İki adam arasında

396 24 0
                                    


      Saatlerdir arabanın içinde öylece bekliyordu. Evden çıkalı uzun zaman olmuştu ama ondan sonra kimse çıkmamıştı evden. Bazen yanlış yerde mi bekliyorum diye düşünmeden edemiyordu. Ama iyi araştırma yapmıştı. Yolun en kritik yerinde duruyordu. Bulunduğu yer yol ayrımı idi ve o evden gitmek isteyenin gideceği tek yolda bulunduğu yerdi. Fakat Aras'ın başka bir yolu tercih edebilme olasılığı da vardı. Onun ne yapacağını böyle durumlarda nasıl davrandığını bilmiyordu. Aras ile ilgili bildikleri hep yarım yamalak oluyordu. Yıllar geçmişti ve o Aras'ı yeterince tanıyamamıştı. Belki de onu gerçek manada asla tanıyamayacaktı.

O kendi düşüncelerine dalmışken bir ses işitti. Aniden koltuğundan doğrularak yola dikkatlice baktı. Beklediği kişi tam karşısında idi. Bir an heyecanlanmıştı. Aras'ın arabası karşı yoldan gelip de orman yoluna dalınca paniğe kapıldı. Onu takip edip etmemekte kararsız kalmıştı. Bir yandan onu takip etmek istiyor bir yandan da bunun sonucunda karşılaşacağı olumsuzluğu kaldıramamaktan korkuyordu. Ama onu takip etmesi gerektiğini de biliyordu. Yaman, Aras'ın elinde idi ve eğer müdahale edemezse Aras, Yaman'ın canına da kast etmiş olacaktı. Araba iyice görüş mesafesinden çıkınca onu kaybetmemek için arabasını çalıştırdı ve onun gittiği yöne doğru sürdü.

Ormanın içine arabasını gizlemiş ve karşısındaki arabaya bir süre bakmıştı. Aras'ın arabanın yanında olup olmadığına emin olamamıştı. Saklandığı yerden bir süre Aras'ın arabasını izledi. Arabanın bulunduğu yerde herhangi bir hareketlilik göremeyince Aras'ın arabanın yanında olmadığına emin olmuştu. Fakat nereye gitmişti? İşte onu bilmiyordu. Çünkü ona görünmemek için çok uzak bir mesafe ile onu izlemek zorunda kalmıştı. Bir yandan etrafına bakarken bir yandan da Aras'ın arabasının yanına doğru yürüyordu.

Arabanın yanına gelince etrafına dikkatlice baktı. Aras'ın ne yönden gitmiş olabileceğini hesaplamaya çalıştı. Ama bu çok zordu. Çünkü etraf kararmış çoktan akşam olmuştu. Üstelik bulunduğu yer ormanlık alan olduğu için gereğinden fazla karanlıktı. Bir de sisin çökmüş olması bulunduğu yeri daha da korkutucu gösteriyordu. Arabanın etrafında dolaştı ve sis sayesinde nemlenen topraktaki izleri elindeki küçük fenerle incelemişti. Aras'ın ayak izi olduğunu düşündüğü izlerin gittiği yola bir süre baktı. Aras'ın gittiği yönü keşfetmişti ama onu nasıl bulacaktı işte onu bilmiyordu. Üstelik karanlık bir ormanda tek başına idi. İçindeki korku duygusunu bastırmaya çalışarak küçük el fenerinin müsaade ettiği ışıktan güç almaya çalışarak Aras'ın gitmiş olduğu tarafa doğru yürümeye başladı. Bir yandan korkuyla etrafını süzüyor bir yandan da yaptığı şey için kendisine kızıyordu. O böyle ormanın içinde Aras'ı arar iken belki de Aras çoktan Yaman'ın işini bitirmişti. Eğer öyle bir şey oldu ise bu çabasının boşa olduğunu kabul etmesi gerekiyordu. İçinde bulunduğu ironiye gülümsemişti. Ölmüş kocasının elinden yaşayan kocasını kurtarmaya gidiyordu güya. Peki onu kim kurtaracaktı? Bu muamma idi...

Bir ara yönünü kaybettiğini düşündü. Çünkü etrafındaki ağaçlar hep birbirine benziyordu ve nereye gideceğini bilmeden öylece yürüyordu. Belki de çoktan kaybolmuştu. Bu daha da kötü idi. Çünkü kimse onun nereye gittiğini bilmiyordu. Üstelik onu bulmak içinde ormanı arayacaklarını bile sanmıyordu. Geldiği yönden geri dönmeye karar vermişti ki uzakta bir yerde ışık görmüştü. Bastığı dal parçası yüzünden yere kapaklansa da hemen ayağa kalkıp ışın bulunduğu yere doğru hızlıca yürümeye başlamıştı. Işığa yaklaştıkça açık alana çıkmaya başlamıştı.

Ormanın içindeki küçük patika yolu takip ettiğini işte o zaman anlamıştı. Meğer o ışığı giden küçük bir yol vardı ormanda. Gazel'in ormana yabancı oluşu ve gece oluşu o yolu keşfetmesini zorlaştırmıştı. Ama galiba aradığını bulmuştu. Çünkü oraya doğru her adım attığında kalbi korkuyu bırakmış tuhaf bir telaşa kapılmıştı. Niçin gidiyordu ve ne yapacaktı hiç bilmiyordu.

GECENİN AYAZI KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin