40.Bölüm:"Başlanılan her iş bittiğinde kısa da olsa insanı boşlukta bırakıyormuş. Bitmesini istemediğim bir hikayenin yan karakteri olmaktan utanmıyorum artık. Şimdi hayalimin bir parçası ilişecek kalbine, hisset zihninde beni. Sevmesen de bir kez olsun saygı duy yokluğuma. Çünkü bu sessizlik uzun sürmeyecek..."
Elleri ellerimi sardığında bilmediğim bir dansın ortasında buldum kendimi. Fazlasıyla güzeldi, inkar edemezdim. Başımı omzuna yaslayıp bir kez daha kapattım gözlerimi. Neler geçti başımızdan, neler geçecek? O ilk gün. Unutmak istemediğim, içimi kıpır kıpır eden an. Ayrılıklar acılar...Şimdi bu dünyayı değiştirmek adına düşüncelere sahip olan kız, sessizce evlendi. Kendi dünyasını kurtarmayı başardı, acı dolu kahkahaları sadece tebessüm oluşturuyor. Korktuğu karanlığı başkasıyla paylaşıyor. En güzel gününde dağınık da olsa saçları kendini prenses sanıyor. O kız aynaya bakmaktan artık korkmuyor. Fark ettin mi? Hepimizin içinde bir tutam o kızdan var...
Belimi sıkıca tutuyordu, şarkı bitti. Tolga gitmemiz gerektiğini söylese de kollarından çıkmak istemiyordum. Can belimi serbest bırakıp elimden tuttu. Gelinlik yüzünden zor da olsa yürümeyi başarmıştım. Ayakkabılar ayağımı kanatmıştı, ama biliyorum hepsi geçecekti. Bir fısıltı bizi kendimize getirmeye yetebilirdi. Merdivenleri yavaşça indik. Bahçeye çıktığımızda esen rüzgar beni değil, bu sefer bizi sarmalamıştı. Aynı olduğumuzu düşünüyordum, bedenlerimizin farklı olması dışında. Hafifçe tebessüm ettim. Düşüncelerimin sesi artık dinmişti.
Yavaşça arabaya ilerledik. Tolga ön koltuğa binerken Can arka tarafa benim yanımda oturmuştu. Gelinlik yüzünden biraz zor sığsak da sorun çıkmamıştı. Araba çalıştığı an ne zaman taktığımızı bilmediğim kasetten bir şarkı başladı. Melodisini ezbere bildiğim ama sözlerde takıldığım anlarla doldu. Can yavaşça bana döndü. Sırtını koltuğa yaslamış, benim aksime daha özenliydi. Omuzlarını dikleştirdi.
İlk defa bu kadar güçlü görünüyordu. Hafifçe gülümseyip elini tuttum. Dokunuşlar hiç değişmeyecekti, bundan emindim. Ama sanki babasını görmek ona iyi gelmemişti. Belki de onu yalnız bırakışımla sarsıldı. Gitmiş olmam bitmiş olduğu anlamına gelmese de nedenleri bir kenara bırakıp gittiğimi yok sayamazdım.
Aklıma gelen düşünceyle başımı yere eğip utanç dolu bakışlar attım. Sonra saçlarımı geriye doğru attı, hafifçe başımı kaldırıp gözlerine bakmamı sağladı. Konuşmasına fırsat vermek istemedim, artık Tolga'nın duyacak olmasını da önemsemiyordum.
"Artık romantik değilsin."
Tek kaşını imayla havaya kaldırıp hafifçe gülümsedi. Bir sonraki hamlesini adım kadar iyi biliyordum. Kulağıma doğru yaklaşıp sadece benim duyabileceğim kısık sesiyle fısıldadı.
"Korkusuzca attım adımlarımı, artık kalbimi inşa eden sevgin son anılarımızı yaşıyor."
Başımı biraz yana çevirip yüzüne yaklaştım.
"Hala değilsin."
Ne beklediğimi ben de bilmiyordum, sadece içimden geçeni söylemek istedim.
Tolga'nın duymadığını sanıyordum ama gelen gülme sesiyle birlikte farkındalık yaşamış oldum.
"Yenge öyle söylememen gerekiyor, ben Can kadar romantik görmedim."
"Eskiden öyleydi artık değil ki."
Ciddi bir suratla söylediğim söz Can'ın tebessümünü yok etmişti. Buna alınmış olması beni güldürürdü.
"Alındın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardından
RomanceBulutların üzerinde bana baktığını düşünüyorum her gece, gitmiş olman bitmiş olduğu anlamına gelmez... YAZDIĞIM KİTAPLAR ÇALINAMAZ, KOPYALANAMAZ. TELİF HAKKI İHLALİYLE HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILIR. YAZDIĞIM BÜTÜN SÖZLER BANA AİTTİR... •TÜM HAKLAR SAKLIDI...