Kalbim niye üşüdü?

476 32 0
                                    


             Kapı hızlıca çalmaya devam ediyordu. Ebru esneyerek bir taraftan sabahlığını giymeye çalışıyor bir taraftan da sabah sabah alacaklı gibi kapıya dayanan kişiye kapıyı açmaya gidiyordu. Kapıya geldiğinde kapı deliğinden davetsiz misafirine baktı. Kapıdakinin kim olduğunu anlayınca hafif gülümseyerek kapıyı açtı.

           Gazel heyecandan yerinde duramıyor gibiydi. Ebru'yu görünce heyecanla ona baktı. "Evde yoksun sandım" demişti. Endişeli bir ses tonuyla. Ebru esneyerek "Bu söylediğinde ciddi misin Gazel . Saat sabahın altısı bu saatte nerede olabilirim acaba. Hem senin bu saatte burada ne işin var? Rahat yatağında olman gerekmiyor muydu?"

                   Gazel yaz ayına rağmen sabah soğuğundan üşüdüğünü belli ederek ince hırkasına biraz daha sarıldı. "Girebilir miyim?" demişti.

             "Tabi, geç içeri. Ama biraz sessiz ol bizimkiler malum uyuyorlar. Sabah sabah onları telaşlandırmayalım şimdi. Direkt benim odaya git" demişti.

             Gazel arkadaşının talimatına uyarak. Ayakkabısını hızla çıkartarak ezbere bildiği odaya doğru ilerledi.

                Ebru yatağının üzerine oturmuş yorganının pikesini üzerine çekmişti. Uyku ile uyanıklık arasında karşısında dakikalardır bir ileri bir geri giden arkadaşını izliyordu. Esneyerek elini ağzına götürmüştü. "Gazel artık bir şey anlatacak mısın? Yoksa öyle müebbet yemiş mahkumlar gibi volta atmaya devam edecek misin? Bak konu çok önemli değilse gel uyuyalım. Uyanınca daha dinç bir şekilde problemi çözeriz." Demişti.

                   Arkadaşının buna tepkisi ise bir an durup elini kalbine götürmek olmuştu. Sonra karşısında biri varmış gibi " yok olmaz, olamaz!" diyerek volta atmaya devam etmişti.

                 Ebru memnuniyetsiz bir şekilde yatağından kalktı ve Gazel'in karşısına geçti ve kollarından yakaladı. Gazel kendisini durduran kişiye şaşkın bir bakış atmıştı. "Neyin var senin? Niye bu kadar endişelisin. Hem sen evden bu saatte nasıl çıktın?" demişti.

               "Evden gelmiyorum ki?" demiş ve suçlu çocuk edasıyla gülümsemişti.

                "Ne demek evden gelmiyorum. Sen bu saate nerden geliyorsun Gazel?"

                Gazel soruyu duymamış gibi yaparak Ebrunun yatağının ucuna oturdu ve parmaklarıyla matematik problemi çözmeye çalışan çocuk gibi hesap yapmaya başladı.

               Ebru arkadaşının tuhaf hareketlerine anlam vermeye çalışıyordu.

              Gazel heyecanla ayağa kalktı. "Ebru ben çok tuhaf hissediyorum. Bana ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok. Hesaplarıma göre galiba ben bunalımdayım ve bir boşluğa düştüm bunun başka açıklaması yok. Evet kesinlikle bir boşluktayım. Hesaplarımda yanılmıyorsam ben hala o kritik zamanı atlatamadım tek açıklaması bu olabilir" demişti.

                 Ebru ise arkadaşının kendi kendine yaptığı bu konuşmadan hiçbir şey anlamamıştı. Gazel'i tekrar yatağına oturtarak onun dizlerinin önüne çökmüştü. "Gazel önce sakin ol ve bana her şeyi tane tane anlat. Kritik zaman da ne? Sen bu saatte niye evde değilsin ve en önemlisi nereden geliyorsun?"

                  Gazel gözlerini kaçırdı bir süre. Sonra da kendisine inatla bakmaya devam eden arkadaşına baktı. Derin bir nefes aldı. "İstediğim sorudan başlayabilir miyim?" diyerek sevimlilik yapmaya çalıştı ama Ebrunun öfkeli bakışları karşısında muzip gülümsemesi yarı da kalmıştı. "Tamam! Anlatacağım. Ben patronumun evinden geliyorum" demiş ve susmuştu.               "Neee!" diyerek ayağa kalkmıştı Ebru.

GECENİN AYAZI KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin