Büyük gün gelmişti sonunda. Gazel'in hayatının yeni dönüm noktası tam da o gündü. Hayatındaki değişimleri yavaş yavaş hazmetmeye çalışırken kader onun hazmetmesini beklemeden bir anda başka bir dünyanın kapısını aralamıştı ve o bundan habersiz oğlunun yanında mışıl mışıl uyuyordu. Evindeki son gecesini oğlunun yanında geçirmek istemişti. Onun kokusunu duyarak uyuyabilmişti çünkü.
O oğlu ile uyumaya devam ederken evin diğer sakinleri büyük gün için çoktan uyanmış üzerilerine düşen görevleri yerine getirmeye başlamışlardı bile. Gazel her ne kadar sade bir nikahla evlenmeyi istese de Yaman itiraz etmiş en azından küçük bir kutlama ile mutluluklarını taçlandırmak istediğini dile getirmişti. Gazel de itiraz edememişti. Zaten ölmüş kocasının evinden gelin çıkmak yeterince zordu onun için. Madem geçmişini ardında bırakıp yeni bir hayata başlamaya cesaret etmişti. Gece ile Ayaz'ın hikayesi başladığı yerde bitmeli ve Gazel artık arkasına bakmadan geleceğine doğru gitmeliydi.
Leman hanım sanki kendi kızını evlendiriyormuş gibi telaşla çalışanlara emir yağdırıp duruyor hazırlıkların yetişemeyeceği korkusuyla eli ayağına dolaşıyordu. "Aman evladım o süsleri oraya değil şöminenin yanına koyacaksın " diye genç çalışanı fırçalarken Duru annesinin yanına gülümseyerek gelmişti.
"Günaydın anne." Diyerek yanağını öpmüştü.
"Günaydın kızım. Yetişmeyecek işte, yetişmeyecek... Aman oğlum önüne bak görmüyor musun duvarı?"
Duru annesini omuzlarından tutarak kendisine çevirdi. "Sakin ol anne. Merak etme her şey yetişir. Kendini bu kadar yorma. Günlerdir hazırlanıyorsun bu işe. Artık rahatla büyük güne hazırız biz" diyerek onu koltuğa oturttu.
"Nasıl hazırız kızım. Bir sürü eksik var. Yemekler hazır değil, servis için elemanlar gelmedi. Daha nikah masası bile süslenmedi. Birazda davetliler de gelir. Sen bana sakin ol diyorsun. Bırak beni de işime bakayım" demişti.
Duru annesine gülümseyerek. "Anne saat sabahın sekizi. Daha bir sürü zamanımız var. Sen önce bir sakinleş ben sana yardım edeceğim söz." Demişti.
"Boşuna uğraşma abla. Beni 4 de ayağa dikti. Neymiş efendim terzideki elbiseler alınacakmış. Adamı sabah namazına kaldırdım resmen. Verdiğim paranın miktarına sevinmese sabah sabah kesin öldürürdü beni" demişti Deniz. Telefondan başını kaldırarak.
Duru şaşkınlığını gizlemeden "Anne inanamıyorum sana!"
Leman hanım sitem eden oğluna ters ters bakarak "Sen de oğlum küçücük şeyi büyütmeye meraklısın. Sanki bir işin ucundan tuttuğun var. Bir elbise getirmek suç oldu" diyerek paylamıştı.
Deniz, annesine kaşlarını karartarak baktı "Kusura bakma anne senin kadar anlayışlı olamayacağım. Abimin karısı başkası ile evlenirken onun düğününde hizmet edemeyeceğim" diyerek elindeki telefonu fırlatmış ve salondan hızlıca uzaklaşmıştı.
Duru ile annesi arkasından şaşkın baktılar bir süre. Leman hanımın gözleri dolmuştu o an. Deniz'e kızamadı ama Gazel de onun için kıymetli idi. O istemez miydi oğlu hayatta olsun Gazel ile mutlu mesut yaşasın kendisine da sadece torunlarını sevmek kalsın. Ama ölüm oğlunu kavuşamadan almıştı ondan. "Zamane çocukları her şeyin en doğrusunu kendileri bilirmiş gibi konuşmazlar mı?" diyerek yanağından süzülen birkaç damlayı elinin tersi ile silmişti.
Duru da annesine sıkıca sarılmış " Onu da anla anne. Erkeklerin zihinleri biz kadınlar gibi çalışmaz biliyorsun. Zamanla kabullenecektir sen merak etme. Hadi biz kahvaltı edelim. Bu gidişle sen tören bitene kadar yemek yemeği bile unutursun" diyerek yanağına küçük bir öpücük kondurmuş annesini kolundan tutarak onu zorla mutfağa doğru sürüklemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AYAZI KALBİM
Romanceİhanete uğrayan her kadın söyler bu sözü "Bunu bana nasıl yaptın?". Bu sözü genç kadında söylemişti. O adam ne demişti peki "sarhoştum!" Büyük aşkı bir içki şişesiyle unutulmuştu. Genç kızda unutmak istedi bütün her şeyi. Yüreğindeki yangını söndürm...