28.Bölüm: VARDIR RUHU

1.1K 989 84
                                    

28.Bölüm:"Düştü bir kırlangıç ağaçtan, söndü bir yıldız ve sustu şarkı. Dinmesi gereken yağmur bastırarak karşılık verdi toprağa. Gök kaybedecek kadar çok sevdi maviliğini. Bu yüzden esiri oldu siyahın. Fakat kapayınca gözlerini hala ilk günkü ânı hatırlayacak kadar aşık..."


Sonra kesildi seslerin bir bütün oluşturduğu melodi. Evren kimsesiz gibi yanıldı insanların oynadığı oyunlar karşısında. Güneş ateşinde kavrulurken, dünya durmak için zorladı kendini. Sular buzullara karıştı bir noktada. Okyanuslar nehirlere özenecek kadar fark etmedi ihtişamını. Ve bir ses duydu küçük kız. Bir harf sığdırdı zihnine. Bir şarkı oluştu anılarına bağlanarak. O kız için direnmeyi bıraktı dünya, güneş ateşini söndürdü ve okyanuslar, okyanuslar özgünlüğünü yakalamak için geç kalmadı. Bir çocuk kurtardı evrenin yaşamını. Kısık sesiyle bastırdı dünyanın gürültüsünü, elleriyle kazdığı toprağa ekti bir kaktüs. Boyadı renkli kalemlerle gökyüzünü. Ve susan müziği kalp ritimlerine sığdırdı. Koca kainat, uzayın ışıklarını bahşetti ruhuna. Hoşça kal minik meleğim. Tutmak için çırpındığın eller geleceğinin göstergesiyken anın büyüsüne kapılmana izin verebilirim.

Gözlerimi kasvetli bir havaya açmışken içimin buruk tonu kendine benzetmişti gökyüzünü. Kalkıp derin bir nefes aldım. Yağmur bütün gece karışmış toprağa, havayla bütünleşmiş kokusu. Yavaşça doğrularak cama yöneldim. Ağaçları saran yapraklarda yağmur damlaları gizlenmiş, çimenler kendi renklerini kaybedecek kadar suya doymuş ve ben, ben düşüncelerimi ilk defa bu kadar iyi kontrol edebiliyorum.

Gözlerim gökyüzüne doğru kayarken aklıma nasıl geldiğini bilmediğim o fikir kurtuluş yolumun ilk basamağıydı. Yavaşça kapıya doğru ilerleyip kolu çevirdim. Açıktı. Nasıl bu kadar umursamaz olduklarını anlamıyordum. Odadan çıkarak karşımdaki büyük koridoru geçmeye çalıştım. Parmak uçlarımda yürürken bacağıma giren kramp farkında olmadan ses çıkarmamı sağlamıştı. Bu nasıl bir acıydı böyle? Ve devamında sızlayacağından emin olduğum bacağımı zorlayarak merdivenleri indim. Başımı salona doğru uzattığımda Gizem ve İlke'nin orada olduğunu görmemle beraber Çağatay'ın mutfaktan çıkması bir oldu. Daha sonra sert sesi doldu kulaklarıma...

"Ben Irmak'a kahvaltı götürüyorum, masa hazır siz de geçin." dediğinde Gizem ve İlke hızlıca mutfağa ilerledi. Ve ben... Bu noktadan sonra yukarıya çıkıp hiçbir şey olmamış gibi rol yapamayacağımı idrak ederek, o yaklaşmadan kolonların arkasına saklanmayı denedim. Evet sadece denemekle kaldım çünkü kolon beni göstermeyecek kadar kalın değildi. Kolumun dışarda kaldığını anladığımda nefes alışlarım yükseldi. Ritimsizlik bütün bedenimi etkisi altına alırken, hiç koşmadığım kadar hızlı koştum. Sanki bir beden yaşamdan kopacak ve benim onu kurtarmam için saniyeleri kovalamam gerekiyor.

Adımlarım beni dış kapıya kadar ulaştırırken titreyen ellerim kapıyı oldukça zor açtı. Ve o çimler, dün farkında olmadan istediğim işareti, beklediğim ışığı sabahında bulutlar yeryüzüne indirmişti. Hatta gecesinden sabahına kadar bana yıldız göndermişti. Çıplak ayaklarım çimenlerin bıraktığı huysuz edici hisse direnirken sevinçle açılan gözlerim bu savaşı kazan diyordu. Bu anıyı, bu kitaba son darbeyi sen vurmuşsun gibi yaz. Bu evreni kurtarmışsın gibi hisset. Yap diyordu, yapabileceğin onlarca anıyı onlara bırakmak yerine sen yap. Ve ben ilk defa onay vermişken zihnimin her köşesine burdan dönüş olmayacağına emindim.

Yolların beni çıkaracağı yerleri bilmeden, adımlarıma güvenerek koşmaya devam ettim. Arkamı dönüp bakmak istemesem de bir anlık hatayla başımı yana çevirdim ve üç kişiye katılmış dördüncü kişinin de üzerime doğru geldiklerini gördüm. Ve benden daha hızlı koşuyorlardı. Hızlı düşünüp hızlı hareket etmem gereken nadir anlardan birini yaşıyordum. Korkuyor fakat belli edecek kadar da zayıf olmadığımı düşünüyordum. Patika yola girerek ayağımın altını zedeleyen taşlarla can çekiştim. Cam kırıkları ve dikenli teller geride bıraktığım kan damlalarının eseri olmuştu. Ve yolun sonu koca bir denizin başı. Atlasam derinlere gidecek kadar iyi değilim, dursam buraya kadar gelmiş olmamın ne anlamı kalacak.

Bulutların ArdındanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin