7.BÖLÜM

11K 475 26
                                    


Birkaç yıl önceki görüntüler, zihnimde anbean canlanırken yapbozun çoğu parçasını bir anda yerleştirmiş gibiydim. Toprak yanıma geldiğinde, istemsizce kollarına tutundum. Açlıktan mıydı, içinde bulunduğum durumu çözümlemekten miydi, babamı görmüş olmaktan mıydı bilmiyordum ama tutunmasam yere düşecektim. ''Beni neden kaçırdığını biliyorum.'' dedim, hızlıca Toprak'a bakarak. Bakışları etrafı kolaçan ettikten sonra bana döndü. Hemen arkamdaki televizyona baktığında kaşları çatılmıştı, tekrardan televizyona döndüğümde haberin hâlâ yayında olduğunu gördüm. Tekrardan ona döndüm. ''Geçmişi hatırlıyorum, annemle babamın ettiği kavgaların sebebi sendin.''

''Tamam, gel konuşacağız bunları.'' Sesi gergindi. Onun kollarındaki ellerimi çektiğimde, o benim kollarımı tuttu. ''Gidelim şimdi, dikkat çekiyoruz.'' Etrafıma baktım, birkaç insanın bakışları üzerimizdeydi. Televizyondaki fotoğrafımla beni eşleştirmeye çalışıyor olabilirlerdi. Toprak, hızlı adımlarla çıkışa doğru yürürken, ben de peşinden koşmak zorunda kalmıştım. Arabaya binene kadar hiç konuşmamıştık ama en sonunda sessizliği bozmak istedim.

''Üzgünüm.'' demiştim, yutkunurken. Ona bakıp cevap beklemiştim ama sadece arabayı çalıştırmaya odaklanmıştı. Bakışları dümdüzdü ve ileriyi hedef alıyordu. ''Babamın yaptıkları için gerçekten üzgünüm.'' diye devam ettim, bu konuya girmek istiyordum. Eksik parçalar vardı, konuşmalıydık.

''Bekle, Şirin.'' dedi, kaşları çatıktı hâlâ. Bana ilk defa adımla seslenmiş olması tuhaf geldi ama şaşırmadım sonuçta kaçırdığı kızın adını bilmesi normal bir şeydi. ''Restoranda bir adam var, seni tanıdı galiba.'' Başını benim olduğum cama doğru eğip lokantanın camına baktı. Birkaç saniyelik gözlemlemesinden ardından arabayı çalıştırıp hızla sürmeye başladı. İkimiz de sessizdik.

''Birkaç yıl öncesini hatırlıyorum.' diye mırıldandım, sessizliği yararak. ''Ama tam olarak hangi yıl olduğunu hatırlamıyorum.'' Bakışları bana döndü ama uzun sürmemişti. Tekrar yola dönerken ''Üç yıl oldu.'' dedi, keskin bir tonlamayla.

Yani on altı yaşındaydım ve lise ikiye gidiyordum. Bu olaydan kaynaklı, evde hiç bitmeyen kavgalar vardı ve ders notlarımın en düşük olduğu seneydi. Hatırlamıştım. Toprak'ın bana neden tanıdık geldiğini de anlamıştım, onun yüzünü bir kere görmüştüm on altı yaşımda. Bir kere görmüş olduğum yüzün yıllar sonra tanıdık hissettirmesi garipti ama olmuştu işte. Toprak, bir zamanlar babamla iş yapıyordu. Yani, babam Toprak'ın babasıyla iş yapıyordu ama Toprak da işin içinde sayılırdı. Hatırladığım şeyler sınırlı ama yine de metnin ana fikrini oluşturan temel bilgilerdi.

Babam, Toprak'ın babasıyla beraber iş yaptıkları bir adamın, bir çanta dolusu parasını çalıp suçu da Toprak'ın üzerine atmıştı. Hızla nefes alıp vermeye başladım, bunlar korkunç şeylerdi. İnsanın hayatını mahvedecek tür bir suçlamaydı. Öyle de olmuştu. Evin önünde durduğumuzda düşüncelerime takılmıştım, o yüzden Toprak arabadan inip dışarıdan bana bakana kadar inmedim.

Arabadan inip eve yürürken adımlarım gergindi. Kapının önüne geldiğimizde pervaza yaslanıp Toprak'ın kapıyı açmasını bekledim. Bir elinde poşetler vardı. Diğer eliyle anahtarı kurcaladı. Üç tane anahtarın içinden doğrusunu tek seferde bulup kapıyı açtı ve içeri girdik. Biri arabanın anahtarı, diğeri de anlaşıldığı üzere evinkiydi ama diğerini bilmiyordum. Kurcalamadan evin içine doğru adımladım.

Koltuğun önüne dikildiğimde, Toprak'a döndüm. Portmantonun önüne ağır ağır, anahtarları bıraktı. Poşetleri bırakıp bana doğru yürümeye başladı. Yorgun gözüküyordu, kaşları çatıktı. Aklından kaç fikir geçiyordu kim bilir şu anda? Bu yorgun görüntüsünün zihinsel olduğunu anlamak zor olmamıştı benim için.

AŞK KUYTUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin