Ara bölümdür, kısa olduğuna takılmayın. Akşam devamı gelecek.
"Seni, seni seviyorum Asya"
Ela gözleri tıpkı o geceki gibi ateş sarılığına çalarken, kalbimde derin bir çukur oluştu. Neyi koymalıydım oraya? Kendimi mi? Kaya'yı mı ya da ikimizi?
Beni sevdiğini söylediğinde, sol yanağındaki derinlik yine ortaya çıktı. Gülüşü bir mızrak gibi derinliğinden parıldayarak çıkmış, kalbimde ki çukura saplanmıştı, işte şimdi doldurmuştum orayı... Taşmıştı, taşıyamayacağım kadar heyecan vericiydi ve en önemlisi gerçekti.
Kalbim kasılmaya devam ederken, boğazımda ki düğüm genişleyerek, adeta bir yumak haline büründü. Yutkunmasam boğulacaktım, yutkunsam aort damarım yırtılacaktı sanki...
Öfkem, nefretim bir anda silinip gitmişti. Sahi neden nefret etmiştim ki ya da neden kızamıyordum artık? Ağaçlar kalem olsa, denizler mürekkep, yazabilir miydi nedenini? İçimdeki çukur dolup taşmış, buharı göz pınarlarıma doluşmuştu. Ağlıyor muydum ama neden?Burnuma küçük bir buse kondurarak devam etti.
"Her şeyi unut tamam mı? Sana söylediğim her şeyi unut. Ben, ben gerçek bir evlilik istiyorum."
Şaşkındım, yanaklarıma süzülen yaşlara dokunarak, bir kez daha dudaklarıma eğildi. Bu sefer ki öpücük, bir önce ki gibi tutku dolu değildi fakat şefkatin sıcaklığı kadar güven vericiydi.
Güven ve ihtiras. İkisinin var olduğu yerde, karşı koymanın ne denli yararı olabilirdi ki ? Kalp söz dinlese, çarpmaktan vazgeçerdi...
Cevap beklercesine gözlerime baktığında, dilim tutulmuştu. Kalbimi göstererek konuşamadığımı belirttim.
Kalbim, bahanemdi. Belki de cevabımın ta kendisi...
Sağ elini sol yanıma koyduğunda, gözlerimi kapatarak kokusunu içime çektim. İçimde bir yerlerde, tanımadığım bir ses, ismini zikrederek haykırıyordu. Korkuyordum, aşk gözümü korkutuyordu. İçimde ki haykırışlar kesilmezse, kör de edecekti.
"Ağlama" dedi, nefesi yine tenime çarpmıştı. Gözlerimi açarak yüzüne dokundum.
"Mutluyum" diye fısıldadım, mutluydum.
"Bunu hak ediyoruz sevgilim" diye mırıldandığında, kalbimin derinliklerinde ki mızrak, içime daha da derinden saplandı. Muhtaçtım ona. Bir katilin damara sapladığı bıçağın, tampon görevi görmesi gibiydi; çekip çıkarsam, boğazıma kadar kana boğulacaktım.
Silahımda oydu, ilacım da...
"Sana aşığım" dedim parmaklarımı dokunmayı arzuladığım kirpiklerine götürerek.
Benimdi, bana aitti, bunu tüm benliğimle kabul ediyordum. Dudaklarını kıvırdığında, yanağında beliren çukura usulca uzandım. Bana aitti en güzel yeri bile, artık bana aitti.. Küçük bir öpücük bırakarak kulağına eğildim.
"Sevgilim, seni çok seviyorum."
Ellerini saçlarıma götürüp yüzüme eğildi. Gözlerini kapatıp dudaklarımı emmeye başladı. Nemli kirpiklerim, sakallarını okşuyordu. Kollarımı uzatıp boynuna dolayarak, öpücüklerine karşılık verdim. Şuan zamanın sonsuza dek donmasını isteyebilirdim. Doyamıyordum ona, bedenim alev alev yanıyordu. Benim oluşunu başkalarına değil, kendime kanıtlarcasına dudaklarını deli gibi emmeye devam ettim. Parmaklarını, saçlarımdan geçirerek, ıslak yüzüme ard ardına öpücükler kondurup kulağıma eğildi.
"Benimsin, benim kadım."
Onu öpmekten yorulmayan, arsız dudaklarımı aralayarak fısıldadım.
"Sen de benimsin"
Yüzünü avuçlarımın içine alarak adeta bir alev topuna dönüşen gözlerine baktım.
"Benim erkeğim."
Alnında ki damarlar dolgunlaşıp, ben buradayım diye haykırıyordu. Güçlü kollarını kocaman açarak beni kendine dolayıp sıkıca sarıldı. Dudaklarıma yöneldiğinde, kullanacak nefesim kalmamıştı. Beni delirmişçesine öpüyordu, sıcacık dudakları, dudaklarımın arasından kayarken, işittiğim haykırışa aldırış etmiyor, karşılık vermeye devam ediyordum.
"Hayırr, Hayırrrr, Hayırrr!"
Kaya'nın telefonun çalmasıyla onu usulca kendimden ittim. Öksürüyordum, nefesim kesilmişti ve bedenim titriyordu. Kaya telefonunu kulağına götürürken başımı haykırışların yükseldiği yöne çevirdim.
Neriman dizlerinin üzerine çökmüş ağlıyordu.Onun varlığını bile unutmuştum...
Kaya'nın eline uzanarak, elini sıkıca tuttum. Bırakmaya niyetim yoktu.
Neriman gözlerini sıkıca kapatıp, bağırarak ağlamaya başladığında, Gülşen halam, irkilerek telefonunu kapatıp ona doğru koşmaya başladı.
Fethedilemeyen şehrin, amacına ulaşamamış yaralı askerleri gibiydi haykırışları.Benim olanı, benden alamamıştı. Kazanayım derken, çok şey kaybetmişti.Kanlı ve ıssız savaş meydanında, tek başına kalmış bir komutan gibi, kimsesiz ve çaresizdi. Çığlıkları pes edişinin ilanıydı...
Kaya telefonu kapatıp bana seslendiğinde, Gülşen halam Nerimanın asfaltla buluşan bedenini, kaldırmaya çalışıyordu. Kaya'nın "Sevgilim" demesiyle başımı tekrar ona çevirdim.Sanki bana değilde, başkasına hitap ediyordu,alışkın değildim. Güzel bir rüya gibiydi her şey, gerçek oluşuna inanamıyordum...
"Ne oldu sevgilim?" dedim. Sevgilim..
Bir saat önce koca'nın kelimesini kullandığı için öfkelendiğim adama, şimdi sevgilim diye sesleniyordum.
Garipti,Gariptik...
İsmi kalbimde zikredilirken artık adı değil, sevgi dolu sözcükler dökülecekti dudaklarımdan. Kaya başını Neriman'a çevirdiğinde, elimi daha da sıkıca tuttu. Tekrar yüzüme döndüğünde, dudaklarını araladı. Stresli görünmüştü gözüme ya da ben öyle anlamıştım.
"Gitmemiz lazım" dedi gözlerime bakarak.
"Neden?" dedim, yüzü kızarmaya başlamıştı.
"Şeyy" dedi, korkutuyordu.
"Söyle?" dedim merakla. Gözlerini asfalta çevirerek devam etti.
"Herkes öpüşmemizi görmüş."
![](https://img.wattpad.com/cover/218217965-288-k159952.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fenomen Kocam (Düzenleniyor)
Novela Juvenilİlk bölümde tanıtım videosu mevcuttur. ERGEN KİTABI DEĞİL. (sürükleyici) Asya, gardiyanına sevimli gözükmeye çalışan Bir mahkum gibi Kayaya yaklaşırken; Kaya, endişelerinin prangalar ile bedenini ele geçirdiğini düşünen lakin Asyayı tanıdıkça ru...