31.Bölüm: Vedaya Hazır Ol

974 881 88
                                    

31.Bölüm:"Gel benimle sevgilim, tut ellerimden sahilin kenarlarında. Fısıltıların eşliğinde uçsun kuşlar. Rüzgar sarsın bedenimizi. Bulutlar esir alsın güneşi. Bir kağıt çıkar ellerinle, sıradan bir kalem. Ve dök içinden geçen binlerce cümleyi. Dök sevgilim, dök ki parlayabilsin yıldızın. Ortaya çıksın henüz varlığından bile haberdar olmadığın ruhun. Yazdığın her kelimenin bir anımızla birleşmesi dileğiyle. Seni seviyorum..."



Sade bir sessizlik sarmış etrafımı, özlem duyduğum müziğe bile gerek kalmamışlık hissi var üzerimde. Akan kanımın sesiyle susturulmuş düşüncelerimin baskın yanı. Öyleyse titrek bedenime nefes aldırabilir mi varlığın? Yoksa her hayalin sonunda düştüğüm boşluk olmak için mi yaratılacaksın? Söylesene sevgilim, sadece bir anlığına da olsa göremez misin gözlerime baktığında kırılan umutları? Sen gördüğünü zannederken gerçeklik denen perde açılmayacak kadar bütünleşmiş düşüncelerinle.

Senin için hikayeyi tekrar tekrar başa almak anlamsızdır, çünkü kendini değiştirmeyen zihin hep aynı sonları doğuran bir filmden ibarettir. Ben gidiyorum, çünkü bazı şeyler senin aksine daima gelmemi bekliyor.

O kadar güzel bir yerdeyim ki, hayal kurmak için beklediğim gecelere, umutsuzlukla uyandığım sabahlardan özür dilerim. Her anımı burada yaşamak isteyeceğim kadar özel bir evrene hapsedilmişim gibi hissediyorum. Bu büyülü orman daima beni kendine çekmek için oyunlar oynuyor. Etraftan gelen su sesi yakınlarda bir dere olduğunu anımsatırken ağaçlarda yeşeren yapraklar ressamda merak hissi uyandırıyor. Keşke onlarca yeteneğim olsaydı diyorum, sesim güzel olabilirdi, bir düşünür olabilirdim, belki bir piyanist ya da ressam. Belki de sadece bir olguda hepsini kullanabilirdim. Sesli düşündüğüm manzarayı piyanonun tuşlarına çizmekten zevk alırdım. Hayalleri yaşamak gerçekten olmasını gerektirmiyor. Düşüncelerin içerisinde verdiğim savaşla beraber, Can dakikalar önce söylediğim sözün hislerini tadıyordu. Mutluluğu gözlerine yansımış bir ruha yaşam sevgisini aşılamak daima yapmak istediğim ve işe yarayacağından emin olduğum bir şeydi.

Saatin kaç olduğundan habersiz, geleceğin beni nasıl beklediğini bilmeden, bütün kaygılarımı, umutlarımı bir kenara koyup sadece o ana odaklandım. Ve yemin edebilirim ki bir tek ben varmışım gibi hissettim dünyada. Ya da dünya bana öyle hissettirmek için ruhunun bir tutamını üfledi ruhuma...

Düşüncelerimi Can'ın sesiyle kıstım.

"Hala özel olduğunu düşünmeden edemiyorum."

"Belki de özel kavramına uydurmuştur beni zaman."

"Denemek isteyeceğin bütün ihtimallerin sonunda değerli olduğunu anlayacaksan, birkaç yıl sessizliğin içinde kaybolmaya onay verebilirim." Dediğinde hafifçe gülümseyip cevap verdim.

"Bu kalabalığın içinde sessiz kalmak, yalnız hissettirebilir."

"Değişen bir şey yok ki."

"Neden?" diyerek merakıma engel olamadım.

"Bir müddet sonra konuşsan bile umursamayan insanlarla bir arada kalmak, bilinmeyen bir ormanda kalmaktan daha acı veriyor, en azından bir çiçek bile vesile olabiliyor bulunmaya."

"Ama bile diye hitap ettiğin çiçek kırılmamak için direnmiş midir toprağına?"

"Bile diye hitap ettiğim çiçek, ruhumu bildiğinden alınmaz kelimelerin gereksiz anlamlarına."

"Öyleyse rahat olmalı için." dedikten saniyeler sonra kısık sesini yükselterek cevap verdi.

"Rahatlığın tanımını bilmez ki içim."

Bulutların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin