"Eşinizin soyadını taşımak istemiyor musunuz?" diye sordu memur.
Gazel, daha da şaşırarak "Eşim mi?" dedi.
Memur, tekrar ekranına baktı. "Aras Akarsu! Rahmetli eşinizin adı bu değil mi?" diyerek Gazel'e baktı.
Gazel, sesi titreyerek "Evet adı o. Fakat ben , o öldükten sonra evlendim" dedi içi sızlayarak. Çünkü ortada koca bir yalan vardı. Aras ölmemişti, ölmüş gibi davranmıştı ama Gazel bir başkasıyla evlenmişti. Üstelik o da başka bir yalanın konusu idi.
Gözlüklü memur konuşmada zorlanmaya başlayan kadına biraz daha dikkatlice baktı. Karşısındaki esmer güzel kadın ölen eşinin adını duyunca bir anda dengesi şaşmış gibi duruyordu. Sonra derin bir nefes alarak "Sanırım sizin aklınızı karıştırdım. En iyisi sizin anlayacağınız bir şekilde olayı özetleyeyim." Diyerek Gazel'in dikkatini kendisine çekmeyi başarmıştı. Zira Gazel önündeki kağıda bakarak çoktan uzaklara dalmıştı bile.
Gazel, önündeki kağıttan başını kaldırarak tekrar memura baktı. "Şey, evet aslında ben pek anlamadım. Ben nasıl Akarsu soyadını taşıyabilirim ki? Burada bir yanlışlık var" dedi.
Gözlüklü memur hafif tebessüm etti ve ekranını tekrar kontrol etti. Sonra Gazel'e bakışlarını çevirerek "Yanlışlık yok Gazel hanım. Siz ilk evliliğinizde eşinizden ayrılmamışsınız, sadece eşinizi kaybetmişsiniz. Yeni bir evlilik yapıp da boşanınca yine eski hanenize, yani rahmetli eşinizin hanesine döner onun soyadını kullanmaya devam edersiniz. Kanun böyle.(5490 sayılı N.H.K.H.Yönetmelik 59. Madde) Fakat siz kızlık hanenize dönmek isterseniz o da mümkün. Yani tercih sizin Gazel hanım. Eşinizin soyadını kullanmak istemezseniz sizin kaydınız baba hanenize taşınabilir." Diyerek Gazel'in yüzündeki değişen mimiklere şaşkın bir şekilde baktı. Çünkü Gazel, bir an gülümsüyor bir an hüzünleniyordu. Kendisinin bildiği bu klasik bilgi karşısındaki kadını bayağı şaşırtmış gibi duruyordu.
Gazel, şaşkınlıkla karışık gülümseyerek "Yani ben hâlâ Aras'ın eşi miyim?" diyerek sordu.
Gözlüklü memur bu defa gülmüştü. Çünkü Gazel'in merakla açılan gözlerinin içinde rahmetli eşe karşı hâlâ bitmemiş duygular görmüştü. "Yani, aslında taraflardan birinin ölmüş olması da evlilik bitim sebebidir. Fakat bu sizin aranızdaki hukuki bağı yok etmez. Bu durumda siz rahmetli eşinizin soyadını kullanmaya devam edebilirsiniz. Bu sizin yasal hakkınız. Tercih size kalmış. Eğer rahmetli eşinizin soyadını taşımak istemezseniz kendi kızlık soyadınızı da kullanabilirsiniz" diyerek karşısındaki kadının tepkisine baktı.
Gazel, başını yere eğerek bir süre düşündü. "Yani hâlâ onun karısıyım öyle mi?" diyerek soruyordu. Fakat bu defa soruyu kendisine yönlendirmişti. Aras da ölmediğine göre aralarındaki evlilik bağı devam mı ediyordu? Aras'ın karısı olmak! Bunu düşünmek bile içini kıpır kıpır etmişti. İçindeki heyecanı dışa vurarak hızlıca yönünü memura çevirdi "Yani bu durumda Aras yaşıyor olsaydı biz evli olmaya devam edecektik değil mi?" diyerek heyecanla memura bakmıştı.
Gözlüklü memur şaşkınlığını gizlemeyerek gözlüklerini gözlerine daha da yaklaştırarak Gazel'i süzdü bir süre. Karşısındaki kadının normal olmadığını bile düşündü bir an. "Yani Gazel hanım dediğiniz şey imkansız değil mi? Yani kayıtlarımıza göre eşiniz ölmüş görünüyor. Yaşıyor olma olasılığı farklı bir durum. Onunla ilgili süreçler daha değişik. Siz eşinizin yaşadığını mı düşünüyorsunuz?" diyerek sordu.
Gazel, o an duraksadı. Düşünmüyordu, biliyordu. O yaşıyordu. Kendi gözleriyle görmüştü. Fakat en son gördüğü hali Aras'tan geriye bir şey kalmadığının kanıtı idi. O hali ile yaşıyor denilemezdi doğrusu. Sonra içi sızlayarak "Şey aslında yaşadığını düşünmüyorum." Dedi derin bir nefes aldı. O yaşıyor diyemezdi . "Sadece merak ettim. Saçma bir meraktı kusura bakmayın. Sizi meşgul ettim. Pasaport işlemlerine devam edelim." Diyerek önündeki kağıdı imzalayarak memura uzattı.
Gözlüklü memur kağıdı alarak bir kağıda bir de Gazel'e baktı. "Bu durumda rahmetli eşinizin soyadını kullanmak istiyorsunuz değil mi?" dedi.
Gazel, karşı koltukta oturan oğluna bakarak "Evet!" dedi. Sonra oğlunu göstererek "Yani oğlumla aynı soyadını taşımayı tercih ederim. Akarsu! Gazel Akarsu" diyerek gerekçe olarak oğlunu gösterdi. Aslında oğlu ile aynı soyadını taşımak istiyordu fakat asıl gerekçe farklı idi ve bunu bir nüfus memuruna açıklayamazdı.
Memur daha fazla soru sormadan işlemlerini tamamlayarak Gazel ile oğlunu yolcu etti. Onlar daireden çıkarken arkalarından bir süre baktı. Her gün birbirinden tuhaf insanlarla karşılaşıyor bazen de o insanlar sinirlerini hoplatırdı ama, Gazel gibi değişiği ile de ilk defa karşılaşmıştı. Bir kadın nasıl ölmüş kocasına hâlâ aşık olabilirdi? Üstelik bu aşk saplantı haline gelmiş gibi duruyordu. Çünkü ölmüş adamın yaşamasını isteyecek kadar hem de. Anne-oğul görüş mesafesinden çıkınca memur işine döndü ve ilginç olmayan başka bir vatandaşın işlemini yapmaya koyuldu.
Gazel, binadan çıktıktan sonra derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Öğrendiği yeni bilgiler aklını allak bullak etmişti. Yine Gazel Akarsu olmuştu fakat bu defa mutluluktan öte tuhaf bir duygu halindeydi ve bu duyguyu tanımlayamıyordu. Sonra oğlunun elini biraz daha sıkarak annesi nereye götürürse oraya sürüklenen Ayaz, biraz mızmızlanarak annesine itaat etti ve kendisini merdivenlerden indirmeye çalışan annesine ayak uydurmaya çalıştı. Gazel, o kadar çok dalgındı ki oğlunun bacak boyunu aşan merdivenlerden inemeyeceğini o an akıl edemiyordu. Bu duruma isyan edercesine Ayaz ağlayarak annesinin dikkatini çekmeye başarmıştı. Çünkü annesi aniden durarak oğluna dikkatlice bakmıştı. Sonra fark ettiği gerçeğe şaşırarak oğlunu kucağına aldı. Sonra da merdivenleri usul usul indi.
Kaldırıma ayak basar basmaz önlerinde duran siyah arabayı umursamadan en yakın durağa yürümeye devam edecekti ki siyah arabanın kapısı aniden açılmaya başladı ve Gazel ister istemez yönünü arabaya çevirdi. Siyah arabanın kapısı sonuna kadar açılınca içinden telaşla birisi indi ve Gazel inen kişiye dikkatlice baktı. Onun ne işi vardı burada ve Gazel'in burada olduğunu nereden biliyordu?
Sen! Senin ne işin var burada?" dedi ve karşısındaki telaşlı kadından cevap bekledi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romantizmİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...