tek başına gitmeyi tercih etmişti. Gazel ise oğlunu babasız büyütmenin sorumluluğunu üstlenmişti. İkisi de onu kaybetmeyi göze alamazdı. Bu yüzden Ediz'in sözlerine itiraz etmeyi bırakıp onu dinlemeye karar vermiş gibiydiler. Daha yarım saat önce birbirlerini öldürecek kadar karşı karşıya olan iki kişi aynı cephede savaşan müttefik olmuşlar ve Ediz'in onlara biçtiği cezayı birlikte kabul etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romanceİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...