Aynadaki beyazlar içindeki görüntüsünü izledi bir süre. Yüreği bir kuş kanadı gibi pır pır çarpıyordu. Hayla bulunduğu bu duruma inanamıyordu. Seviyordu, hemde tarifini kendisinin bile yapamayacağı bir aşkla seviyordu. Üstelik sevdiği insanla evleniyordu. Duvağının ucunu itinayla düzeltti. Elini kalbine götürdü heyecandan kalbi atmayı bırakacak duracak diye çok korkuyordu. Mutluluğuna gölge düşsün istemiyordu bu defa. Gelmişti sonuna işte kendi masalının mutlu sonunu yaşıyordu. Hani derlerdi ya masalların sonunda; evlendiler, sonsuza kadar mutlu oldular. Bu cümleye o kadar çok inanmak istiyordu ki; kendi masalının mutlu sonunun ölünceye kadar sürmesini istiyordu. Kapının çalınmasıyla birlikte yönünü kapıya çevirdi. Eli kalbinde gözleri kapıda heyecanla beklemeye başladı.
İçeri giren kadını görünce gülen gözleri bir an buğulanmıştı. Çünkü gelen Aras değildi. Kadın "gelebilir miyim?" diyerek gelin odasının ortasına doğru usulca yürümeye başladı. Gazel bakışları ile kadını takip etti bir süre. Bu yabancı kadının odasında ne işi vardı? Bir yandan kadının usulca kendisine doğru gelişini takip ediyor bir yandan da o kadını nerede gördüğünü hatırlamaya çalışıyordu.
Kadın tam karşısına geçti ve Gazel'in meraklı bakışlarına aldırmadan konuşmaya başladı. "Kusura bakma gelin kızım. Seni rahatsız etmek istemezdim. Beni hatırladın mı?" diyerek soru soran bakışlarını Gazel'in gözlerine dikmişti.
"Yani sizi bir yerlerde gördüm ama kim olduğunuzu çıkaramadım. Kimsiniz?" demişti.
Ama kadın cevap vermek yerine Gazel'i süzmeye başlamıştı. Gözleri bir an doldu sonra kendini toparlamaya çalışarak "Aslında bir yabancı ama bir o kadarda değil. Sen beni hatırlamamış olabilirsin ama ben oğlunun anne katili olmasını engelleyen kızı görür görmez tanıdım" demişti.
Gazel bir an sendeledi. Yanlış duymamıştı değil mi? Bu kadın o kadındı. "Siz yani siz Aras'ın annesi olduğunuzu iddia etmiştiniz. Siz o kumral kadınsınız. Aras'ın ..." demiş ve devamını getirememişti.
"İddia değil kızım hakikat. Biliyorum bana inanmayacaksın belli ki Aras sana bizden bahsetmemiş. Bahsetmemekte de haklı. Kızmıyorum ona kızamıyorum. Ben ona kızmayı çok eskiden bıraktım. Aslında hak veriyorum ama yine de anne yüreği işte o benim varlığımı inkar etse de ben onun evladım olduğunu unutamıyorum" demiş ve gözlerindeki bir kaç damlayı elinin tersi ile silmişti.
Gazel, duydukları karşısında daha fazla ayakta kalamayacağını anlamış ve yan tarafındaki sandalyeye öylece kendini bırakmıştı. Aras neden ondan annesini gizlemişti ki? Hatta karşısındaki kadını onun odasına izinsiz soktuğu için onu yanından bile kovmuştu. Benim ailem yok diyen adamın annesi olduğunu iddia eden kadın kanlı canlı karşısında duruyordu. "Bakın hanımefendi gerçekten kimsiniz ve burada ne işiniz var bilemiyorum ama bugün benim düğün günüm bu mutlu günümü mahvetmenize izin veremem. Aras bana sizden bahsetmedi doğru ama bu durumu sorgulamanın ne yeri ne de zamanı şu anda. Ben ona güveniyorum ve eğer sizi bilmem gerektiğini hissetseydi sizi bana anlatırdı. Şimdi buraya gelip olay çıkarmanız Aras'ın yalancı bir insan olduğunu göstermeye çalışmanız çok saçma. Lütfen odamı terk edin. Aras gelmeden gidin buradan" diyerek kapıyı işaret etmişti.
Kadın ise gitmek yerine ağlamaya başlamıştı. "Ben seni huzursuz etmeye gelmedim affet beni. Ben sadece oğlumun sevdiği kadını görmek istedim. Oğlum evleniyor kendisine bir aile kuruyor o ailenin diğer yarısını görmek istedim. Ona gidemem ona sana baktığım gibi yakından bakamam. Mutluluğuna ortak olamam ama onun mutlu olduğunu kendi gözlerimle görmeden de buradan gidemem. Bu yüzden sana geldim. Güzel gelinim! Oğlumu çok ama çok mutlu et, onu çok sev ve onu asla terk etme demeye geldim. Vakitsiz geldim biliyorum bunun içinde affet beni!" diyerek yönünü kapıya doğru çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romanceİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...