Yıldızların Altında

382 28 0
                                    


    Erhan öfkeli bir şekilde karşısındaki adama derdini anlatıyordu. "Olacak iş mi bu Cellat Arif, daha dünkü mafyalar ayağımıza dolaşıyor oldu. O Aras denilen mafya bozuntusunun işini bitirmemde yardım edeceksin" diyerek odayı inletmişti.

Beyaz saçlarını karıştırdı atmışların ortasında olan adam ve yakınındaki koltuğa kuruldu. Karşısındaki öfkeli adama karşılık o gayet sakindi. "Neden bunu yapayım Erhan" diyerek sakin bir şekilde sordu. Zaten çok nadir sinirlenen bir adamdı kendisi.

Erhan öfkeli gözlerini beyaz saçlı adama dikti. "Çünkü ben öyle istiyorum. Size bu zamana kadar çok yararım dokundu. Bunların bir karşılığı olmalı. Benim için bu karşılık o Aras denen adamın kellesi" diyerek Arif'in yanına oturmuştu.

Arif önündeki kahveden bir yudum aldı ve bir süre fincan ile oyalandı. "Bu olayda sen suçlusun Erhan. Beyaz zehir işine bulaşmayacaktın. Aras seni uyarmış. Bile bile senin damarına basmaz o. Aranızdaki geçen her şeyden haberim var. Ben sana bu konuda yardım etmeyeceğim." Diyerek fincanından bir yudum aldı ve tekrar masaya geri bıraktı.

"Bu karanlık dünyada herkes temiz bir ben mi pisliğim. Siz de başka yollardan para kazanıyorsunuz. Beyaz zehrin diğerlerinden hiçbir farkı yok. Bana daha gerekçeli bir bahane sunman lazım. Üstelik direkt bana yardım etme. Bana o kıymetli adamının numarasını ver yeter" demişti.

Cellat Arif diye alemde nam salan beyaz saçlı adam kaşlarını karartarak Erhan'ı süzdü biraz. Sonra da için için güldü. "Haklısın hepimiz kirliyiz ama senin yaptığın daha da kirli bir iş. Ne ben ne de çevremdekiler o işe asla bulaşmadılar. Ayrıca senin o dünkü mafya dediğin adam ise bu zehirle herkesten çok mücadele etti. O bu konuda asla taviz vermez. Uğrunda ailesini kaybetme noktasına gelmiş olsa bile yine de vazgeçmez. Bırak aranızı bulayım ve bu iş burada kapansın" demişti.

Erhan sinirli bir şekilde gülümsedi. "Bak sen şu dünkü mafyaya koskoca Cellat Arif bile çekiniyor olmuş ondan. Daha düne kadar kimse adını bilmiyordu onun. Bir anda Amerika dan geldi ve başımıza mafya kesildi. Bir de arkasına devlet desteği almış vekil olmuş. Ama o sizin korktuğunuz yeni yetmenin ben inine girdim. Kendi ellerimle sofrasına zehir yerleştirdim. İşte bu kadar basit bir adam o" demişti.

"Madem basit bir adam niye bana geldin?" demişti. Gözlerinin mavisi iyice koyulaşmaya başlamıştı.

" Onun yüzünden oğlum ölümlerden döndü. Bu yüzden doğrudan ona bulaşmak istemiyorum. Ama o adamın da yaşamasını istemiyorum" diyerek öfkeli bir şekilde ayağa kalktı. "Senden çok bir şey istemiyorum. Bana şu meşhur tetikçini ödünç ver yeter. Hani şu Gecenin Ayazı'mıydı ne? Ücreti ne ise fazlasıyla ödeyeceğim. Kendisini bilmem ama adını çok duydum. Elinden kimse kurtulamamış bu zamana kadar" demişti.

Cellat Arif o anda kendini tutamadı ve büyük bir kahkaha attı. Sonra yine kahvesini içmeye koyuldu. En son yudumunu aldıktan sonra kahve fincanını ters çevirdi. Onun da eğlencesi kahve falı baktırmaktı. "O kıymetlidir Erhan. Onu ben ilmik ilmik işledim ve yetiştirdim. Herkese vermem onu. Ayrıca onunla tanışmayı isteyeceğini zannetmiyorum. Onu tanırsan ölürsün çünkü" demişti.

Erhan kaşlarını karartı bir süre düşündü. "Ne demek istiyorsun? O paralı bir tetikçi sadece. Onun bu alemde ne hükmü olabilir?" demişti.

"O tetikçi değil Erhan. O cellat Arif'in yetiştirdiği bir ölüm meleği. Ayrıca onun senin için tetikçi olmak isteyeceğini zannetmiyorum. Sen beni dinle ve Aras ile arandaki sorunu çözelim. Gecenin Ayazı da bana kalsın."

"Onunla aramızdaki sorun çözülmez Arif. Bir kere benim kovanıma çomağını soktu. Onu öldürmeden bırakmam" demişti.

"O da emin ol senin için aynı duyguları besliyor. Adamın karısını öldürmeye kalkışmışsın. Dua etki şu anda hayatta. Yoksa seninle oturup karşılıklı kahve içemezdik" demişti.

GECENİN AYAZI KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin