Issız yolda bir taksinin içinde evine gidiyordu. Aslında orası onun evi gibi gelmiyordu. Çünkü o eve ait hissetmiyordu. Oğlu için kaldığı o evi asla benimsememişti. Benimsemeyi de düşünmüyordu. Tek düşündüğü bir an önce bütün geçmişinden kurtulmak ve oğlu ile kendisine yepyeni güzel bir gelecek kurmaktı. Bunun için de günlerdir tek başına bir mücadele veriyordu. Ev halkından hiçbir yardım almadan kendi imkânlarıyla kendi sorunlarını çözme yoluna gitmişti. Gündüzleri oğlu ile ilgilendiği için işlerini oğlu uyuduktan sonra halletmek zorunda kalıyordu. Her ne kadar bu durum onu zorlasa da bunu yapmak zorundaydı. Çünkü son yaşananlardan sonra her an oğlunu ondan koparacaklarmış gibi bir korku taşıyordu içinde. Çünkü biliyordu ki Aras oğlunu asla ona bırakmazdı.
Oğlu için bile olsa Aras'ın bulunduğu yerde olmak artık istemiyordu. Bu yüzden de gece gündüz demeden sorunlarını halletmesi gerekiyordu. Bir de Aras'ın varlığı büyük dertti. Aynı yerde yaşıyorlardı. Bir peçenin ardına yüzünü saklamış olmasına rağmen onu görüyor onun sesini duyuyordu. Buna rağmen ona dokunamıyor sarılamıyordu. Çünkü Aras ona bir yabancı gibi davranıyordu. Bu da Aras için atan kalbine acı veriyordu. Üstelik kandırılan kendisi iken neden Aras tarafından suçlu oymuş gibi bir muamele görüyordu? Bu duruma bir türlü anlam veremiyordu. Suçlu olan Aras dı. Yıllarca ölmüş numarası yapan oydu. Ama o kara gözleri Gazele bazen öyle bir bakıyordu ki Gazel'in içini nedenini bilmediği bir suçluluk duygusu kaplıyordu.
Suçlu değildi bunu biliyordu. Ama cezayı kendisi yemişti. Sesini duyduğu gördüğü adamın yüzünü görmek yasaktı ona. Aras'ın yüzündeki o kara peçe Gazel'e gittikçe daha da acı veriyordu. Aras'ın ondan yüzünü gizlemesi Aras için çarpan kalbine ağır geliyordu. Üstelik o kadının yanında yüzünü açıyordu Aras. Bunu biliyordu Gazel. Hatta şahit olmuştu.
Sabahki manzara geldi gözünün önüne. Kahvaltı için aşağı kata inmeye hazırlandığı sırada karşı odadan bir takım sesler duymuştu. O oda bildiği kadarıyla Aras'ın çalışma odasıydı. Aras evde olduğu zamanlar vaktini o odada Alev ve Ediz ile geçiriyordu bunu biliyordu. Sesleri duymamazlıktan gelerek çekip gitmek istedi. İçindeki merak duygusu buna müsaade etmedi. O da etrafına bakındı ve kimseyi görmeyince kapısı hafif aralık olan karşı odaya sessizce ilerledi.
Kapının önüne geldiğinde Aras'ın sesini duymuştu. "Bu kadarı yeter!" demiş ve susmuştu. Sonra da o Alev denilen kadının sesini duyduğunda içten içe öfkelenmişti. O kadının hep Aras'ın yanında oluşuna katlanamıyordu. Üstelik eskisinden daha da yakın olduklarını görmek son beş yılı o kadınla geçirmiş olduğunu bilmek Gazel'in kalbini acıtıyordu. O ikisi Gazel'in gözlerine baka baka Gazel'e ihanet ediyorlardı. Bunun bir kanıtı da şu anda karşısındaydı.
"Yetmez!" dedi Alev. "Seni kararından vazgeçirene kadar da devam edeceğim" dedi.
Alev'in sözlerinden sonra Gazel daha da meraklandı ve aralık olan kapıdan içeriye bir göz attı. O sırada Aras'ın sırtı ona dönüktü. Alev de Aras'ın tam karşısında elini Aras'ın yüzüne değdirmiş ona hayran hayran bakıyordu. Gazel Aras'ı dikkatlice süzdüğünde yüzündeki peçenin sol elinde sallandığını gördü.
"O kadının yanında peçesini çıkartıyor. Demek ki senin yüzün sadece bana haram Aras!" diyerek oradan geldiği gibi aynı sessizlikte ayrıldı.
Taksicinin "Geldik hanımefendi" diye seslenmesiyle Gazel daldığı düşüncelerden uzaklaşarak taksicinin parasını verdi ve arabadan indi. Onu gören güvenlik hemen kapıyı açtı. Bellik ki artık Gazel'in varlığına alışmışlardı. "En azından artık girişte hesap vermiyorum" diyerek kendi kendine gülümseyerek eve doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romanceİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...